-Namazı Terketmenin Hükmü
NAMAZI
TERKETMENÎN
HÜKMÜ İslâm Dininde
Namazın Önemi Namaz, müslümanın hayatında İslâm'ın ilk ortaya çıkan
alâmetidir. Namaz, insanın Allah'a kulluk etmesinin en önemli alâmetlerinden
biridir. Şu ayet-i kerimeler namazın önemini ne güzel
belirtmektedir:
... Şüphesiz-ki namaz, mü'minlerin üzerine vakit(İeri
bel)li olarak farz kılınmıştır.
(Nisa/103)
Ailene namazı emret, kendin de namaza, sabır
göster.
(Taha/132)
Müslüman, namazı terkettiğinde küfre doğru büyük bir
mesafe katetmiş ve küfre yaklaşmış olur. Namazı sürekli terkedip de inancı
sağlam kalan çok az müslüman vardır; yani namazı terkeden müslümanın imanı
tehlikeye girer; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: ;
Şüphesiz ki namazı terketmek, kişi ile şirk ve küfrün
arasında bulunmaktadır.
[1]Bir müsiüman namaza devam ederse, Allah Teâlâ onun
namazını onun günahlarına kefaret kılar ve onu manevî kirlerin temizlenmesine
vesile kılar. Namaz, mü'minle Allah arasında bir bağdır. Ölüm anında namazın
eseri kişinin üzerinde görünür.
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet
etmektedir: 'Söyleyin, birinizin kapısı önünde bir akar su bulunsa (ev sahibi
de) günde beş defa içinde yıkansa ne dersiniz? (Onun vücudunun) kirinden
pasından birşey kalır mı?' 'Hayır, kirinden pasından hiçbir şey kalmaz' dediler.
(Bunun üzerine) Hz. Peygamber şöyle dedi: 'Beş vakit namaz da işte bunun
gibidir. Onlarla Allah Teâlâ günahları yıkar, siler'.
[2]Namazı
Terkedenin Hükmü Namazı
terkedenler iki kışıma ayrılır:
1. Vacib olduğuna inanmayarak veya önemsemeyerek
terketmek.
Namazın vacib olduğuna inanmayarak veya namazı
önemsemeyerek terkeden kişi mürted olur. Mürted'in hükmü ise yukarıda
belirtilmişti; zira inanmayarak veya önemsemeyerek namazı terkeden kişi, dinde
bilinmesi
ve inanılması zaruri olan bir emri
terketmiştir.
2. Vacib olduğuna inanarak
terketmek.
Bir müslüman vacib olduğuna inandığı halde tembellik
veya benzeri bir nedenden ötürü namazı terkederse, ceza gerektiren büyük bir
günah işlemiş sayılır. Bu kişi önce tevbe edip namazlarını kaza etmeye davet
edilir. Bu daveti hâkimin veya onun vekilinin yapması daha uygundur. Eğer bu
mümkün olmazsa herhangibir müslüman onu tevbeye davet etmelidir. Bu davetin
mutlaka yapılması gerekir. Eğer hiç kimse onu tevbe edip namaz kılmaya davet
etmezse, o kişinin etrafında olup onun namazı terkettiğini bilenlerin tümü
günahkâr olurlar. O kişi tevbe edip namaz kılmaya başlamazsa, ona ceza tatbik
etmek vacib olur.
Namazı Terkedenin
Cezası Namazı terkeden kişi önce tevbe edip namaz kılmaya davet
edilir, eğer kabul eLmezse namazı terketmenin cezası olarak boynu kılıçla
vurularak öldürülür. Bir vakit namazı terketmiş olsa dahi bu cezaya
çarptırılır. Eğer namazın farziyetine inanarak terkederse, kişi kâfir olmaz,
müslüman olarak öldürülmüş olur. Namazın farziyetine inanmayarak terkederse
kâfir olur.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Allah'tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed'in
Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet, namazı ikame, zekâtı eda edinceye kadar
insanlarla muharebe etmek bana emrolundu. Onlar bunları yapınca kanlarını ve
mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslâm'ın hakkı mukabili olmak müstesna.
İnsanların (gizi işlerinden dolayı olan) hesapları da Allah'a aittir.
