Sefer Namazı
SEFER NAMAZI Kasr ve
Cem Kasr, dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmaktır. Cem
ise öğle ile ikindiyi öğle veya ikindi vaktinde kılmak, akşam ile yatsıyı da
akşam veya yatsı vaktinde kılmaktır.
Bir
Mukaddime
Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
O size dinde hiçbir güçlük kılmadı.
(Hac/78)
Yani Allah Teâlâ sizi zorluk
ve meşakkate sokacak bir hükmü meşru kılmamıştır. Müslüman ne zaman bir darlığa
düşerse Allah orada bir genişlik yapar ki dinin hükümleri makbul ve yerine
getirilebilir olsun. Sefer, azabın bir parçasıdır. İnsan seferde istikrarını
kaybeder, istirahat edecek sebepleri bulamaz.
Hangi vasıta ile ve ne için sefer yapılırsa yapılsın
Allah Teâlâ dinin hükümlerinin bazılarını yolcu
üzerinden kaldırmıştır. O hükümlerden biri de namazdır. Şimdi namazın nasıl tahfif edildiğini,
şartlarının neler olduğunu ve bundan nasıl istifade edileceğini
görelim.
Sefer
Namazı Nasıl Kılınır? Allah Teâlâ yolcuya iki ruhsat
vermiştir:
1. Rekâtların
sayısını azaltmak ki buna kasr
denir.
2. İki namazı
birleştirerek kılmak ki buna da cem denir.
•
Kasr Kasr öğle, ikindi ve yatsı gibi dört rekâtlı namazları iki
rekât olarak kılmaktır. İlerde bunu delilleriyle göreceğiz. Kasr'ın meşru olduğunun delili şu
ayettir:
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size
zarar vereceğinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah
yoktur. (Nisa/101)
Ya'lâ b. Umeyye şöyle diyor:
"Ömer b. Hattab'a, Allah Teâlâ 'Yeryüzünde
sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size zarar vermelerinden korkarsanız,
namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur' (Nisa/101) buyurdu. Şimdi ise
insanlar emniyet içindedir (fakat biz hâlâ seferde namazı kısaltıyoruz!)' dedim.
Ömer şöyle dedi: 'Bu senin şaştığın şeye vaktiyle ben de şaşmıştım da Hz. Peygamber'e bunu sormuştum. Hz. Peygamber 'Bu,
Allah Teâlâ'nın size verdiği bir sadakadır. Bu bakımdan Allah'ın sadakasını kabul ediniz'
buyurdu' dedi".
[1]Bu hadîs, seferde namazı kısaltmanın sadece korku
zamanlarına mahsus olmadığına delâlet eder. Kasr'ın
sahih olması için şu şartların bulunması gerekir:
a. Seferde namaz kişinin zimmetine bağlı
olmalıdır.
Kişi bu namazı seferde kılmalıdır. Seferdeyken kazaya
kalan dört re-kâtlı bir namaz, sefer esnasında iki rekât olarak kılınabilir.
Sefere çıkmadan önce vakti giren bir namaz seferde kısaltılamaz. Çünkü bu namaz
farz olduğu zaman kişi seferde değildi. Seferdeyken vakti giren, fakat seferde
kılınmayan namaz da kısaltılamaz. Çünkü kılacağı zaman kişi seferi değildir.
Kasr ancak seferî olan kişi için sözkonusudur.
b. Kişinin seferî sayılması için çıktığı şehrin
surlarını geçmesi gerekir.
Eğer sur yoksa mamur olan yerleri geçmesi gerekir. Çünkü surların içindeyken veya mamur
yerdeyken seferî sayılmaz. Tıpkı dönüşte surlara geldiğinde seferîliğin bittiği
gibi, seferîlik ancak surları geçtikten sonra başlar.
Sefer esnasında sadece farz namazlar kısaltılabilir. Bunların dışındaki namazlar
kısaltılamaz.
Enes b. Mâlik şöyle diyor: 'Hz.
Peygamber öğle namazını Medine'de dört rekât olarak kıldırdı. İkindi namazını
ise Zü'1-Huleyfe'de iki rekât olarak kıldırdı'.
[2]c. Kişi, giriş ve çıkış günleri hariç gittiği
yerde dört gün kalmaya niyet etmiş olmamalıdır.
Eğer gittiği yerde dört gün kalmaya niyet ederse, orası
onun için memleketi gibi olur. Bu durumda namazlarını kısaltamaz. Ancak oraya
giderken yolculuk esnasında namazlarını kısaltabilir. Eğer dört günden az
kalmaya niyet eder de misafirliği dört günü geçerse, yapacağı işin ne kadar
uzayacağını da bilemezse birinci durumda memleketinin mamur yerlerine dönünceye
kadar namazlarını kısaltabilir. İkinci durumda ise -giriş ve çıkış günleri
hariç- namazlarını onsekiz gün
kısaltabilir.
