sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 lakit - safii

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




lakit - safii Empty
MesajKonu: lakit - safii   lakit - safii I_icon_minitime25.08.08 6:15

Lakit


LAKİT
(TERKEDİLMİŞ
ÇOCUK)





Lakit ile İlgili
Hükümler






Lakit çarşı, sokak gibi yerlere bırakılan (terkedilen)
çocuk demektir. Buna melkut ve menbuz da denir.


Lakit'in Alınmasının
Meşruiyetine Dair
Deliller






Lakit'in (terkedilmiş çocuğun), bulan kişi tarafından
alınmasının caiz olduğuna dair Kur'an ve Sünnet'te genel olarak birçok delil
vardır. Kur'an-ı Kerİm'den şu ayetleri misal olarak
verebiliriz:

Hayır işleyin! Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
(Hac/77)

İyilik etmek (=birr) ve (fenalıktan) sakınmak (=takva)
hususunda birbirinizle yardımlasın.

(Mâide/2)

Bir insanı dirilten (yaşamasını sağlayan) sanki bütün
insanları di­riltmiş gibi olur. (Mâide/32)

Hz. Peygamber de şöyle
buyurmuştur:

Kim bir mü'minin dünya gamlarından bir gamını giderirse
Allah da onun kıyamet günündeki gamlarından bir gamını giderir. Kim, darlıkta
olan bir kimseye karşı kolaylık gösterirse Allah da ona dünya ve ahiret
darlıklarında kolaylık ihsan eder. Kim bir müslümanı(n ayıplarını) örterse,
Allah da onun dünya ve ahirette ayıplarını örter. Müslüman bir kul, din
kardeşinin yardımında bulundukça Allah da onun yardımında bulunur.[1]

Bir yetimi büyüten kişiyle ben, cennette şunun
gibiyiz.[2]

Rasûlullah
böyle derken şehadet
parmağı ile orta
parmağını göstermiş ve böylelikle cennette o kişiyle birlikte olacağını
kasdetmiştir.

İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.[3]


Terkedilmiş Çocuğu
Almanın Hükmü






Terkedilen çocuğu bulan kişinin onu alıp büyütmesi ve
terbiye et­mesi güzel birşeydir, O memleket halkı üzerine, o çocuğu alıp
büyütmek ve terbiye etmek farz-ı kifaye'dir. Terkedilen çocuk, alınmaz da ölürse
o köydeki veya o mıntıkadaki veya o memleketteki tüm insanlar bundan mesul
olurlar. Eğer bir kişi terkedilen çocuğu alıp büyütür ve terbiye ederse, o
memleketteki halkın tümü mesuliyetten kurtulur. Bunun delili şu
ayettir:

Bir nefse karşılık veya yeryüzünde yapılan bir fesada
karşılık değil de sebepsiz yere bir nefsi öldüren, sanki bütün insanları
öldürmüş gibidir. Bir nefsi dirilten de sanki bütün insanları diriltmiş gibi
olur. (Mâide/32)

Öldürmek mutlaka bir kişiye saldırıp vurmakla olmaz, bir
kişinin yaşamasını sağlamak elinde olduğu halde ona yardım etmemek, (meselâ aç
bir insana yemek vermemek veya terkedilmiş bir çocuğu olduğu yerde bırakarak onu
ölüme terketmek) de öldürmek sayılır.


Terkedilmiş Çocuğu
Alırken Şahit
Tutmak






Terkedilmiş bir çocuk bulan kişinin, çocuğu alırken
-çocuğun hürri­yet ve nesebinin korunması için- şahit tutması vacibdir. Çocukla
beraber bulunan para ve diğer şeyler için de şahit tutulmalıdır. Böylece kişi
itham olunmaz. Çocuğu bulup alan kişi emin ve adaletli bir kimse de olsa, şahit
tutması gerekir.



