sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 kismet - safii

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




kismet - safii Empty
MesajKonu: kismet - safii   kismet - safii I_icon_minitime25.08.08 6:25

Kısmet (Taksimat)


KISMET
(TAKSİMAT)





Kısmet in Tarifi





Lugatta kısmet, birşeyi taksim etmek,
parçalara ayırmak anlamına gelir. Kısmetin şeriat
ıstılahındaki mânâsı ise payların bazısını bazısından ayırmaktır ki bu da ortakların maslahatına uygun olarak özel
şartlarına ve keyfiyetlerine mutabık olarak yapılır.


Taksim'in (Kısmet'in)
Meşruiyeti






Taksim, Kur'an ve Sünnet'in
nassı, İctihad ve nazarın
deliliyle meşru kılınmıştır. Taksimin meşruiyetine dair şu ayeti
zikredebiliriz:

Taksimde akraba, yetim ve fakirler hazır bulunurlarsa, terekeden onlara da birşeyler verin ve onlara güzel söz
söyleyin.

(Nisa/8)

Bu ayet, miras taksiminde hazır bulunan akrabalara,
yetimlere ve fakirlere ikram edilmesi hususundadır. Bu da delâlet eder ki
taksime mâni bir durum yoksa ve taksim şer'î kaidelere uygun yapılırsa, taksim
meşrudur.

Taksim'in meşruiyetine delâlet eden hadîse gelince,
Cabir şöyle rivayet etmektedir: 'Rasûlullah (s.a), taksim olunmayan her ortaklıkta, akarda ve
bahçede şufa olduğuna hükmetti'.[1]

Bu bakımdan sınırlar belirlendikten, yollar açıldıktan
sonra şufa hakkı ortadan kalkar. Şufa hakkının, ortaklık malın taksim
edilmemesine bağlanması, taksim'in meşru ve caiz olduğuna delâlet eder. Nitekim
yukarıda zikrettiğimiz ayet de aynı şekilde taksim'in meşru ve caiz olduğuna
delâlet etmekteydi.

Nazar ve ictihad delilinin
taksim'in meşruiyetine delâlet etmesine gelince, şirket (ortak mal) ortaklar
arasında caiz bir akid (ortaklardan biri istediği
zaman ortaklığı feshetme yetkisine sahip) olduğu için, taksim'in meşru olması
gerekir; zira ortaklık malın (şirketin) taksim edilememesi durumunda,
ortaklardan birinin şirketi feshetmesinin hiçbir anlamı
olmaz.


Taksim'in Çeşitleri





Taksim edilecek mala göre taksim'in meşru olan üç çeşidi
vardır:

1. Parçalara ayırmak
suretiyle taksim etmektir ki buna aynı zamanda benzerler taksimatı da
denir.

Taksim'in bu çeşidinde, taksim olunan parçaları
kıymetlendirmeye, onları müsavi kılmaya ihtiyaç yoktur. Meselâ danelerin, dirhemlerin, kumaşların, parçaları ve kıymeti
eşit olan arazilerin taksimi bu şekilde yapılır.

2. Tadil
taksimi

Parçalarının kıymetleri değişik olan her malın taksimi
bu şekilde yapılır. Meselâ paylaşılacak olan bir arazinin parçaları, verimli
olma bakımından değişikse veya suya yakınsa veya benzeri bir üstünlüğe sahipse,
o arazinin 1/3'inin kıymeti, 2/3'sinin kıymetineı denk
sayılır. Bu durumda o arazi ölçülerek değil, kıymeti dikkate alınarak taksim
edilir.

3. Red ile taksim etmek

Bu, malın bazı parçalarının diğerinden üstün olduğu, bir
parçada bulunan üstünlüğün de diğerinde bulunmadığı ve bu nedenle de tak simin
imkânsız olduğu mallarda yapılan taksim şeklidir. Meselâ payla­şılacak arazinin
bir tarafında kuyu veya ağaçlar bulunursa, diğer tara­fında da ona muadil birşey yoksa, bu durumda hariçten bir mal veya para
ekleyerek parçalar muadil hale getirilir. Bu tür taksimatı diğerle­rinden ayıran en belirgin özellik, taksimatta adaleti sağlamak için
hariçten bir mal veya paranın taksimata dahil edilmesidir.

