Kazfın Cezası
KAZF'IN
CEZASI Daha önce İslâm'ın dini, nefs'i, akl'ı, namus'u ve
rnal'ı korumak hususunda ne kadar titiz olduğunu ifade etmiştik. Bu yüzdendir ki
bu beş şeyden birine saldırana, Allah
Teâlâ ceza vaz'etmiştir. Namusu muhafaza
etmek için şeriat kazf (zina iftirası atma) cezası getirmiştir. Öyleyse kazf ne
demektir ve cezası nedir? Şimdi bunu izah edelim.
Kazf, lugatta atmak anlamına gelir. KazPın ıstılahî
mânâsı ise, bir kişiye zina isnad etmektir. Ancak bir doktorun, bir genç kızın
zina edip etmediğini tesbit maksadıyla inceleme yaptıktan sonra 'Bu kızın zina
ettiği tesbit edildi' demesi veya şahitlerin şahitlik gereği konuşmaları bunun
dışındadır. Ancak şahitlerin dörtten aşağı olmaları durumunda -ileride de
geleceği üzere- kendilerine kazf cezası tatbik edilir.
Kazf'ın Hükmü Bir müslümanın, diğer bir müslümana -ister doğru, ister
yalan olsun-zina isnad etmesi haramdır. Bir müslümana bilerek zina iftirası
atmak ise en büyük zulüm, en büyük günahtır, haramların en çirkini olan
yalancılıktır. Bir müslüman, başka bir müslümanın zina ettiğini bilse bile bunu
ilan etmemelidir. Allah onu örtmeyi emretmiştir. Ayrıca örtülmesi gereken bir
perdeyi kaldırarak, kişinin namusunu lekelemiş, kötü bir sözün toplumda
yayılmasına vesile olmuş olur. İşte bu nedenlerden ötürü şeriat kazf ı büyük
günahlardan saymıştır.
Ebu Hüreyre şöyle rivayet ediyor: Hz Peygamber şöyle
buyurdu:
- Helak edici olan yedi şeyden
çekininiz.
- Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar
nelerdir?
- Allah'a şirk koşmak, sihir yapmak, bir hak karşılığı
olmak müstesna Allah'ın haram kıldığı bir canı öldürmek, yetim malı yemek, riba
(faiz) kazancı yemek, düşmana hücum sırasında savaştan kaçmak, zinadan masum
olup hatırından bile geçmeyen müslüman kadınlara zina isnad etmek.
[1] Hazfın Cezası ve
Delili Hadd, şeriatta takdir ve tayin edilmiş bir cezadır.
Hadler, zina haddinde olduğu gibi ya Allah'ın hakkı olarak vacib olmuş veya kazf
haddinde olduğu gibi kullara hak olarak vacib olmuştur. Kazf m cezası -şartlar
mevcut olduğunda- 80 sopa ve kazf sahibinin şahitliğinin düşmesidir. Ancak kazf
sahibi tevbe ederse, tekrar şahitliği kabul edilir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle
buyurmaktadır:
Namuslu kadınları itham ettikleri halde dört şahit
getiremeyen kimselere, (iftira cezası olarak) seksen değnek vurun ve onların
şehadetlerini ebediyyen kabul etmeyin. Onlar fasık kimselerdir. Ancak bundan
sonra tevbe edenler ve hallerini düzeltenler müstesna. Çünkü Allah mağfiret ve
merhamet sahibidir. (Nûr/4~5)
Kazf
Haddinin Uygulanması İçin
Gerekli Olan Şartlar Kazf haddinin tatbik edilebilmesi için şu on şartın
mevcut olması gerekir. Bu on şartın beşi iftira atan kişide, beşi de kendisine
iftira atılan kişide bulunmalıdır.
• İftira Atan Kişide Bulunması Gereken Beş
Şart :
1. Baliğ
olmak.
Baliğ olmayan bir kişiye kazf cezası tatbik edilmez.
Çünkü o mükellef değildir. Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Üç kimseden kalem kaldırılmıştır; Uyanincaya kadar
uyuyandan, akillanıncaya kadar deliden, buluğ çağına gelinceye kadar
çocuktan.