Terkedilmiş
Çocuğu Alan Kişide Bulunması
Gereken Şartlar






Yukarıda zikrettiğimiz hükümler, terkedilmiş çocuğu
almanın hükümleriydi. Terkedilmiş çocuğun mesuliyetinin, o memlekette yaşayan
herkesin üzerine olduğunu, onlardan birisi o çocuğa sahip çıktığında,
mesuliyetin o memleket halkı üzerinden kalktığını belirtmiştik. Çocuğu alan
kişide bulunması gereken şartlar şunlardır:

1. Terkedilmiş çocuk hükmen müslüman olduğunda,
o çocuğu alan kişinin müslüman olması şarttır.

Ancak terkedilmiş çocuk kâfir bir ana-babadan olup da
hükmen kâfir olursa, kâfir bir kişinin onu almasında sakınca
yoktur.

2. Terkedilen çocuğu alan kişinin adil bir kimse
olması gerekir.

Fasık bir kişinin, terkedilmiş bir çocuğu almasına
devlet engel olmalıdır.

3. Terkedilen çocuğu alan kişi reşid
olmalıdır.

Terkedilmiş çocuğu, reşid olmayan bir kişi aldığında
çocuk ondan geri alınır. Çocuğu alan kişi reşid olur da çocuğu aldıktan sonra
bunarsa, çocuk onun yanında bırakılmaz. Malında tasarruf yetkisi olmayan kişinin
yanında da çocuk bırakılmaz.

4. Terkedilmiş çocuğu alan kişi mukim
olmalıdır.

Çocuğu alan kişi sefere çıkmak veya başka bir memlekete
gitmek is­terse, çocuğu ondan almak vacib olur. Zira çocuğu köle olarak
sat­masından veya benzer birşey yapmasından emin olunamaz. Tüm bu hü­kümler,
hâkimin gözetim ve kararıyla uygulanır. Çünkü hâkim, velisi ol­mayanın
velisidir. Bu bakımdan bulunan bir çocuğun velayeti hususun­daki hüküm hâkime
aittir.

'
Alınan Çocuğun
Nafakası






Terkedilmiş bir çocuğun ya malı vardır veya yoktur. Eğer
malı varsa, bu mal onun mülkü olarak kabul edilir. Gerekli şartlara sahip olarak
çocuğu alan kişi, hâkimin izniyle o maldan çocuk için sarfeder. Eğer hâ­kimden
izin almadan o maldan sarfederse, onu geri ödemekle mükellef tutulur. Nitekim
bir yetimin velisinin yanında bir emaneti olur da veli hâ­kimden müsaade almadan
o emanetten çocuğa sarfederse, o emanetin benzerini veya kıymetini ödemekle
mükellef kılınır. Evet bu mal, ancak hâkimin izniyle sarfedilebilir. Çünkü bu
malın velayeti, baba ve dede ha­riç hiç kimseye verilmemiştir. Bu nedenle
terkedilmiş bir çocuğu alan kişiye böyle bir hak haydi haydi verilmez. Hâkim,
velisi olmayan kişinin mutlak velisi olduğundan, çocuğun malında tasarruf etmek
için hâkim­den izin almak gerekir. Eğer kişi çocuğun malından, hâkimden izin
al­madan çocuk için sarfederse, velayet devreye girer.


Terkedilmiş
Çocuğun Malı Yoksa, Nafakası
Beyt'ul-Mal'dan Karşılanır






Terkedilmiş çocuğun malı yoksa, onun nafakasını
beyt'ul-mal'dan karşılamak vacibdir. Bu nafaka mesâlih-i amme payından verilir.
Çünkü beyt'ul-mal bu gibi durumlar için vardır. Bu hüküm, icma ile sabit
olmuştur.

Rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, terkedilmiş çocuğun
nafakası hu­susunda sahabîlerle istişare etti. Sahabîlerin tümü, terkedilmiş
çocuğun nafakasının beyful-maî'dan verilmesi gerektiğini
söylediler.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Kim bir mal
bırakırsa o mal kendi mirasçılarına aittir.[4]

Kim de üzerinde bir borç varken ölürse, o borcu ödemek
bana aittir.

Biriniz ölür de bir borç veya evlad-ı iyâl bırakırsa ben
onun velisiyim.[5]

.Bu hadîsler terkedilmiş çocuğun malı olmadığında, onun
nafaka­sının beyt'ul-mal'dan karşılanması gerektiğine umumi olarak delâlet
etmektedir.

