sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 Hadis-i Şerifler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:19

Sükûtu tefekkür, bakisi ibret olan kimseler ile sahifesinde çok istifar bulunan kisi, felaha kavusmuslardir... ( Hadis )


Müminlerin ruhlari cennet agaçlarinda ikamet eden ve meyvelerinden
yiyen yesil kuslarin kursaginda olur... Kiyamet günü Allah, onlari
cesetlerine iade edinceye kadar (bu böyle) devam eder... ( Hadis )



Allah bir kuluna nimet etti mi mutlaka insanlari ona muhtaç kilar, eger
o, onlarin ihtiyacini karsilamazsa, kendisine verilen nimete zeval
hasil olur, yani nimeti elinden kaçrir. (Hadis)



Allah bir seyi yaratti mi mutlaka onu maglup edecek bir sey daha yaratir. Rahmetini gazabin yenmek için yaratmistir. (Hadis)



Allah yeryüzünde akildan daha az bir sey yaratmadi, yeryüzünde akl kibrit-i ahmerden daha azdir. (Hadis)



Allah'tan yardim mihnet oraninda gelir, sabir da bela oraninda.(Hadis







Namaz kildiginiz zaman, benim için Allahtan vesile dileyiniz. Vesile
nedir? diye sordular; söyle buyurdu: Vesile, Allah katinda öylesine
yüksek bir derecedir ki, ona ancak tek bir insan nail olacak. te o
insanin ben olmasini umuyorum. (Hadis)



Gögün gürledigini duyarsaniz tesbih getirin, tekbir getirmeyin. (Hadis)

Gök gürültüsü duyarsaniz Allah zikredin. Çünkü (yildirim) zikir edene isabet etmez. (Hadis)

Yangin gördügünüz zaman tekbir getirin, çünkü tekbir onu söndürür. (Hadis)



Bir âlimin devamli olarak bir sultanla düsüp kalktigini görürsen, bil ki o bir hirsizdir. (Hadis)



Mescitte birini bir sey satarken yahut satin alirken görürsen ona;
Allah, ticaretinde sana kazanç vermesin de; birini de yitigini ararken
görürsen; Allah, onu sana buldurmasin de. (Hadis)





Kalem üç kisiden kaldirilmistir: Uyanincaya kadar uyuyandan, ihtilâm
oluncaya kadar çocuktan, akli erinceye kadar mecnundan. (Hadis)



Âdemoglu ihtiyarladikça onda iki sey gençlesir: Mala karsi hirs ve hayata karsi hirs. (Hadis)



Allah indinde kisinin yuttugu en sevapli yudum, Allah'in rizasini düsünerek kendini tutup, yuttugu öfke yudumudur. (Hadis)



Allah Teâla hazretleri ferman etti: "izzetim ve celalim hakki için,
magfiret etmek istedigim hiç kimseyi, bedenine bir hastalik, rizkina
bir darlik vererek boynundaki günahlarindan temizlemeden dünyadan
çikarmayacagim. (Hadis)



Kim bir kimse için sefaatçi olur, o da bu mefaatine karsi bir hediyede
bulunursa hediyeyi kabul ettigi taktirde, riba kapilarindan büyük bir
kapya girmis olur. (Hadis)



Ecelini altmis yasina kadar uzattigi kimselerden Cenab- Hakk, her çesit özür ve bahâneyi kaldirmistir. (Hadis)



Abdest imanin yarisidir. Elhamdülilllah mizan doldurur; sübhanallah
velhamdulillah arz ve sema arasini doldurur; namaz nurdur; sadaka
bürhandir; sabir ziyadir; Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir
hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarir,
kimisi de helâk eder. (Hadis)



Allah için sefer yapanlar üçtür: Gâzi, haci, umreci. (Hadis)

Cum'a, en hayirli günlerinizden biridir. Hz. Adem aleyhisselam(in
topragi) o gün yaratildi, o gün kabzedildi. (Kiyamette Sûr'a) o gün
üflenecek, sayha da o günde olacak. Öyleyse o gün bana salâvati çok
okuyun. Zira salâvatlariniz bana arzedilir!"
Orada bulunanlar:
"Salavatlarimiz size nasil arzedilir? Siz çürümüs olacaksiniz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah Teala Hazretleri, Arz'a peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kildi! buyurdular. (Hadis)





Allah Teâla Hazretleri hastaliga da ilac da indirmistir. Ve her
hastaliga bir ilaç vermistir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan
seyle tedavi olmayin.

Hastalarinizi yeyip içmeye zorlamayin. Zira Allah Teâla hazretleri onlara yedirir içirir.