[2]Zina iftirası atan çocuk mümeyyiz olursa tâzir cezasına
çarptırılır
.
2. Akıllı olmak
Zina iftirası atan deliye ceza verilmez. Çünkü kalem
-yukarıdaki hadîste bildirildiği üzere- ondan kaldırılmıştır. Deli ve çocuğa,
iftira cezasının tatbik edilmemesinin sebebi, onların iftirasının insanları
rahatsız etmemesidir. Fakat sarhoş, sarhoş olduğu halde saldırganlık yaparsa,
sorumlu olur, ona hadd tatbik edilir.
3- Zina
iftirası atan kişi, zina iftirası attığı kişinin aslı (babası-dedesi,
annesi-ninesi) olmamalıdır.
Yani zina İftirası atan kişi, zina iftirası attığı
kişinin -ne kadar yukarıya çıkarsa çıksın- aslı (anası, babası, ninesi, dedesi)
olmamalıdır. Çünkü bunlar evlatlarına yapmış oldukları zina iftirasından ötürü
cezalandırılmazlar. Nitekim -Cinayetler bahsinde belirtmiş olduğumuz
üzere-evladmı öldüren asl'a (babaya) da kısas cezası uygulanmaz. Çünkü kendisi
için 'ibLida' sabit değilken, 'intiha' (kısas) nasıl sabit olabilir ki? Eğer
kadının başkasından çocuğu varsa, ondan kazf haddi sakıt olmaz. Aynı şekilde
çocuğun, kendisinden başka mirasta ortağı bulunmayan varisine -tıpkı kendisinden
çocuğu olup da ölmüş karısına zina iftirasında bulunan kimseye ceza tatbik
edilemeyeceği gibi- kazf haddi tatbik edilmez.
Zina iftirası atan ve kazf cezası uygulanmayan kişiye,
mutlaka tâzir cezası uygulanması gerekmez. Ancak hâkim gerekli görürse tâzir
cezası tatbik edebilir.
4. Kişi, kendi
istek ve iradesiyle zina iftirası atmalıdır.
Zina iftirası atması için zorlanan kişiye, kazf cezası
uygulanmaz; zira Hz..Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ümmetimden hataen, unutarak ve zorlanarak yaptıkları
şeylerin günahı (cezası) kaldırılmıştır.
[3]5. Müslüman
olmalı veya âlimlerin bulunmadığı uzak bir memlekette yaşadığı için zina
iftirasının haram olduğunu bilmemelidir.
Böyle bir cahile ceza tatbik edilmez. Ancak zina
iftirası atmanın haram olduğunu bilse, fakat bunun ceza gerektirdiğini bilmese,
bu bilgisizlik onu cezadan kurtarmaz.
Kendisine Zina
İftirası Atılan Kişide
Bulunması Gereken
Şartlar 1. Müslüman olmak
2. Baliğ olmak
3. Akıllı olmak
4. İffetli olmak; yani daha önce zina ettiği
sabit olmamalıdır.
5. Kendisine zina iftirası atılan kişi, zina
iftirası atan kişiye bu hususta izin vermemiş olmalıdır. <
Eğer ortada böyle bir izin varsa -bu her ne kadar zina
iftirasını mubah kılmazsa da- şüphe sözkonusudur. Şüphe olduğu zaman ise ceza
tatbik edilmez. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Müslümanlardan cezaları mümkün olduğu kadar önlemeye
çalışın. Şayet bir çıkış yolu varsa onu serbest bırakın; zira imam'ın (devlet
başkanının, hâkimin) af hususunda yanılması, ceza hususunda yanılmasından daha
hayırlıdır,
[4] Sözkonusu Şartlar
Kamilen Mevcut Olmadığında Tâzir Cezası Vacİb
Olur Sözkonusu olan on şart bulunmadığı zaman veya on şartın
biri eksik olduğunda, kazf cezası düşer. Kazf cezasının düşmesi, ona hiçbir
ceza uygulanmayacağı anlamına gelmez. Bu durumdaki kişiye hâkimin takdir
ettiği tâzir cezası tatbik edilir. Bu ceza hapis, dayak olabilir. Ancak tâzir
cezası, asıl cezadan az olmalıdır. Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Her kim hadd olmayan bir konuda, ceza vermede aşırıya
kaçarsa saldırganlardandır.