Terkedilmiş
Çocuk Büyüdüğünde Beyt'ul-Mal'dan Karşıla­nan Nafakanın Bedeli
Geri Alınır
mı?

Terkedilmiş çocuğa beyt'ul-mal'dan verilen nafaka, çocuk
büyüyüp zengin olduktan sonra geri alınmaz. Zira bu pafaka ona borç olarak
verilmerniştir. Terkedilmiş çocuğa beyt'ul-mal'dan verilen nafaka, tıpkı
ko­canın karısına, babanın evladına verdiği nafaka gibidir; yani bu nafaka,
çocuğun hakkıdır.


Beyt'ul-Mal'da, Terkedilmiş Çocuğa
Verilecek Nafaka
Olmadığında Ne Yapılmalıdır?






Beyt'ul-mal'da, terkedilmiş çocuklara verilecek nafaka
olmadığında, idarecinin zenginlerden borç alıp o çocukların nafakalarını
karşılaması vacibdir. Bu borç daha sonra beyt'ul-mal'dan
ödenir.


Terkedilmiş Çocuğa
Gösterilmesi Gereken İhtimam






Yukarıda zikredilen hükümlerden, terkedilmiş çocuğun
bakım ve gö­zetiminin, terbiyesinin ve ona gösterilecek ihtimamın Allah katında
çok büyük bir derecesi olduğu anlaşılmış olmalıdır. Bu bakımdan terkedilen çocuk
ihmal edilir de zayi olursa, devlet ve toplum günahkâr olur. Çünkü devlet o
çocuğun bakımından, gözetiminden ve terbiyesinden sorumludur. Devlet o
çocukların masraflarını karşılamak zorundadır. Eğer devletin parası yoksa,
zenginlerden borç alıp çocukların masraflarını karşılanmalıdır. Daha sonra
aldığı borcu, sahiplerine ödemelidir.


Terkedilmiş Çocuğun
Bakım ve Gözetimini
Üstlenmek, Onun Evlat Edinilmesini
Caiz Kılmaz






Terkedilmiş çocuğun terbiyesine, bakım ve gözetimine
verilen bu önem, onun evlat edinilmesini caiz kılmaz. Terkedilmiş çocuğu evlat
edinmek, evlat edinen kişiyle o çocuk arasında bir neseb bağı meydana getirmez.
Allah Teâlâ, terkedilmiş çocuğun bakım ve gözetimini üstlen­mekle onu evlat
edinmeyi kesin olarak birbirinden ayırmıştır. Terkedilmiş çocuğun bakım, gözetim
ve terbiyesini üstlenmek vacibdir, bunun
kaynağı da İslâmî kardeşlik ve insanî merhamettir. Evlat edinmenin amacı ise
yeni bir neseb oluşturmaktır ki bu haram kılınmıştır. Çünkü neseb, nikâh ve
doğumla sabit olur. Terkedilmiş çocukla, onun bakım ve gözetimini üstlenen kişi
arasında böyle birşey yoktur. Yabancı bir çocuğu evlat edinmek, onu mirasçı
yapmak anlamına gelir, bu da diğer mirasçılara
zulümdür. Zira Allah
Teâlâ, o çocuğa
böyle bir hak vermemiştir. Yabancı bir çocuğu evlat
edinmek, Allah'ın helâl kıldığı birtakım şeyleri haram, haram kıldığı birtakım
şeyleri de helâl kılmak anlamına gelir. Çünkü evlat edinilen çocuk, tıpkı öz
çocuk gibi kabul edilip onunla aynı haklara sahip olmaktadır; öz çocuğa haram
olanlar ona da haram, öz çocuğa helâl olanlar ona da helâl kılınmış olmaktadır.
Oysa evlat edinen kişinin hanımı, kızı ve diğer mahremleriyle evlenmek-öz çocuğa
olduğu gibi- evlat edinilen çocuğa haram değildir. Evlat edi­nilen çocuğun
onlara bakması, onlarla halvet olması -Öz çocuğa olduğu gibi- helâl değildir.
Bir çocuğu evlat edinmekle bu hükümler tam tersine döndürülmüş olmaktadır. İşte
bu nedenlerden ötürü Allah Teâlâ evlat edinmeyi haram kılmıştır. Çünkü evlat
edinmek, soy (neseb) icat etmek ve gerçek nesebin haklarını ve hükümlerini, icat
edilen nesebe de ver­mek anlamına gelir. İslâm, kişiyi evlat edinmekten müstağni
kılacak bir yol göstermiştir, bu da terkedilmiş, fakir ve yetim çocukların
terbiyesini, bakım ve gözetimini üstlenmektir. Böylece müslümanlar
mesuliyetlerin en ağırını, en önemlisini ve en tehlikelisini
yüklenmişlerdir.