Benim tiryak içmem, temime (muska) takinmam, içimden gelen siiri okumam aldirmazlik olur.

Ölüm disinda hiçbir hastalik yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasin.



Muhakkak ki, Allah bu ümmet için, her yüz senenin banda, kendisine dini tecdîd edecek kimse(ler) gönderecektir.



Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.



Biriniz güneste olunca gölge ondan kalkar da, yarisi gölgede yarisi günete kalacak olursa oradan kalksin.


Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine sefkatte
mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsz olsa,
diger uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona itirak ederler.



içerisinde tesehhüd bulunmayan bir dua, kesilmis el gibidir.



Kur'ân- Kerîm'den tek harfi okuyana bile bir sevab vardir. Her hasene
on misliyle (kayde geçer). Elif-Lâm-Mim bir harftir demiyorum. Aksine
elif bir harf, lâm bir harf ve mim de bir harftir



Allah kiskançtir, mü'min de kiskançtir. Allah'in kiskanmasi, mü'minin Allah'in haram ettigi eyi yapmasidir. (Hadis)

Kulla küfür arasinda namazin terki vardir. (Hadis)



Kisiyle sirk arasinda namazin terki vardir. (Hadis)



Küfürle iman arasinda namazin terki vardir. (Hadis)



Namazin ilk vaktinde Allah'in rizasi vardir; son vaktinde de aff vardir. (Hadis)



Deve agillarinda namaz kilmayin, çünkü onlar seytandandir.
Koyun agillarindan soruldu:
Oralarda kilin, çünkü onlar berekettir. (Hadis)



imanin tadini; Rabb olarak Allahi', din olarak islami', peygamber olarak Muhammed'i seçip razi olanlar duyar. (Hadis)





Öyle devir gelecek ki, insanoglu, aldigi seyin helalden mi, haramdan mi olduguna hiç aldrmayacak. (Hadis)



Kiyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktr. (Hadis)



Zaman yakinlamadikça Kiyamet kopmaz. Bu yakinlasma öyle olur ki, bir
yil bir ay gibi, ay bir hafta gibi, haftada bir gün gibi, gün saat
gibi, saat de bir çira tutusmasi gibi (kisa) olur. (Hadis)



Çocuk sagini solundan ayirmasini bildi mi ona namaz emredin. (Hadis)



Hiç biriniz, günesin dogmasi ve batmasi esnasinda namaz kilmaya kalkmasin. (Hadis)










Surasi muhakkak ki, oruçlunun iftarini açtigi zaman reddedilmeyen makbul bir duasi vardir.



Sükreden oruçsuz kimseye, sabreden oruçlunun sevabinin misli verilir.



Allah bir kisim farzlar koymustur, siz bunlar daraltmayin. Bir kisim da
sinirlar (yasaklar) koydu. Bunlara tecavüz etmeyin. Bazi seyleri de
haram kildi, onlara yaklasmayin. Bazi seyleri de (farz, sinir, haram
diye tavsif etmeden mutlak) birakmistir. Bunlar, unutarak birakmis
degildir. Öyle ise onlari (farz mi, haram mi.. vs. diye didikleyip)
arastirmayin. (Hadis)



Allah örtülüdür. Örtünmeyi ve utanmayi sever. içinizden biri yikanacagi zaman örtünsün. (GUNYET-ÜT TALBN/S.81)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:20

Kim, kendisini babasindan baskasina nisbet ederse (yani onun oglu
oldugunu söylerse) veya mevlasindan baska birini mevla (efendi)
edinirse, Allah'in, meleklerin ve bütün insanlarin laneti üzerine
olsun. (Hadis)


Kim sabah namazina giderse, iman bayragiyla gitmis olur. Kim de çarsiya giderse, o da iblis bayragiyla gitmis olur. (Hadis)



Kim çocuguyla annesi arasini ayririsa kiyamet günü Allah (celle celâluhu) sevdikleriyle onun arasini ayirir. (Hadis)



Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemin ederim ki, bu
ümmetten her kim -Yahudi olsun, Hristiyan olsun- beni isitir, sonra da
bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa, mutlaka cehennem ehlinden
olacaktr. (Hadis)



Kim Allah için sever, Allah için bugzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanini kemâle erdirmistir. (Hadis)



Bana bir mü'min selam verdi mi, kendisine mukabele etmem için Allah
ruhumu bedenime iade eder. Ben de mutlaka selama mukabele ederim.
(Hadis)



Her bir dinin kendine has bir ahlâki vardir. islam'in ahlâki hayadir. (Hadis)



Muhakkak ki sende Allah'in sevdigi iki haslet var: Hilm (acele etmemek) ve haya. (Hadis)