[3](Günde) beş vakit namazı Allah (müslümanlara) farz
kıldı. Kim abdestlerini güzel yaparak, rükülarına, huşûlarına riayet ederek
onları vaktinde kılarsa, o kimse Allah Teâlâ'dan hatasını affedeceğine söz
almış olur. Kim böyle yapmazsa Allah Teâlâ ona söz vermiş olmaz, dilerse azap
eder, dilerse onu cennet'e sokar.
[4]Bu hadîs, farziyetini inkâr etmeden namazı terkeden
kişinin kâfir olmadığına delâlet eder; zira farziyetini inkar etmeden namazı
terkeden kişi kâfir olsaydı, Hz. Peygamber 'Dilerse o kimseyi bağışlar, dilerse
azap eder' demezdi. Çünkü kâfir, hiçbir zaman cennete giremez. Bu hadîs,
tembellikten ötürü namazı terkedenlere hamledilir.
Namazı Terkeden
Kişiye, Ceza Tatbik
Etmeden Önce Ne Kadar
Süre Verilir? Yukarıda da söylediğimiz gibi namazı terkeden kişinin
tevbeye davet edilmesi vacibdir. Buna rağmen kişi tevbe etmezse, hâkim ona
namazın özel vakti çıkıncaya kadar mühlet verir. Namazın özel vakti çıktıktan
sonra ceza tatbik edilir. Namazın özel vakti ise öğle ile ikindi'nin veya akşam
ile yatsının tehir edilerek kılındığı son vakittir. Buna binaen öğle namazını
terkeden bir kimse, güneş battığı halde namazı kılmamışsa cezaya çarptırılır.
İkindi namazı için de durum böyledir. Çünkü öğle ile ikindi namazı, cem-i tehir
veya cem-i takdim edilerek kılınabilir. Burada özür sahiplerinin cem-i tehiri
sözkonusudur. İkindi namazının son vakti güneşin batışıdır. Terkedilen namaz
akşam veya yatsı namazı olursa, fecrin doğuşuna kadar süre verilir. Çünkü akşam
ile yatsı cem-i tehir edilirse, son vakitleri fecrin doğuşu
olur.
Cem-i tehir edilen akşam ile yatsı namazının vakti,
fecrin doğmasıyla sona erer. Bu vakitten sonra kişi namazı terketmekte ısrar
ederse, başı kılıçla kesilerek öldürülür.
[5]Namazı
Terkettiği İçin Öldürülen Kişiyle İlgili
hükümler
Tembellik veya benzer bir nedenden ötürü namazı terkeden
ve bu sebeple öldürülen kişiyle ilgili hükümler şunlardır: Ölen diğer
müslü-manlarla ilgili hükümlerin tümü, namazı terkettiği için öldürülen
müs-lüman için de geçerlidir; yani onun da diğer müslümanlar gibi yıkanması,
kefenlenmesi, defnedilmesi, cenaze namazının kılınması vacibdir. Onunla
akrabaları arasında miras hükümleri geçerlidir; yani akrabaları onun mirasını
alabilirler. Hanımı iddet bekler, onun için matem tutar.
Sonuç Bir kişi, kendisiyle Allah arasında özel bir yakınlık
olduğunu, belli bir makarna ulaştığında namaz farziyetinin kendisinden
düşeceğini, birtakım haramların kendisine helâl olacağını iddia ederse, tıpkı
farziyetini inkâr ederek namazı terkeden kişi gibi öldürülür. Yine Kabe'den uzak
olduğu halde namazını Kabe'de kıldığını iddia eden -ki sûfîlik taslayan bazıları
böyle iddialarda bulunmaktadır- kişi hakkında fakihler 'Böyle bir kişiyi
öldürmek caizdir; zira böylelerinin dine verdiği zarar, 100 kâfirin verdiği
zarardan daha fazladır' demişlerdir.
[6]
[1] Müslim/82, (Câbir b.
Abdullah'tan)
[2] Buharî/505, Müslim/668
[3] Bubarî/25, Müslim/22, (İbn
Ömer'den)
[4] Ebu Dâvud/425; İmam Mâlik, Muvatta,
1/123
[5] İmam Ebu Hanife'ye göre namazı terkeden kişi öldürülmez,
sadece hapsedilerek dayak atılır.
[6] Burada şeriattan ayrılan sahte sûfiler kasdedilmektedir.
Şeriata bağlı olan sûfîler bundan müstesnadır.