[5] Kazf'ın Bazı
Lafızları Bir kişinin, başka bir kişiye 'Sen zina yaptın' veya 'Ey
zinakâr' veya 'Ey muhannes' veya 'Sen lutilik yaptın1 veya 'Ey kendisine lutilik
tatbik edilen' veya 'Ey lutici' veya 'Ey lutilik yapan' demesi veya bir kadına
'Ey kahbe' demesi veya Zeyd'in oğluna 'Sen Zeyd'den değilsin' demesi ve buna
benzer lafızlar kazf lafızlarıdır.
Kazf Cezasını
Düşüren Şeyler Kazf cezası üç
şeyle düşer:
1. Zinanın
sabit olduğuna şahit getirmekle veya zina eden kişinin, zina ettiğini itiraf
etmesiyle kazf cezası düşer.
Kazfın
Cezası Bir kişiye zina isnad eden kişi, kendisinden başka
şehadetlerî makbul olan üç erkek şahit daha getirirse, bu dört şahidin hepsi de
açık ve net bir şekilde o kişinin zina yaptığını söylerlerse veya zina isnad
edilen kişi zina yaptığını itiraf ederse kazf cezası düşer. Hadd, ithamda
bulunan kişiden dönüp itham edilene veya itiraf edene tatbik
edilir.
Bir kişiye zina isnad edenler dörtten az olurlarsa zina
sabit olmaz ve şahitlerin tümüne kazf cezası uygulanır.
Rivayet edildiğine göre Ebu Bekre, Şibl b. Ma'bed ve
Nâfi, Muğire b. Şube'ye zina isnad etmişler. Dördüncü bir şahit getiremedikleri
için Hz. Ömer onlara kazf cezası uygulamıştır. Daha sonra da 'Eğer tevbe
ederseniz bundan sonra şahitliğinizi kabul ederim' demiştir.
[6]2. Kendisine
zina isnad edilen kişi, zina isnad eden kişiyi affederse -öldürülen kişinin
velîsinin kısastan vazgeçtiğinde kısasın düştüğü gibi-kazf cezası
düşer.
Çünkü bu hadd, kulların haklarındandır, dolayısıyla
kulun affetmesiyle düşer.
3- Koca,
karısına zina isnad ederse kazf cezası düşer.
Koca, karısına zina isnad ettiğinde her ikisi de yemin
ettiklerinde cezadan kurtulurlar; zira Allah Teâlâ şöyle
buyurmaktadır:
Eşlerine zina isnad ettikleri halde kendilerinden başka
şahitleri olmayan kimselerden herbirinin (makbul olacak) şahitliği, Allah adına
dört defa yemin ederek kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna şahitlik
etmektir. Beşinci yemini, eğer yalan söyleyen-lerdense, Allah'ın lanetinin kendi
üzerine olmasını dilemesidir.
(NÛr/6-7)
Karısına zina isnad kocadan, yeminle beraber kazf
cezasının düşmesinin hikmeti, kişinin eşini zina ile itham ettiğinde -ki mahkeme
önünde kişinin eşini zinayla itham etmesi gibi durumlar nadirdir- karısının
yaptığı zinayı ispat etmek üzere şahitler bulundurup onları mahkemeye
çıkarmakla mükelleftir ki bu da erkeğin şerefini zedeler; kişinin ırz ve
namusunu koruma amacıyla çelişir. Halbuki eşler arasında -aynlsalar bile- böyle
birşeyi gözardı etmeye müsaade etmeyen bir ilişki vardır. İşte bütün bu
sebeplerden ötürü Allah Teâlâ bu problemi çözmek için tüm hükümleriyle Han'ı
teşrî kılmıştır.
İbn
Abbas'tan şöyle rivayet
edilmektedir: 'Hilâl b.
Umeyye Peygamber'in huzurunda, karısının Şerik b. Sehmâ
ile zina ettiğini söyledi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (s.a) HilâPe şöyle dedi:
- Beyyineyi
(dört şahidi) hazırla, yahut sırtına hadd vurulur.