Haya imandandir. iman (sahibi) ise cennettedir. Hayasizlik (ve bundan
kaynaklanan kabaliklar, çirkin ve kirici sözler) cefa (eziyet, zulüm,
haksizlik)dan bir parçadir. Cefa (eden de) cehennemdedir. (Hadis)





Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) dogrultmadikça namazi yeterli olmaz. (Hadis)



AIIah temizlik olmayan namazi kabul etmez, hiyânetle kazanilan paradan verilen sadakayi da kabul etmez. (Hadis)



Abdesti olmayanin namazi da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti yoktur. (Hadis)



Kim, kiblesi ile kendi arasina bir baskasinin girmemesine muktedir olursa, bunu saglasin. (Hadis)



Allah, kula namazda saga sola iltifat etmedikçe rahmetiyle yaklasmaya devam eder. ltifat etti mi ondan yüz çevirir. (Hadis)



Sizin en hayiriliniz, namazda omuzlari en yumusak olanidir. (Hadis)



(Mûtad olarak) geceleyin namaz kilan bir kimse, uykunun gâlebe
çalmisiyla (bir gece uyuya kalsa ve namazini kilamasa) Allah'u Teâlâ
hazretleri onun namazinin sevabini yine de yazar, onun uykusu (Allah'in
ona yaptigi bir ikram) bir sadaka olur. (Hadis)



Size geceleyin kalkmayi tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yasayan
salihlerin âdetidir; Rabbinize yakinlik (vesîlesi)dir; günahlardan
koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastaligi kovucudur.
(Hadis)






Herseyin bir zekati (temizlenme vasitasi) vardir, cesedin zekat oruçtur. Oruç, sabrin yarisidir.



Ramazan ayinda, hasta veya ruhsat sahibi olmakisizin kim bir günlük
orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez.



Nice oruçlular vardir ki, tuttugu oruçtan yanina sadece çektigi açlik
kâr kalir. Nice gece namaz kilanlar vardir ki, onlarin da kâr gece
uykusuz kalmaktan ibarettir.



Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin,
bagirip çagirmasin. Birisi kendisine yakisiksiz laf edecek veya kavga
edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulasmasin).'



Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ates arasina, genisligi sema ile arz arasini tutan bir hendek kilar.



Kim oruçlu oldugu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasin. Çünkü ona Allah yedirip içirmistir.



Gece u taraftan (dogudan) gelince, gündüz de u taraftan (batidan) gidince, güne de batinca oruçlu orucunu açmistir.




Kim bir sey hususunda yemin eder, sonra da hilafini daha hayrli
görürse, derhal kefâret vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettigi
husustan daha hayrli olani yapsin.ki bütün alemlerin Rabbisin.
Allah-u Teala buyuracak:
Sizin mümin kardesleriniz aç idi. Onlara yemek verseydiniz, aynen bana yemek vermis olurdunuz. ( Kudsi Hadis )



aLLAH bir kuluna nimet etti mi mutlaka insanlari ona muhtaç kilar, eger
o, onlarin ihtiyacn karsilamazsa, kendisine verilen nimete zeval hasil
olur, yani nimeti elinden kaçirir. (Hadis)





istihare eden eli bos dönmez, istiare eden pisman olmaz, iktisad eden muhtaç olmaz. (Hadis)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:21

Gördünüz ya; ondan yüz çevirmedim. Çünkü iki melek gördüm cennet
meyvalarindan (ehid olarak ölenin) agzina veriyorlardi, onun aç olarak
öldügünü bundan fark ettim. (Hadis)

Ahir zamanda dünyada, bela ve fitne devamlidir. Birinizin ameli kaba
benzer; üstü iyi olursa alti da iyi olur; üstü çirkin olursa alti da
çirkin olur. (Hadis

Ben istek ve korku namaz kildim. Ümmetim için Allah Azze ve Celleden üç
ey istedim. kisini verdi, birini geri çevirdi. Onlara kendilerinden
baska bir düsmanin musallat olmamasini diledim, verdi. Onlarin
bogularak ölmemelerini istedim, bunu da verdi. Kendi aralarinda sikinti
(tefrika ayrilik) olmamasin diledim, bunu geri çevirdi. (Hadis)

Eger sen bizi seviyorsan, fakirlige karsi kendine bir siper edin! Çünkü
fakirlik bizi sevene, dagin tepesinden asagiya hücum eden selden daha
süratli gelir. (Hadis)

imamlarnizin arkasinda namaz kildiginiz zaman abdestinizi dikkâtli
alin; çünkü arkasnida namaz kilan adamin iyi abdestli olmamasi yüzünden
imam, okumakta bocalayabilir. (Hadis)