İmran b. Husayn şöyle rivayet
ediyor: 'Ben Hz. Peygamberle birlikte gazaya çıktım ve
Mekke'nin fethinde de kendisiyle beraber oldum. Mekke'de onsekiz gece kaldı. (Farz namazları) hep ikişer rekât
kılıyordu'
[3]Hz. Peygamber, Mekke'de Fetih yılı -Hevazin savaşı nedeniyle- bu kadar kalmış ve namazlarını
kısaltmıştır. Çünkü ne zamana kadar kalacağını
bilmiyordu.
d. Seferî olan,
mukim olana uymamalıdır.
Eğer seferî, mukim'e uyarsa namazı kısaltması caiz
olmaz, namazı tam kılması farz'dır. Mukim, seferî olana uyarsa, seferî olanın
namazı kısaltmasında bir mahzur yoktur. Fakat iki rekât kılıp selâm verdiğinde,
mukim olarak kendisine uyanlara 'Namazlarınızı tamamlayın, ben seferiyim'
demesi sünnet'tir.
Bunun delili ise şu rivayettir: İbn Abbas'a 'Seferi olan neden tek
başına kıldığı zaman iki rekât, mukim olana uyduğu zaman dört rekât kılıyor?'
diye sorulduğunda, İbn Abbas
'sünnet böyledir' demiştir.
[4]İmran b. Husayn'ın rivayet ettiği
daha önce naklettiğimiz hadîste şu ibare de vardır: 'Ey Mekke halkı! Siz dört
(rekât) kılın, biz seferiyiz'.
[5] Cem Namazları cem etmenin (birleştirmenin) ne demek olduğunu
daha önce zikretmiştik.
İbn Abbas şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber seferde olduğu zaman öğle ile ikindiyi, akşam
ile de yatsıyı birleştirerek kılardı'.
[6]Yine İbn Abbas şöyle diyor: 'Hz. Peygamber
Tebuk gazvesinde öğle ile ikindiyi, akşam ile de
yatsıyı birleştirdi'. Said b. Cübeyr der ki: "İbn
Abbas'a 'Hz.
Peygamber'i böyle yapmaya sevkeden
nedir?' dedim. 'Ümmetini zorluğa
sokmamayı istedi' dedi".
[7]Namazlar iki şekilde cem edilir:
1. Cem-i takdim
Sonra gelen namazı önceki namazla birleştirip
kılmaktır.
2. Cem-i tehir
Önceki namazı sonraki namaz vaktine tehir edip onunla
birleştirerek kılmaktır.
Muaz b. Cebel" şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Peygamber Tebuk seferin-deyken
yola çıkmadan önce güneş batıya kayarsa öğle ile ikindiyi bir arada kılardı.
Eğer güneş, yola çıktıktan sonra batıya kayarsa ikindi namazı için bineğinden
inene kadar öğleyi tehir eder (ikisini bir kılardı). Akşam da aynı şekilde
yapardı. Eğer yola çıkmadan güneş batarsa akşam ile yatsıyı bir arada kılardı.
Eğer güneş batmadan önce yola çıkarsa, yatsı namazını kılmak için inene kadar
akşamı tehir eder, sonra ikisini birleştirerek kılardı'.
[8] Cem Edilen
(Birleştirilen)
Namazlar Daha önce geçen ibarelerden öğle ile ikindinin, akşam
ile da yatsının birleştirilebileceği anlaşılmıştır. Sabah namazını, önceki veya
sonraki bir namazla birleştirmek -ister cem-i takdim, ister cem-i tehir şeklinde
olsun- caiz değildir. Akşam ile ikindi namazını da cem etmek caiz değildir.
Cem-i takdim ve cem-i tehir yapmanın birtakım şartları vardır. Şimdi bu şartları
görelim.
Cem-i
Takdim'in Şartları 1. Aralarında tertib
olmalıdır.
Önce öğle veya akşam namazına başlanmalı; önce vaktin
namazı, sonra diğer namaz kılınmalıdır.
2. Birinci namaz bitmeden önce ikinci namazı
birinci ile beraber kılmaya niyet etmelidir.
Fakat sünnet, tahrim
tekbiriyle beraber niyet etmektir.
3. İki namazı ara vermeden peşpeşe kılmalıdır.
Birinci namaz biter bitmez ikinci namaza başlamalıdır.
Birinci namaz ile ikinci namaz arasında zikir, nafile namaz veya başka birşey yapmamalıdır. Eğer aralarında örfen uzun sayılan birşey yaparsa
veya birşeyle meşgul olmadığı halde ikinci namazı
tehir ederse aralarındaki cem fasid olur. Bu durumda
ikinci namazı asıl vaktine tehir etmek farz olur. Çünkü Hz. Peygamber'de böyle yapmıştır.
İbn Ömer şöyle diyor: 'Hz.
Peygamber eğer acele yola devam ediyorsa akşamı tehir eder, üç rekât kılar ve
selâm verirdi. Az bir zaman sonra yatsı için kamet getirilir, iki rekât kılar
sonra selâm verirdi'.
[9]4. Sefer ikindi
namazı kılınıncaya kadar devam etmelidir.