- Ey Allah'ın
Rasûlü! Bizden biri karısının üstünde bir erkek görürse şahit aramaya mı
gidecek? (O şahidi bulup getirinceye kadar adam işini görüp savuşmaz
mı)?
- Sen beyyineyi
hazırla, aksi takdirde arkana zina iftirası cezası (olarak seksen değnek)
vurulur.
- Seni hak ile
gönderen Allah'a yemin ederim ki muhakkak ben kesin olarak doğru söylüyorum. Ve
eminim ki Allah muhakkak benim arkamı hadden kurtaracak bir vahiy
indirecektir.
Bu sırada hemen Cibril indi ve Peygamber'e 'Zevcelerine
zina isnad...1 ayetini, 'Eğer doğru söyleyenlerden ise' kavline kadar okudu.
Bunun üzerine Peygamber ayrıldı da kadına haber gönderdi. Kocası Hilâl de gelip
hazır oldu. İlk önce Hilâl (yukarıda geçtiği gibi dört) şe-hadet ve yemin etti.
Peygamber şöyle dedi:
- Şüphesiz ki
Allah ikinizden birinin muhakkak yalancı olduğunu bilmektedir. Şu halde
içinizden tevbe edecek ve lanetleşme yemininden dönecek olan var
mıdır?
Sonra HilâTin zevcesi ayağa kalktı (dört kere) Allah
adıyla, Allah'ı şahit kılarak yemin etti. Beşinci yemine sıra geldiğinde
mecliste hazır bulunanlar kadını durdurup şöyle ikazda
bulundular:
- Bak kadın, bu
beşinci yemin, azabı vacib kılar.
Ravi İbn Abbas olayı
anlatmaya şöyle devam
ediyor: Bu ikaz üzerine kadın biraz ağırlaşıp durakladı.
Hatta biz kadını yemin etmekten vazgeçecek ve geriye dönecek zannetik. Sonra
kadın kendini toparladı ve şöyle dedi:
- Ben (şimdiye
kadar şerefle yaşamış olan) kavim ve kabilemi, bundan sonraki günlerde rezil ve
rüsvay etmem.
Sonra yeminini tamamladı. Bunun ardından Peygamber (s.a)
şöyle buyurdu:
- Bu kadına
bakınız! Eğer gözleri sürmeli, iki kıçının iki kıynağı iri, baldırları kalın
tipte bir çocuk doğurursa, çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir.
Kadın gerçekten de böyle bir çocuk doğurdu. Bunun
üzerine peygamber (s.a) şöyle buyurdu:
- Eğer Allah Kitabı'nm (lanetleşme) hükmü geçmemiş
olsaydı (o hüküm yerine getirilmemiş olsaydı) benimle bu kadın için elbette bir
muamele olacaktı (yani ben bu kadına zina cezası uygulardım)'.
[7] Şahitlerde Bulunması
Gereken Şartlar 1. Şahitler erkek
olmalıdır.
Zina isnadında bulunan şahitlerin erkek olması şarttır.
Eğer dört kadın, bir kişiye zina isnad etseler -bu konuda onlann şahitliği
geçerli olmadığı için- onlara kazf cezası uygulanır.
2. Şahitler hür olmalıdır.
Dört veya daha fazla köle, iki kişinin zina ettiğine
şehadet etseler onlara kazf cezası uygulanır.
3. Şahitler müslüman olmalıdır.
Kâfirlerin bu husustaki şahitliği kabul edilmez. Eğer
dört veya daha fazla kâfir, iki kişinin zina ettiğine şehadet etseler, onlara
kazf cezası tatbik edilir. Ancak şu hususu belirtelim ki kölenin haddi, hür bir
kimsenin haddinin yarısı kadardır. Bu bakımdan zina isnadında bulunan köleye
kırk sopa vurulur.
[1] Buharî/2615, Müslim/89, Ebu Dâvud/2874, Neseî,
VI/257
[2] Ebu Dâvud/4399, (İbn Abbas'tan)
[3] İbn Mâce/2043-2045
[4] Tirmizî/1424
[5] Beyhakî, VIII/327, (Nuraan b.
Beşir'den)
[6] Buharı
[7] Buharî/4470