Bu üç çeşit taksimat incelendiğinde aralarında müşterek
bir nokta olduğu görülür. Bu müşterek nokta ise, malların taksim edilmeye
kabi­liyetli olmasıdır. Ancak taksimatın üç çeşidinde de ortakların zararı sözkonusu değildir. Fakat taksimat bakımından birbirinden
farklıdırlar.

Böylece bu üç çeşit taksimata girmeyen malların, taksimi
kabul etmeyen cinsten olduğu veya taksimattan dolayı ortakların zarar gördüğü
cinsten olduğu anlaşılmıştır. Meselâ
bir mücevher, bir
elbise, bir değirmen, bir kuyu,
bir araba ve benzeri mallar, meşru olan taksimata girmez. Bu cins bir mala ortak
olan kişi, taksimata zorlanamaz. Çünkü bu tür bir mal taksim edildiğinde zayi
olur veya kıymeti azalır; böylece sahibi zarar görür. Hatta bu tür mallan taksim
etmek haramdır. Ortaklar malın taksimine razı olsalar dahi, hâkim o malı taksim
edemez; zira o malın taksim edilmesinde menfaatin yok olması veya azalması
kaçınılmaz olur, böylece mal israf edilmiş olur. Oysa Allah Teâlâ israfı yasaklamıştır.


Taksimin Hükümleri





Taksimin birtakım hükümleri vardır ki onları şöyle
sıralayabiliriz:

1. Ortakların
velayet verdikleri veya razı oldukları bir kişi veya hakem tayin ettikleri bir
kişi veya hâkimin tensib ettiği bir kişi taksim
etmelidir.

Birinci ve ikinci durumda, iki tarafın razı olması ve
muvafakat et­mesinden başka şart aranmaz. Son iki durumda ise, yani ortakların
ha­kem tayin ettikleri veya hâkimin tensib ettiği
kişide şu şartların bulunması gerekir:

a. Erkek
olmalı

b. Müslüman olmalı

c. Âkil-bâliğ olmalı

d. Hür olmalı

e. Adil olmalı

f. Hesap bilmeli

g. Taksim edeceği arazinin yüzölçümünü
bilmelidir.

Bu sıfatların taksim yapacak kişide bulunmasının şart
olmasının nedeni şudur: Taksim yapacak olan kişi, taksimatı yaptığı kişilerin
velîsi sayılır; zira onun taksimatı onları bağlar. Kendisinde bu şartlar
bu­lunmayan bir kişi, müslümanlann velîsi
olamaz.

Hesap ve ölçümü bilmesine veya taksim edilecek malın
cinsine göre gerekli olan aletlerin kendinde bulunmasına gelince, bunlar
kendileriyle taksim yapılacak aletler olduğundan taksim yapacak kişinin bunlara
sahip olması gerekir. Nitekim bir kadı için şeriatın hükümlerini bilmek de bir
alettir. Bu bakımdan ortaklar tarafından veya kadı tarafından taksim için hakem
tayin edilen kişinin, yukarıda zikrettiğimiz şartlara sahip olması gerekir.
.

Ortakların taksim yapacak birine razı olmaları halinde
ise -vekalet şartlarını haiz olmak şartıyla- o kişi onların vekili sayılır.
Ortaklar bu hususta diledikleri kişiyi kendilerine vekil tayin etme yetkisine
sahiptirler.

2. Taksim edilmesi halinde zararı büyük olan malların taksim edilmesini istemeyen ortak, taksime
zorlanamaz.

Ortaklar, aralarında taksim yapacak bir kişi üzerinde
ittifak yapar­larsa, hâkim taraflara icabet etmez.