Aksiran bir kimseye hamd ile baslamasini talep edin. (Hadis)







Kuvvetli kimse, (güreste hasmini yenen) pehlivan degildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendigi zaman nefsini yenen kimsedir. (Hadis)

Kim haksiz oldugu bir münakasayi terk ederse kendisine cennetin
kenarinda bir ev kurulur. Hakli oldugu bir münâkasayi terk edene de
cennetin ortasinda bir ev kurulur. (Hadis)



En sâdik rüya seher vakitlerinde görülen rüyadir. (Hadis)



Rü'ya üç kisimdir: Biri Allah'tan bir müjdedir. Biri nefsin
konusmasidir. Biri de seytanin korkutmasidir. Biriniz hosuna giden bir
rü'ya görecek olursa, dilerse onu anlatsin. Eger hosuna gitmeyen bir
sey görürse onu kimseye anlatmasin, kalkip namaz kilsin. (Hadis)



insanlarin serlileri, ulemaya (birsey ögrenmek için degil), onlar yaniltmak için zararli meselelerden soru soranlardr. (Hadis)



Kim korkarsa aksam karanliginda yol alir. Kim aksam karanliginda yol
alirsa hedefine varir. Haberiniz olsun Allah in mali pahalidir,
haberiniz olsun Allah'in mali cennettir. (Hadis)



Süphesiz, her derede, âdemoglunun kalbinden bir parça bulunur (yani
kalp her seye karsi bir ilgi duyar). Öyleyse kimin kalbi bütün
parçalara ilgi duyarsa, Allah onun hangi vadide helak olacagina hiç
aldirmaz. Kim de Allah'a tevekkül ederse, kalbinin her seye (ilgi
kurarak dalmasini önlemek için) Allah ona yeter. (Hadis)





Kâfirin diyeti, mü'minin diyetinin yarisidir. (Hadis)



iki sey vardir, asla reddedilmezler: Ezan esnasinda yapilan dua ile,
insanlar birbirine girisdikleri savas sirasinda yapilan dua. (Hadis)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:21

Peygamber Efendimiz (sav);in Sabırla İlgili Hadisleri
Sen, yakini bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya
muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna
gitmeyen şeyde sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki nusret sabırla
birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık
vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır.

Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 315
Sabır imanın yarısı, yakin de imanın tamıdır. (Hz.İbni Mesud r.a) Ramuz El-hadis s.217



Haya zinettir. Takvada keremdir. En hayırlı binek de sabırdır. İbtila
halinde insanın musibetinin berteraf olmasını Allahtan beklemek
ibadettir.

(Hz.Cabir r.a). Ramuz El-Hadis s.204

Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir
hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil: Ona memnun
olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse
sabreder, bu da hayırdır.

Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 208
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:21

Sevgi, Merhamet ve Adalet ile İlgili Hadis-i Şerifler
Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer maruftur.

Tirmizi, Hz. Cabir'den rivayet etti kutub-ı sıtte, 2. Cilt



Mümin kişi, diğer mümine karşı duvar gibidir, birbirlerini takviye ederler.

(Nesai kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 374)



Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah'ı sevin, beni de Allah beni sevdiği için seviniz.

Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 4. cilt,
Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.594

Allah uğrunda birbirine muhabbet eden kimseler, Onun gölgesinden başka
gölge olmayan günde, Ounu Arş-ı Alâsının gölgesindedirler. Kendilerine
nurdan kürsüler kurulur. Onların Rableri ile olan meclislerine,
Peygamberler, sıddıklar ve şehidler bie imrenirler.

(Hz. Muaz İbni Cebel r.a.) Ramuz El-Hadis s.233


"Mümin kendisi için sevdiğini kardeşi için de arzular."

Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3.
cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 152


"Hediyeleşin, birbirinizi sevin. Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder."

Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239

"Ziyaretleşin, hediyeleşin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki kötü duyguları söker atar."

Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239

"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize
çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz,
kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler
olunuz."

Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3.
cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 315

"Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin
beslemek kökten kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe
cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.
Size birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı
yayın."

Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt,
Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 425


Müminler birbirlerine muhabbetli ve hayırlıdır, evleri ve bedenleri
ayrı olsa da. Facirler ise birbirlerini aldatıcıdırlar. Evleri ve
bedenleri toplu olsa da. Ve birbirleriyle mücadele ederler.

(Hz. Enes r.a.) Ramuz El-Hadis s.233


Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız. Yazık, laf
ebesi olanlara. Yazık günahlarına bilerek devam edip, istiğfar
etmeyenlere.

G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10


Kolaylaştırın, güçleştirmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin.

Hz. Said İbni Ebu Berde; G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 510/5


Allah yoluna birbirlerini sevenler, arşın gölgesinden başka gölge
olmayan o günde, arşın gölgesindedirler. Nurdan münberler üzerinde.
Onların mekanlarına Nebiler ve Sıddıklar gıbta ederler.

(Hz. Muaz r.a.) Ramuz El-Hadis s.233


Allah yolunda muhabbet edenler, Arşı Alâ etrafında yakuttan kürsüler üzerinde olurlar.

(Hz. Ebu Eyyub r.a) Ramuz El-Hadis s.233

"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap. Aleyhine de olsa hakkı söyle."

Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317

"Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah
da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur.
Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları
yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah Teala
da size karşı cömert olsun."

G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 17/15


"Zulümden kaçının. Zira zulüm, kıyamet günü karanlıklar olacaktır.
Cimrilikten de kaçının, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş,
onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramlarını helal addetmeye
sevk etmiştir."

Muslim, Birr 56; Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 357


Mümin alicenaptır ve kerimdir (Hüsnü zannı sebebile aldanır). Facir ise hilekardır.

(Hz. Ebu Hüreyre r.a.) Ramuz El-Hadis s.230


Mümin her halinde hayır üzerindedir. Ruhu, Allah Azze ve Celleye hamd eder olduğu halde, iki yanı arasında kabzolunur.

(Hz.İbni Abbas r.a.) Ramuz El-Hadis s.230


Mümin omuzları yumuşak kimsedir (iyi geçimlidir). O din kardeşine
rahatlık verir. Münafık ise uzak durur. Ve kardeşine sıkıntı verir.
Mümin selâm vermekte atılgandır. Münafık ise bakar ki 0nce kendisine
versinler.

(Hz. Enes r.a.) Ramuz El-Hadis s.230

Maruf (iyilik) cennet kapılarındandır. Ve fena ölümü defeder. İyilik
ismi gibi iyidir. Ve dünyada iyilik adamı olan ahirette de iyilik ehli
olur.

(Hz.İbni Şihab r.a.) Ramuz El-Hadis s.236



"Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, Arab olmayana,
Arab olmayanın Arab'a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan
öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah Teala katında en
üstününüz, Allah Teala'dan en çok korkanınızdır."

Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 5/411
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:21

ORUCUN KALKAN OLUŞU VE ORUÇLUNUN İKİ SEVİNÇ ANI



1218. Ebu Hüreyre radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi
içindir. Oruç benim içindir, mükafatını da ben vereceğim" buyurmuştur.

Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga
etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: 'Ben oruçluyum'
desin.

Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği
zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır."

Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam 163

Açıklamalar

Hadisimiz, orucun diğer ibadetlerden farklı olan yönlerini belirlemektedir.

Bu yönlerden biri orucun sırf Allah rızası için yapılan bir ibadet
olması, yani, oruçlu bildirmediği sürece, dışarıdan hiç kimsenin
bilemeyeceği, riya ve gösterişten uzak bir ibadet olmasıdır. Çünkü
orucun diğer ibadetler gibi görünür bir şekli yoktur. Öte yandan,
tarihte varlıkları bilinen müşriklerin, ilahlarına yakın olmak için
yaptıkları kulluk türleri içinde oruç bulunmamaktadır. Yani hiçbir
putperest oruç tutarak putlara kulluk etmemiştir. Bu yönüyle de oruç,
sırf Allah için yerine getirilen bir ibadet türüdür.

Orucun diğer ibadetlerden farklı bir başka yönü de mükafatının,
-önceden bildirilmiş ölçülerin çok üstünde- Allah Teala tarafından
takdir edilecek olmasıdır.

Her iki özellik de oruç ibadetinin fazilet ve üstünlüğünü anlamamız için yeterlidir.

Ayrıca hadisimizde, oruçlu ile ilgili bir tesbit, bir tavır, bir vakıa
ve bir de müjdeye dikkat çekilmektedir. Söz konusu tavır kimseye kötü
söylememek ve çatmamak, kendisine çatan, kötü söyleyen olursa, ona da
nazikçe "lütfen bana ilişmeyin, ben oruçluyum" diyerek, kendisini oruç
kalkanıyla korumasıdır. Çünkü oruç, oruçlu için dünyada günahlara,
ahirette cehennem azabına karşı koruyucu kalkan konumundadır.

Vakıa ise şöyle ifade edilebilir: Oruç tutan kişide özellikle uzun yaz
günlerinde açlıktan ileri gelen bir ağız kokusu oluşur. Bu koku, Allah
katında, insanlarca en güzel koku diye bilinen miskten daha güzeldir.
Ancak bu gerçek, hiçbir zaman o ağız kokusunun misvak veya fırça
kullanmak suretiyle giderilmesine mani değildir.

İftar ve Allah'a kavuşma anlarındaki büyük rahatlama ve sevinç... Bu
iki haldeki sevinç ve ferahlıktan birincisi maddî, görünür ve geçici;
öteki manevî ve süreklidir. Her ikisi de sadece oruçluya aittir. İftar
edildiği zamanki rahatlama, Allah huzurundaki rahatlamanın kesin bir
delili olarak zikredilmiş olmaktadır. Oruç tutan kimsenin iftar ettiği
an rahatlaması ne kadar gerçek ise, oruçlunun Allah'a kavuştuğu
zamandaki rahatlaması da o kadar gerçektir.

Hadisimiz, oruçluya verilecek sevabın, dinimizdeki bir iyiliğe on
katından yedi yüz misline kadar verilecek sevap ve mükafat ölçüsünün
dışında ve üstünde, tamamen Allah Teala'nın takdirinde olduğunu tescil
ve ilan ederken, tabii olarak oruç ibadetinin dinimizdeki müstesna
yerini ve son derece üstün faziletini de ortaya koymuş olmaktadır.
Orucun fazileti, yüce Rabbimiz'in onu kendisine izafetle "Benim
içindir" buyurması ve "Mükafatı da bana aittir" diyerek sonsuz lütuf ve
kerem kapısını oruçluya açmış olmasından ileri gelmektedir. Böyle bir
teşrif ve iltifat her şeyin üstündedir. Bu da hadisimizdeki müjdeyi
oluşturmaktadır.

"İnsanın her ameli kendisi içindir" buyurulmuş olması, oruç dışındaki
her ibadetin, insanın haz alacağı, başkalarından gizleyemeyeceği hatta
belki de göstermek isteyeceği bir tarafı olduğunu tesbit etmektedir.
Sadece oruçta böyle bir durumun bulunması onun ne denli saf ve has bir
ibadet olduğunu göstermektedir. Hadisimizin ana tesbiti de budur.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Allah Teala'nın, "mükafatını ben vereceğim" buyurduğu yegane ibadet oruçtur.

2. Allah için yapılacak hiçbir fedakarlık ve amel karşılıksız kalmaz.

3. Oruçlu günahlara ve cehennem azabına karşı zırhlanmış kişi demektir. Çünkü "Oruç kalkandır" buyurulmuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:22

Hazreti Aişe radıyallahu anhâ'nın şöyle anlattığı nakledilir:

Allah'ın Resulü bir sefere çıkmak istediği zaman, zevceleri arasında
kur'a çeker ve içlerinden kime isabet ederse beraberinde de onu
götürürdü, işte böyle savaşlarından biri olan Benî Mustalik harbinde
çektiği kur'a bana düşmüştü; Ben de hicâb âyeti nazil olduktan sonra
Peygamber aleyhisselâm ile beraber yola çıktım. Devemin mahmilinde
kalıyor, bir yerde mola verdiğimiz zaman da orada bulunuyordum. Bu
şekilde yola devam ettik. Peygamber aleyhisselâm bu harbi bitirip
döndüğü ve Medine'ye yaklaştığımız zaman, kafileye konaklamak için izin
verdi. Ben de bu istirahat sırasında abdest bozmak için kalkarak
gittim. Askerin -mola verdiği mevkiiden uzaklaşıp abdestimi bozduktan
sonra eşyalarımın bulunduğu yere döndüm. Bir de, gerdanlığımı
düşürdüğümün farkına vardım ve onu aramaya gittim. Ararken bir süre
kalmıştım. Bu arada içinde bulunduğum kafile hareket etmiş, benim
mahmilimin içerisinde olduğumu sanarak, onu alıp deveme yüklemişler.
Mahmilimin içinde olmadığımın farkına varmamışlar. Çünkü kadınlar o
vakitler şişman olmadıklarından hafif yapılı idiler. Zira çok az bir
şeyler yiyorlardı. Bu sebeple mahmilimi kaldırırken hafif olmasına
aldırış etmemişler. Ben zaten o vakit, genç bir kadındım. Böylece
deveyi çekip yola çıktılar. Asker oradan ayrıldıktan sonra ben de
gerdanlığımı buldum. Askerin konakladığı yere geldiğim zaman, orada
kimseler kalmamıştı. Ben de, orada olduğum yerde kaldım ve beni arayıp
döneceklerini düşündüm. Bu hal içerisinde beklediğim yerde otururken,
uyku basmış ve uyuya kalmışım.

Safvan bin Muattal Sulemî Zekvanî askerin arkasından giderdi. Benim
bulunduğum yere gelince, bir insan karaltısı görmüş ve yanıma yaklaşıp
beni görür görmez de tanımıştı. Zira hicâb âyeti inmezden evvel beni
görürdü. Beni görüp tanıyınca, ölmüş olduğumu zannederek «innâ lillahî
ve innâ ileyhi raciûn» demesi ile uyandım. Yüzümü örttüm. Allah'a yemin
ederim ki, bunu söylemesinden başka kendisinden bir söz duymadım.

Nihayet devesini dizleri üzerine çöktürdü. Ayağını hayvanın diz
kapağına koydu ve bu şekilde ben deveye bindim. Hayvanı çekerek beni
götürdü. Asker günün en sıcak vaktinde bir yerde konakladıktan sonra
kendilerine yetiştik.

Bu hadise sebebiyle iftira yürütenler helak oldu. İftirayı yürütenlerin
başı Ubeyy bin Selûl idi. Sonra Medine'ye vardık. Ben bir ay hasta
halde yattım, iftira edenlerin lafları ağızdan ağıza yayılıyordu. Ben
ise bunların farkında değildim. Fakat, Peygamber aleyhisselâmın bana,
daha önce hastalandığım vakitlerde gösterdiği iltifatı göstermemesi,
derdimi fazlalaştırıyordu. Çünkü Allah'ın Resulü ziyaretime geliyor,
«şu hasta nasıl?» demekle kifayet ediyor, sonra gidiyordu. Ben insanlar
arasında dolaşan kötülükten habersizdim.

Biraz iyileşmeye başlayınca, bir gün dışarı çıktım. Ummü Mistah da
benimle birlikte Menası denilen yere doğru çıktı. Menası bizim kaza-yi
hacet ettiğimiz yerdir. Ancak geceleri oraya çıkardık. Bu, evlerimiz
yakınında hela yapmaya başlamadan önce idi. Adetimiz ilk arapların
âdeti gibi, şehrin dışında bir yeri abdest bozmak için kullanmak idi.
Evlerimizin içerisinde hela yapmaktan eza duyardık, işte bu şekilde
Ümmü Mistah ile beraber gittik. Ummü Mistah Abdi Menafin oğlu Ebû
Rnhm'un kızıdır. Anası da Hazreti Ebû Bekir'in teyzesidir. İhtiyacımızı
tamamladıktan sonra kendisi ile beraber eve doğru yürüdük. Yolda Ummü
Mistah'ın ayağı elbisesine takılarak kaydı.

Bunun üzerine Ummü Mistah:

— Mistah helak olsun! diye söylendi. Ben de kendisine:

— Ne kötü konuştun, Bedir harbine katılmış olan kimseye nasıl böyle dersin? dedim.

Ümmü Mistah:

— Şuna bak, onun ne söylediğini duymadın mı? diye cevap verdi. Ben:

— Ne söyledi ki? diye sordum.

Bunun üzerine Ummü Mistah, iftiracıların konuştuklarını bana anlattı. Bunu duyunca hastalığım bir kat daha fazlalaştı.

Bundan sonra evime dönünce Peygamber aleyhisselâm yanıma gelerek:

— Bu hasta nasıl? diye sordu. Ben de:

— Anne - babamın yanına gitmeme izin verir misin? dedim. Bu haberler
hakkında ebeveynimden katı bilgi almak istiyordum. Peygamber
aleyhisselâm izin verdi. Ebeveynimin yanına geldim.

Anama:

— Anacığım, bu insanlar neler konuşuyorlar? diye sordum. Anam:

— Kızcağızım, üzülme, kocasının kendisini- sevdiği ve aynı zamanda ortakları da olan, çok az güzel kadın vardır ki, onun hakkında doğru - yanlış şeyler konuşulmuş olmasın! dedi.

Ben:

— Sübhânellah, demek insanlar bunu söylediler! dedim. O gece göz yaşlarım dinmeden, gözüme uyku girmeden ağlayarak sabahladım.

Bu mesele ile alâkalı vahiy gecikince, Allah'ın Resulü Ebû Talib'in
oğlu Ali ile Zeyd'in oğlu Usame'yi çağırdı. Onlarla ailesinden ayrılıp
ayrılmamak hususunda müşavere edecekti. Usâme radıyallahu anh,
Peygamber aleyhisselâmm ailesinin suçsuz olduğunu ve Peygamber
aleyhisselâmın da onlara karşı olduğunun bilindiğini söyledi ve:

— Ey Allah'ın Resulü, aileni terketme, onlar senin iffet sahibi
zevcelerindir. Onlar hakkında iyilikten başka bir şey bilmiyoruz,
dedi... Hazreti Ali ise:

— Ey Allah'ın Resulü, Allah sana zevce kıtlığı vermemiştir. Onlardan
başka çok kadınlar vardır. Eğer Hazreti Aişe'nin hizmetini gören cariye
Berire'ye sorarsan, o aana doğruyu söyler, dedi.

