Namazin Eda Ve Kazasinin Vücûbu Hakkinda
Hz.
Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir adam, Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a: "Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?" diye
sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
"AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:
"Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?"
"AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. " Bu
cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına,
onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!" buyurdu."
Müslim, İman,10, (12); Tirmizî, Zekât 2, (619); Nesâi, Salât 4, (1, 228, 229) Bu metin Nesâî'dekidir.
Bu rivayeti, Müslim ve Tirmizî, Kitâbu'I-İman'da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler.
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Mi'râc'a çıktığı gece elli vakit
namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle
hitap edildi:
"Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm
kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir
lüftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit
sayılacaktır."
Buhârî, Bed'ül-Halk 6, Enbiya 22, 43,
Menâkıbu'l-Ensâr 42; Müslim, İman 259, (162); Tirmizî, Salât 159,
(213); Nesâî, Salât 1, (1, 217-223).
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dört, seferde iki, korku
halinde de dört rek'at olarak farz kılmıştır."
Müslim, Salât 5, (687); Ebü Dâvud, Salât 287, (1247); Nesâî, Taksir 1, (3,118,119).
Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Allah
namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti.
Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği
şekilde sabit tutuldu."
Buhârî, Salât 1, Taksîru's-Salât 5,
Menâkıbu'l-Ensâr 47; Müslim, Salâtu'-Müsâfarî.n 2, (685); Muvatta,
Kasru's-Salât 8, (1,146; Ebü Dâvud, Salât 270, (1198); Nesâî, Salât 3,
(1, 225).
Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Kurban
bayramında kılınan namaz iki rek'attir, Fıtır (Ramazan) bayramında
kılınan namaz iki rek'attir, sefer namazı iki rek'attir, cum'a namazı
da iki rek'attir. Bunlar Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)'ın lisanı
üzere, tamamdır, kısaltma yoktur."
Nesâî, Cum'a 37, (3,111), Taksir 1, (3,118), İdeyn 11, (3,183).
Abdullah İbnu Fudâle, babası (Fudâle'den)
naklen anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana
öğrettikleri arasında: "Beş vakit namaza devam edin!" emri de vardı.
Ben: "Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana
(bunların yerine geçecek) cami (kapsamlı) bir şey emret, öyle ki onu
yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!" dedim. Bunun
üzerine: "Öyleyse Asreyn'e devam et!" buyurdu. Bu kelime bizim
dilimizde yoktu. Bu sebeple: "Asreyn nedir?" diye sordum. "Güneş
doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz" buyurdu."
Ebü Dâvud, Salât 9, (428).
Sebretü' bnu Ma'bed (radıyallâhu anh)
anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Yedi
yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı
takdirde dövün."
Ebü Dâvud, Salât 26, (494); Tirmizî, Salât 299, (407).
Tirmizî'nin rivayetinde "Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün" şeklindedir.
Amr İbnu'l-Âs (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Çocuklarınıza,
onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki
ihmalleri) sebebiyle onları dövün, yataklarını da ayırın."
Ebü Dâvud, Salat 25, (495, 496).
Onun bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Resülullah'a bundan (namazın çocuğa ne zaman emredileceğinden) sorulmuştu:
"Çocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin" buyurdu."
Ebü Davud, Salât 26, (497).
İbnu Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni Uhud savaşı sırasında teftiş
etti. O zaman ondört yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi.
Hendek savaşı sırasında da beni gördü, o zaman ben onbeş yaşında idim,
bu sefer bana (cihad) izni verdi."
Nâfi' der ki: "Ben Ömer İbnu Abdilaziz'e uğradım, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayı anlattım. Bana:
"Bu (onbeş yaş) çocukla büyüğü ayıran
hududdur" buyurdu. Valilerine yazarak, onbeş yaşına basanları mükellef
addetmelerini, daha küçükleri âile efradından saymalarını emretti."
Buhârî, Şehâdât 18, Megazî 29, Müslim, İmâret
91, (1868); Tirmizî, Cihâd 31, (1711); Ebü Dâvud, Hudud 17, (4406,
4407); Nesâî, Talâk 20, (6,155).
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir namaz
unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan
başka kefareti yoktur."
Buhârî, Mevakîtu's-Salât 37; Müslim, Mesâcid
314, (684); Tirmizî, Salât 131, (178); Ebü Dâvud, Salât 11, (442);
Nesâî, Mevâkît 52, 53, (2, 293, 294).
Buharî ve Müslim'in bir diğer rivayetinde
şöyle denmiştir: "Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya
namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu
kılsın. Zîra Allah Teâlâ Hazretleri şöyle buyurmuştur: "Beni anmak için
namaz kıl!" (Tâ-hâ 14).
Buhârî, Mevakîtu's-Salât 37; Müslim, Mesâcid
314, (684); Tirmizî, Salât 131, (178); Ebü Dâvud, Salât 11, (442);
Nesâî, Mevâkît 52, 53, (2, 293, 294).