Evlat
Edinmenin Haram Olduğunun
Delili






Evlat edinmenin haram olduğunun delili şu
ayettir:

Allah bir adamın içinde iki kalp kılmadı. Kendilerine
zıhar yaptığınız hanımlarınızı da analarınız kilmamıştır. Evlatlıklarınızı da
oğullarınız yapmamıştır. Bunlar ancak sizin ağızlarınızda (söylediğiniz)
sözleri-nizdir. Allah hakkı söyler ve O doğru yola hidayet eder. Onları
(evlatlıklarınızı) babalarının isimleriyle çağırın. Bu Allah'ın nezdinde daha
makbuldür. Eğer babalarını
bilmiyorsanız, zaten onlar din kardeşleriniz ve yardımcılarmızdır. Eğer bir
yanlışlık yaparsanız üze­rinize bir vebal yoktur. Fakat kalpleriniz kasıtla
hareket ederse (vebal altına girersiniz). Allah bağışlayan ve acıyandır.
(Ahzab/4-5)


Cahiliyye
Usûlüne Dönmek






Gümünüzde bazı kesimler İslâm'dan önceki cahiliyye
usûlüne dönmüşlerdir. Çocuğu olmayan bazı insanların, yetimhanelere giderek
oradaki çocuklardan evlat
edindiklerini, onları kendi
neseblerine (üzerlerine) kaydettirdiklerini müşahade ediyoruz. Oysa böyle
yapmakla Allah'ın haram kıldığını helâl, helâl kıldığını da haram yapmış
olmak­tadırlar. Çünkü onlar, Kur'an ve Sünnet'in haram kıldığı, menettiği
birşeyi yaparak Kur'an ve Sünnet'in emrini çiğniyorlar. Hatta onların yaptığı
cahiliyye ehlinin yaptığından daha kötüdür. Zira onlar fBu bizim öz evladımız
değil, evlatlığımızda' diyorlardı, fakat bugünküler, onların öz, evlatları
olduklarını iddia ediyorlar. Böylece aileden olmayan bir kişiyi aileye dahil
ediyorlar. Evlat edinilen çocuğa haram olan şeyleri -meselâ o ailedeki
kadınlarla halvet olması, onlara bakması haramken- helâl kılmış oluyorlar. Ona
helâl olan şeyleri -meselâ o ailedeki kadınlarla evlenmesi helâl iken- haram
kılmış oluyorlar. Ayrıca evlat edinilen çocuk mirasçı yapılarak gerçek
mirasçıların hakkı ellerinden alınıp hakkı olmayan bir kişiye veriliyor. Evlat
edinmenin mahzurları bunlarla da bitmiyor, daha başka fitne ve fesada da sebep
oluyor.

Evlat edinen ki.i.er bilerek veya bilmeyerek «aht
kıyamet gününde şiddetli azaba mustehak oluyorlar iyilik yaptıklarını
zannetmektedirler. mahsustur.






[1] Müslim/2699, (Ebu Hüreyre'den) •


[2] Buharî/5679, (Sehl b.
Sa'd'dan)


[3] Tirmizî/1923, (Cerir b.
Abdullah'tan)




[4] Bubarî/2268-2269;
Müslim/l6l9


[5] Müslim/1619
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
lakit - safii
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sular - Safii
» havale - safii
» kasame - safii
» kurban - safii

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Mezhepler-
Buraya geçin: