İstinca
İSTİNCA İstinca ve
Âdabı İstinca, sidik ile dışkının çıkış yerlerindeki necaseti
temizlemektir. 'Eziyetten kurtulmak' mânâsına gelen neca kökünden veya 'yüksek
arazi' mânâsına gelen necve'den veya 'dübürden çıkan' anlamına gelen ne-civ'den
alınmıştır. İstinca eden eziyetten kurtulduğu ve bunu da çoğu kez yüksek
arazilerin arkasına gizlenip yaptığı için ıstılahta bu ismi
almıştır.
İstinca'nin hükmü vacib olmasıdır. Bu hükmün delili,
ileride gelecek olan hadîstir.
İstinca Yapılacak Şeyler Necasetten temizlenmek için mutlak (tabii) su kullanmak
caizdir. Ayrıca necaseti gideren taş ve benzeri her çeşit kuru şeyle de istinca
yapmak caizdir. Fakat en iyisi taş ve benzeri şeylerle silinip su İle
temizlenmektir. Çünkü taş pisliği siler, su da eserini giderir. Ancak biri
kullanılacaksa su kullanılmalıdır. Zira su hem necaseti, hem de eserini
temizler. Eğer sadece taş ile temizlenilebiliyorsa, kullanılan taşın kuru olması
şarttır. Ön ve arkadan çıkan necaset, kurumadan temizlenmelidir. Necasetlerin
çıkış yerlerini de fazla aşmamak gerekir; yani dübürün duvarlarını ve zeker'in
sünnet mahallini aşmamahdır. Ayrıca taş veya taş yerine kullanılan maddenin üç
taneden az olmaması gerekir.
Eğer üç taşla veya taş yerine kullanılan madde ile
pislik temizlenmezse, taş sayısını artırmalıdır. Fakat taşlan veya taş yerine
kullanılan maddeleri üç, beş, yedi, dokuz gibi tek sayılarda kullanmak
sünnettir.
Enes b. Malik şöyle anlatıyor: 'Hz. Peygamber def-i
hacet için dışarı çıktığında ben ve yaşıtım olan başka bir çocuk deriden
yapılmış bir kabı su doldurur, Hz. Peygamber'e verirdik. Hz. Peygamber o su ile
istinca yapardı. Bir de küçük süngü götürürdük, Hz. Peygamber o süngüyü yere
dikerek sütre yapar ve ona doğru namaz kılardı'.
[1]İbn Mes'ud şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber büyük abdeste
çıktı, bana üç tane taş getirmemi emretti'.
[2]Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Biriniz büyük abdeste gittiğinde beraberinde üç taş
götürsün, onlarla temizlensin. Temizlenmek için üç taş yeterlidir.
[3]Hz. Peygamber 'Şu ayet Küba ehli hakkında nazil oldu*
diyerek tevbe Suresinin 108. ayetini okumuştur:
Orada asla namaza durma, ta ilk günden beri takva üzere
kurulan mescid, elbette içinde namaza durmana daha uygundur. Onda temizlenmeyi seven kimseler vardır.
Allah da temizlenenleri sever. (Tevbe/108)
Ebu Hüreyre 'Küba
ehli su' ile temizleniyordu,
bu ayet onlar hakkında nazil
oldu' demiştir.
[4]Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
İstincada üç taştan az kullanmayın.
[5]Kim taş ile istinca yaparsa, taşları tek sayıda
kullansın.
[6] İstinca Yapılmayacak Şeyler
Aslı necis olan veya sonradan necis olan şeylerle
istinca yapılmaz. Çünkü böyle şeyler necaseti gidermez, daha da artırır.
Abdullah b. Mes'ud şöyle rivayet ediyor. "Hz. Peygamber büyük abdeste çıktı,
bana
üç taş getirmemi emretti, iki taş bulabildim. Üçüncü taş
yerine kurumuş bir hayvan dışkısı götürdüm. Hz. Peygamber taşları aldı, dışkıyı
atarak (Bu necistir' dedi".
[7]İnsanların yiyeceği olan ekmek, cinlerin yiyeceği olan
kemik gibi şeylerle de istinca yapılmaz. İbn Mes'ud, Hz. Peygamber'in şöyle
buyurduğunu rivayet ediyor: 'Cinlerin elçisi bana geldi. Onunla beraber gidip
cinlere Kur'an okudum'. İbn Mes'ud olayın devamını şöyle anlatıyor: "Cinler, Hz.
Peygamber'den yemek istediler. Hz. Peygamber 'Üzerine Allah'ın adı anılan her
kemik sizin yiyeceğinizdir. Üzerinde eti çok olan her kemik sizin
yiyeceğinizdir. Hayvanların dışkıları da sizin hayvanlarınızın yiyeceğidir'
dedi. Sonra da ashabına 'Sakın kemik ve dışkıyla istinca yapmayın. Çünkü onlar
cinlerden olan kardeşlerinizin yiyeceğidir' dedi".
[8]Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kurumuş hayvan dışkısı ve kemikle istinca etmeyin. Çünkü
onlar,
cinden olan kardeşlerinizin yiyeceğidir.
[9]Mademki cinlerin hatırı için kemikle istinca yapılmıyor,
o halde insanların yiyeceği olan ekmek gibi şeylerle haydi haydi yapılmaz.
Muhterem olan şeylerle istinca etmek haramdır. Meselâ hayvanın kalçasıyla veya
ön ve arka bacaklarıyla istinca etmek haramdır. Çünkü bu, insanın Allah
tarafından şerefli kılınmasına ters düşer. Eğer eti yenen hayvanın parçası, yünü
gibi hayvandan ayrılır ve temiz olursa veya murdar olan hayvanın derisi
tabaklanmışsa, bunlarla istinca etmek caizdir.
istinca'mn
ve Def-i Hacet'in Âdabı Bu hususta müslümanlardan riayet etmeleri istenen
birtakım âdab vardır. Müslümanlar def-i hacet ve istinca yaparken onlara riayet
etmelidir.
Def-i
Hacet Yapılacak Yerlerle İlgili Âdab insanların gelip-geçtikleri ve oturdukları yerlere küçük
ve büyük ab-dest yapılmamalıdır. Çünkü gelip-geçenlere ve oturanlara eziyet
verir.
Rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber 'Lanet getiren iki
yerden sakının' dedi. Sahabe 'Lanet getiren iki yer nedir?' diye sorunca, Hz.
Peygamber İnsanların yoluna ve gölgeliğine def-i hacet yapmaktır' buyurdu.
[10]Yerdeki ve duvardaki deliklere de def-i hacet
yapılmamalıdır. Çünkü o deliklerde akrep ve benzeri türden zararlı bir hayvan
olur ve insanı sokabilir; bazen de sidik ve pislikten eziyet görecek veya
ölecek küçük hayvanlar bulunabilir. Abdullah b. Sercis şöyle diyor: 'Hz.
Peygamber, yerdeki deliklere def-i hacet yapmayı yasakladı'.
[11]Yenilen veya insanların başka şekilde faydalandıkları
meyve ağaçlarının altına da def-i hacet yapılmamalıdır, eğer meyveler düşerse
pislenir. Bir de insan tabiatı bu tür yerlere def-i hacet yapılmasından
tiksinir. .
Akmayan durgun sulara def-i hacet yapılmamalıdır. Su çok
olup o necasetle pislenmese bile insan tabiatı bundan tiksinir. Eğer su, bir
kulle'den az ise necasetin düşmesiyle bozulur ve zayi
olur.
Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in akmayan durgun suya
küçük ve büyük abdest yapılmasını yasakladığını rivayet etmiştir.
[12]Buradaki
yasaklar kerahat sebebiyledir. Fakat İmam Nevevî tahrim için olduğu
görüşündedir.
[13] Def-i
Hacet İçin Tuvalete Girip Çıkmanın Âdabı Tuvalete sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmak
müstehabdır. Çünkü pis yerlere sol ayakla girmek daha uygundur. Tuvalete
girerken beraberinde tazim edilen hiçbir şey bulundurulmamalıdır. Tuvalete
girmeden önce ve çıktıktan sonra Hz. Peygamberden rivayet edilen zikir ve
duaları okumak da müstehabdır. Girmeden önce şöyle
demelidir:
Allah'ın
ismiyle! Yârab! Erkek-dişi
cin ve şeytanlardan sana sığınıyorum.
[14] .
Hz. Peygamber tuvaletten çıktıktan sonra şu duayı
okumuştur:
Yâ rabbî! Senin affını talep ediyorum. Benden pisliğin
eziyetini giderip, bana afiyet veren Allah'a hamdolsun. Bana yiyeceklerin
lezzetini tattıran, kuvvetini bedenimde bırakıp pisliği de dışarı atan Allah'a
hamdolsun!
[15] Yönle
İlgili Âdab Def-i hacet yaparken yüzü ve sırtı kıble'ye dönmek
haramdır. Eğer sahrada veya sütre şartları olmayan tuvalette def-i hacet
yapılırsa, sütre olacak bir yükseklik de yoksa, yüzü ve sırtı kıble'ye çevirmek
haramdır. Sütre'den yaklaşık olarak 150 cm. uzak olması da şarttır. Eğer
tuvaletin her tarafı kapalı ise yüzü veya sırtı kıble'ye çevirmek caizdir. Ebu
Eyyub el-Ensarî, Hz. Peygamber'den şöyle rivayet ediyor:
Küçük veya büyük abdest için dışarı çıktığınızda
yüzünüzü ve sırtınızı kıbleye çevirmeyin. Yüzlerinizi doğuya veya batıya
çevirin.
[16] Bu hüküm, sahraya tahsis edilmiştir veya sütresi olmayıp sahra hükmünde olan
mekânlara aittir. Bu hükmün sahra ve sahra hükmünde olan mekânlara tahsis
olunduğunun delili, İbn Ömer'in şu rivayetidir: 'Ablam Hafsa'nın evinin damına
çıkmıştım. Hz. Peygamber'i sırtını kıbleye, yüzünü Şam tarafına çevirmiş def-i
hacet ederken gördüm'
[17]Birinci hadîs, sahra ve sahra hükmünde olan sütresiz
mekânlara, ikinci hadîs ise, bu iş için hazırlanmış mekânlara ve bu mekânların
hükmünde olan yerlere hamledilir. Böylece deliller arasında birlik sağlanmış
olur. Def-i hacet için yapılmayan yerlerde def-i hacet yapmak, sütre olsa dahi
kerahatten uzak değildir.
Def-i
Hacet Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken
Hususlar Def-i hacet yaparken ağırlığı sol tarafa verip, sağ
tarafı dikmelidir. Tenasül uzvuna da, çıkan şeye de bakmayıp gözleri
kapamalıdır. Def-i hacet yaparken konuşmak veya başka şeyler yapmak mekruhtur.
İbn Ömer şöyle rivayet ediyor: (Hz. Peygamber küçük abdestini yaparken
yanından iki kişi
geçti ve Hz.
Peygamber'e selâm verdiler.
Hz. Peygamber selâmlarını
almadı'.
[18] Ebu Said, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet ediyor:
Büyük abdeste çıkan iki kişi, avret yerlerini açıp
konuşurlarsa, Allah onlara buğzeder.
[19]Def-i hacet esnasında konuşmak haram olduğu gibi yemek,
içmek, oynamak ve benzeri şeyler de haramdır. İstinca su, taş ve benzeri
şeylerle ve mümkünse sol elle yapılmalıdır. Çünkü pis işlerde sol eli kullanmak
daha uygundur. Sağ elin kullanılması mekruhtur. Sağ elle zekeri tutmak da
mekruhtur. Eğer kişi kendisiyle temizlik yapılan sağ eli kullanmak durumunda
kalırsa, zekerini sol eliyle tutup, sağ eliyle de taş ve benzeri temizlik
maddelerini tutmalı, sürtmek suretiyle sidiğin çıktığı yeri temizlemelidir. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bevlettiğiniz zaman tenasül uzvunuzu sağ elinizle
tutmayın ve sağ elinizle istinca yapmayın,
[20] Hadesten Taharet Lügatte hades, yeni çıkmış birşey demektir. Şer'î mânâsı
ise, birtakım ibadetlerin yapılmasına mâni olan ve hükmî pislik sayılan
hallerdir.
Hades'in Kısımları Hades, küçük ve büyük hades olmak üzere ikiye ayrılır.
Küçük hades abdestsizlik halidir, abdest almakla ortadan kalkar. Böylece kişi
namaz ve diğer benzeri şeyleri yapmaya hazır hale gelir.
Büyük hades cünüplük ve sadece kadınlar için hayız ve
nifas halleridir. Namazın ve namaz hükmünde olan İbadetlerin sıhhatine
engeldir. Büyük hades, gusül abdesti almakla ortadan kalkar. Kişi yıkandıktan
sonra, daha önce kendisine yasak olan şeyleri yapabilir.
[1] Buharî/149; Müslim/271
[2] Buharî/l 55 ve başka
muhaddisler
[3] Ebu Dâvud/40 ve başkaları, (Hz.
Aişe'den)
[4] Ebu Dâvud/44; Tirmi2Î/3099; İbn Mâce/357, (Ebu
Hüreyre'den)
[5] Müslim/2622, (Selman-ı
Farisi'den)
[6] Buharî/löO; Müslim/237, (Ebu
Hüreyre'den)
[7] Büharî/155
[8] Müs\im/450
[9] Tirmizî/18
[10] Müslim/269
[11] Ebu Dâvud/29
[12] Müslim/281
[13] Nevevî, Şerh-i Müslim,
III/187
[14] Buharî/142; Müslim/375
[15] Dâvud/30-, Tirmizî/7; ibn Mâce/301 ve
Taberanî
[16] Bühari/381; Müslim/264
[17] Buhar148; Müslim/266 ve başka muhaddisler
[18] Müslim/370
[19] Ebu Dâvud/15
[20] Buhari/153; Müslim/267, (Ebu Katade'den)