Kişinin ikindi namazının vaktinin ortasında memleketine
varmasında bir beis yoktur.
Cem-i
Tehir'in Şartları 1. Birinci
namazı asıl vaktine tehir etmeye niyet etmelidir.
Kişi öğle namazının vakti çıktığı halde ikindi namazıyla
beraber kılacağına niyet etmemişse öğle namazı kazaya kalmış sayılır ve tehir
ettiği için de günahkâr olur.
2. İki namaz
bitinceye kadar seferin devam etmesi şarttır.
Kişi namaz bitmeden mukim olursa, sonraki namaz kaza
olur. Cem-i tehir'de iki namaz arasında tertib şart
değildir.
Burada muvalat (peşpeşe kılmak) sünnettir. Ancak cem'in sıhhati için şart
değildir. Bu durumda öğle ikindiye tehir edildiğinde, kişi isterse önce öğleyi,
isterse ikindiyi kılabilir. Namazın hangisi önce kılınırsa diğerini onun
peşinden kılmak şart değildir. Akşam namazı da yatsıya tehir edildiğinde, kişi
isterse önce akşamı, isterse yatsıyı kılabilir.
Kasr
ve Cem'in Mubah Olduğu Seferin
Şartlan a. Sefer uzun
olmalıdır.
Gidilecek yer 81 km. veya daha fazla olmalıdır. 81 km'den az olan sefer, şer'an sefer
sayılmaz.
İbn Ömer ve İbn Abbas 4 bürûd'luk bir mesafeye
gittikleri zaman namazlarını kısaltır, oruçlarını bozarlardı.
[10]4 bürûd, 16 fersahtır. Bu da
yaklaşık olarak 81 kilometredir. İbn Abbas ve İbn Ömer böyle birşeyi kendiliklerinden yapmayacaklarından muhakkak Hz. Peygamber'den böyle gördükleri veya böyle duydukları
için bu şekilde davranmışlardır.
b. Sefer belirli bir yere
yapılmalıdır.
Nereye gittiği belirsiz olup rastgele dolaşan kişi seferî sayılmaz. Çünkü onun belli bir
yönü yoktur. Komutana tâbi olan asker de seferî sayılmaz. Çünkü o da nereye
götürüldüğünü bilmez. Ancak seferin yönü ve mesafesi önceden söylenirse, sefer
de uzun olursa kişi namazlarım kısaltabilir. Çünkü uzun sefer kesin olarak
tahakkuk etmiştir.
c. Seferin amacı masiyet olmamalıdır.
Eğer masiyet için sefer
yapılırsa seferî olunmaz; içki ticareti yapmak, faiz almak, yol kesmek gibi
şeyler için yolculuğa çıkan kimse seferîliğin hükümlerinden faydalanmaz. Çünkü
namazı kısaltmak ruhsattır. Ruhsat da sadece emanet için meşru kılınmıştır. Bu
nedenle de günah olan şeylerde ruhsat olmaz; günah için sefere çıkan kişi
namazları ne cem edebilir, ne de kısaltabilir.
Yağmurlu Zamanlarda Namazları Cem
Etmek Yağmurlu zamanlarda cem-i takdim yaparak ikindi namazını
öğle vaktine, yatsı namazını da akşam vaktine getirip birleştirerek kılmak
caizdir.
İbn Abbas şöyle rivayet ediyor:
'Hz. Peygamber, korku ve yolculuk olmadığı halde
(Medine'de) öğle ile ikindiyi, akşam ile de yatsıyı cem ederek kılardı'.
[11]Müslim'in diğer bir rivayetinde İbn Abbas şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber'in namazları cem etmesinin sebebi, ümmetinden
hiç kimseyi zorluğa sokmamayı murad ettiğindendir'.
[12]İkinci namazın vaktinde kılmak üzere cem-i tehir
yapılmaz. Çünkü yağmur çoğu kez ikinci namazın vaktinde kesilir. Bu durumda
namaz, özür olmaksızın vaktinin dışına çıkarılmış olur.
Cem-i tehir yapmanın şartları
şunlardır:
a. Namaz cemaatle kılınmalı ve örfen uzak sayılan bir mescide yağmur nedeniyle gitmekte
zorluk bulunmalıdır.
b. Yağmur, iki
namazın başlangıcında yağmaya başlayıp birinci namazın selâmı verilinceye kadar
devam etmelidir.
[1] Müslim/686
[2] Buharî/1039; Müslim/690
[3] Ebu Dâvud/1229
[4] imam Ahmed
[5] Ebu Dâvud
[6] Buharî/1056
[7] Müslim/705
[8] Ebu Dâvud/1208; Tirmizî/553 ve başka
muhaddisler
[9] Buharî/1041
[10] Buharı, (ta'lik
olarak)
[11] Müslim/705; Buharî/5:18.
(Buharî'nin rivayetinde ravilerden biri olan Eyyub 'Belki
de bu, yağmurlu bir günde olmuştur1 demiştir).
[12] Müslim/705