Ortaklar, taksimi bizzat yapmak isterlerse, taksim
olunacak malın menfaatini iptal etmedikleri sürece, taksim yapmaları caizdir.
Hâkimin onları taksimden menetme yetkisi yoktur. Ancak ortakların taksim
ettikleri malın menfa'ati iptal olacaksa, -meselâ bir
kılıcı veya bir arabayı taksim etmekte olduğu gibi- hâkim onları taksimattan
menedebilir.

3. Yukarıda zikredilen taksimin meşru olan üç
çeşidinden birine göre taksim edilebilen ve zarar sözkonusu olmayan mallarda, taksime taraftar olan ortağın
isteğine uyulması gerekir.

Bu durumda taksimden kaçınan ortak, taksime icbar
edilir. Çünkü burada herhangibir zarar sözkonusu değildir. Taksimden imtina edenin' zorlanmasının
nedeni, diğer ortağına zarar vermekte ısrar etmesidir. Oysa Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

İslâm'da ne zarar vermek, ne de zarara uğramak vardır.[2]

Taksim edilecek mal birinci çeşitten ise paylar eşit bir
şekilde bö­lünür ve ortaklara verilir. Taksim edilecek mal ölçülen mallardansa
öl­çülür, tartılan mallardansa tartılır. Eğer ortakların hisseleri eşitse,
meselâ herbirinin 1/4 veya 1/2 hissesi varsa, bölünen
paylar arasında kura çekilerek sahiplerine verilir.

Taksimat ikinci çeşitten (tadilatlı taksimat) ise,
parçaların arasındaki eşitliğin sağlanması için parçalar arasında tadilat
yapılması vacibdir. Meselâ taksim edilecek mal bir
arazi ise, arazinin kısımlarının kıymeti de birbirinden farklıysa veya arazinin
bir kısmında hurma diğer kısmında üzüm varsa veya arazinin bir kısmı diğer
kısmından daha verimliyse, adaletin sağlanması için tadilat yapılması vacib olur.

Eğer taksimat üçüncü çeşittense (red ile taksim ise), yani arazinin bir tarafında taksim
edilmesi mümkün olmayan kuyu veya ev gibi bir mal varsa, kuyu veya evi payların
birinin içinde hesaplamak vacib olur. Diğerlerinin
hisselerini kuyu veya evin kıymetinden vermek gerekir. Eğer arazr-iki kişiye aitse biri kuyuyu alır, onun yan kıymetini
diğer ortağına öder. Arazide bulunan kuyu veya ev gibi şeyler hususunda kura
çekilir, kura kime çıkarsa onu o alır.

4. Sözkonusu sebepler
tahakkuk ettikten ve kura çekildikten sonra ortakların razı olmaları gerekir.
Ortaklar razı olmadıkları takdirde taksim sahih sayılmaz.

5. Birinci çeşitteki taksim (parçaların taksimi)
ifraz kabilendir. Diğer iki çeşidin taksimi ise (tadil ve red taksimi ise), en sahih
görüşe g$se alışveriş hükmündedir. Zira
mal karşılığı mal almaktadır,
Bazıları kendisinde tadil ve red'din olduğu
miktarda alışveriş sayılır. Bu, açık bir alışveriş değil, herhalukârda zımnî bir alışveriştir. Bu bakımdan sahih
olması, icab ve kabul gibi şartlara bağlı
değildir.

6. Red taksimi gibi
parçalar arasında kıymet biçilmesi gereken malların taksiminde, taksimin sahih
olması için iki taksimcinin bulunması vacibdir. Çünkü
bu şekil taksim, şahitliği de içermektedir; zira mal sayılan birşeyin kıymeti tayin edilmektedir. Böyle bir durumda ise
iki kişinin şahitliği gerekir. Kendisi
için kıymet biçilmeyen kısımlarda
ise bir taksimcinin bulunması
yeterlidir. Bu taksimcinin hâkim tarafından veya ortaklar tarafından tayin
edilmiş olması durumu değiştirmez.






[1] Buharî/2138,
Müslim/l608




[2] İmam Mâlik, 11/745, (mürsel
olarak)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kismet - safii
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» kasame - safii
» kurban - safii
» itikat - safii
» hadane - safii

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Mezhepler-
Buraya geçin: