Namazin Fazileti
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim:
"Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir
aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir
kalır mı, ne dersiniz?"
"Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!" Aleyhissalâtu vesselâm:
"İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler" buyurdu."
Buhâri, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 282, (666); Tirmizî, Emsâl 5, (2872); Nesâî, Salât 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).
2294 - Sa'd İbnu Ebî Vakkas (radıyallâhu anh)
anlatıyor: "İki erkek kardeş vardı. Bunlardan biri öbür kardeşinden
kırk gün kadar önce vefat etti. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)ın
yanında bunlardan birincinin faziletleri zikredildi. Bunun üzerine
Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm):
"Diğeri müslüman değil miydi?" diye sordu.
"Evet, müslümandı ve fena da değildi!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Öldükten sonra, namazının ona ne
kazandırdığını biliyor musunuz? Namazın misali, sizden birinin
kapısının önünde akan ve her gün içine beş kere girip yıkandığı suyu
bol ve tatlı bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun üzerinde kir
bıraktığını göremezsiniz. Öyleyse, siz ona namazının neler
ulaştırdığını bilemezsiniz."
Muvatta, Kasru's-Salât 91, (1,174).
Ebü Ümâme (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber mescidde idik. O
esnada bir adam geldi ve:
"Ey Allah'ın Resülü, ben bir hadd işledim,
bana cezasını ver!" dedi, Resülullah adama cevap vermedi. Adam talebini
tekrar etti. Aleyhissalâtu vesselâm yine sükut buyurdu. Derken (namaz
vakti girdi ve) namaz kılındı. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)
namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona
ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama:
"Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın?" buyurdu. O:
"Evet ey Allah'ın Resülü!" dedi. Efendimiz:
"Sonra da bizimle namaz kıldın mı?" diye sordu. Adam:
"Evet ey Allah'ın Resülü!" deyince, Efendimiz:
"Öyleyse Allah Teâlâ hazretleri haddini -veya günahını demişti- affetti" buyurdu."
Buhârî, Hudüd 27, Müslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765); Ebü Davud, Hudüd 9, (4381).
2296 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında idim. Bir adam
huzuruna gelerek:
"Ey Allah'ın Resülü, dedi, ben bir hadd (suçu) işledim, cezasını tatbik et!"
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama
(birşey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Resülullah'la birlikte o da
namaz kıldı. Aleyhissalâtu vesselâm namazını tamamlayınca, adam yanına
geldi ve:
"Ey Allah'ın Resülü! dedi, ben hadd (çeşidine giren bir suç) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et!"
Efendimiz:
"Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi?" diye sordu. Adam:
"Evet!" dedi. Efendimiz:
"Öyleyse git. Zîra Allah, senin günahını affetti" veya -hadd'ini affetti" dedi."
Buhârî, Hudud 17; Müslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765), Hudüd 24, (1696).
Âsım İbnu Süfyan es-Sakafi (radıyallâhu
anh)'nin anlattığına göre, bunlar Selâsil gazvesine gitmişler. Fakat
fiilen gazveye iştirak edememişlerdi. Bunun üzerine kendilerini Allah
yoluna verdiler. Sonra Hz. Muâviye (radıyallâhu anh)'nin yanına
döndüler. Hz. Muâviye'nin yanında Ebü Eyyüb el-Ensârî ve Ukbe İbnu Âmir
vardı. Âsım:
"Ey Ebü Eyyüb! dedi. Bu sene gazveyi kaçırdık.
Bize, (bunun telafisi için bir çare) haber verildi. Buna göre, kim dört
mescitte namaz kılarsa, günahları affedilirmiş."
Ebü Eyyüb:
"Ey kardeşimin oğlu! dedi. Ben sana bundan
daha kolayını haber vereyim. Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
şu sözünü işittim: "kim emredildiği şekilde (mükemmel olarak) abdestini
alır, emredildiği şekilde namazını kılarsa, önceden yapmış olduğu
(kusurlu) ameli sebebiyle affolunur. " Ey Ukbe! (Resülullah'ın tebşiri)
böyleydi değil mi?"
Ukbe: "Evet!" dedi."
Nesâî, Tahâret 108, (1, 90-91).
Ukbe İbnu Amir (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için
ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teâlâ
hazretleri şöyle der:
"Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz
kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu
cennetime dahil ettim."
Ebü Dâvud, Salât 272, (1203); Nesâî, Ezân 26, (2, 20).
2299 - İmam Mâlik (radıyallâhu anh)'e
ulaştığına göre, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur:
"İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin
ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhirî ue bâtînî temizliği
koruyarak) abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder."
Muvatta, Tahâret 36, (1, 34); İbnu Mâce, Tahâret 4, (277).
Hz. Huzeyfe (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı."
Ebü Dâvud, Salât 312, (1319); Nesâî, Mevâkît 46, (1, 289).
2301 - Abdullah İbnu Selmân, Resülullah
(aleyhissalâtu vesselam)'ın ashabından birisinden naklediyor: "Hayberin
fethedildiğii gün bir adam Hz. Peygamber'e gelerek:
"Ey Allah'ın Resülü, bugün ben öyle bir kâr ettim ki böyle bir kârı şu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamıştır" dedi. Efendimiz:
"Bak hele! Neler de kazandın?" diye sordu. Adam:
"Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kâr ettim dedi. Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz:
"Sana kârların en hayırlısını haber vereyim mi?" diye sordu. Adam:
"O nedir, ey Allah'ın Resülü?" dedi. Efendimiz açıkladı:
"(Farz) namazdan sonra, kılacağın iki rekattir."
Ebü Dâvud, Cihâd 180, (2785).
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bana kadın ve güzel koku sevdirildi, gözümün nuru namazda kılındı."
Nesâî, İşretu'n-Nisâ 1, (7, 61).
2303 - Rebî'a İbnu Ka'b el-Eslemî anlatıyor:
"Ben Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) ile beraber gecelemiştim,
kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana:
"Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Ben:
"Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedim. Bana:
"Veya bundan başka birşey?" dedi. Ben:
"Hayır, sadece bunu istiyorum!" dedim.
"Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol!" buyurdu."
Müslim, Salât 226, (489); Ebü Dâvud, Salât 312, (1320).
Ma'dan İbnu Ebî Talha el-Ya'merî (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın azadlısı Sevbân
(radıyallâhu anh)'a rastladım. Kendisine:
"Bana bir amel söyle de onu yapayım. Allah da
onun sayesinde beni cennetine koysun" dedim. -Veya şöyle demişti:
"Dedim ki: "..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir."- Sevbân
sükut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sükut etti. Ben
üçüncü sefer sordum. Sonunda dedi ki:
"Aynı şeyleri ben de Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti:
Çokça secde yapman gerekir. Zîra sen secde
ettikçe, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle
günahını döker." Ma'dan der ki: "Sonra Ebu'd-Derdâ'ya geldim. Aynı şeyi
ona da sordum. O da Sevbân'ın bana söylediğinin aynısını söyledi."
Müslim, Salât 225, 226, (488, 489). Nesâî, Tatbik 81; Tirmizî, Salât 169, (388); İbnu Mâce, İkâmet 201, (1422-1424).