Sonra Peygamber aleyhisselâm Berîre'yi çağırdı ve:

— Ey Berîre! Aişe'de bir kötülük gördün mü? diye sordu. Berîre:

— Seni hak ile gönderen zâta yemin ederim ki, onda kendisini
ayıplayacağın bir şey görmedim. Ancak, o genç bir kadındır. Evinin
hamurunu tutar da uykuya dalar, sonra da evin koyunu gelip o hamuru
yer. Bundan daha fazla ayıplanacak bir şeyi yoktur, diye cevap verdi.

Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm kalktı ve Abdullah bin Ubeyy bin
Selûl'e karşı kendisine yardımcı kimseler isteyerek minberde şöyle
konuştu:

— Ey müslümanlar topluluğu, aileme karşı kötü ağız ve çirkin harekette
bulunan adama karşı kim bana yardımda-bulunur? diye sordu. Allah'a
yemin ederim ki, ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Yine
kendisinde hayırdan başka bir şey bilmediğim bir adama da kötülük
ettiler. Halbuki o adam, hiç bir vakit ben olmadan ailemin yanına
girmemiştir.

Bunun üzerine Saad bin Muaz radıyallahu anh kalkıp:

— Ey Allah'ın Resulü, ben sana yardım eder ve o adamın hakkından
gelirim. Eğer Evs kabilesinden ise onun boynunu vururum, kardeşlerimiz
Hazrec kabilesinden ise, emir buyurursanız, emrinizi yerine getiririz,
dedi.

Bu açıklama karşısında Hazrec'lilerin reisi olan Saad bin Ubâde
radıyallahu anh kalktı. Saad bin Ubâde bundan önce iyi bir kimseydi,
fakat bu anda kabile hislerine mağlûp olarak Said bin Muaz'a dedi ki:

— Allah'a yemin ederim ki, yalan söylüyorsun. Sen onu öldüremezsin, öldürmeye gücün de yetmez!

Buna karşılık olarak Saad bin Muaz'ın amcaoğlu Useyd bin Hudayr radıyallahu anh konuştu ve Saad bin Ubâde'ye:

— Allah'a yemin ederim ki, sen yalan söylüyorsun, onu muhakkak
öldürürüz, sen münafıkları tutan bir münafıksın, dedi. Bu şekilde iki
Ensâr kabilesi Evs ile Hazrec'liler arasında durum gerginleşti. Hattâ
Peygamber aleyhisselâm minberde iken kavga etmeye hazırlandılar.
Allah'ın Resulü de onları devamlı olarak sakinleştirmeye gayret etti.
Nihayet sustular, Peygamber aleyhisselâm da sükût etti.

— O gün gözyaşlarım kesilmeden ve gözlerime uyku girmeden ağladım, iki
gün, iki gece ağlarken anne-babam yanımda bulunuyorlardı. Ağlamaktan
yüreğimin parçalanacağını sanıyorlardı. Her ikisi yanımda oldukları
halde, Ensârdan bir kadın
yanıma gelmek için izin istedi. Girmesine izin verdim. Girip oturdu ve
benimle beraber ağlamaya başladı. Biz bu hal içerisinde ağlarken,
Peygamber aleyhisselâm içeriye girdi. Selâm verdikten sonra oturdu.
Halbuki bu dedi - koduların ortaya çıktığı zamandan beri hiç yanımda
oturmamıştı. Bir ay hakkımda vahiy inmediği halde beklemişti.

Oturunca önce şehadet getirdi. Sonra şöyle buyurdu:

— Bundan sonra, ey Aişe, hakkında şöyle şöyle bazı şeyler duydum. Eğer
suçun yoksa Allah seni temize çıkaracaktır. Bir suç işlediğin, Allah'a
tevbe ve istiğfar et. Çünkü kul, günahını itiraf edince Allah onu
afveder. Peygamber aleyhisselâm konuşmasını bitirince, gözyaşlarım
kuruyup kesildi, bir damla dahi akmadı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:22

Babama:

— Peygamber aleyhisselâmın söylediklerine cevap ver! diye söyledim. Babam:

— Allah'ın Resulüne ne söyleyeceğimi bilmiyorum, dedi. Bu defa anneme: -

— Sen cevap ver! dedim. O da:

— Ben de Allah'ın Resulüne ne diyeceğimi bilmiyorum, diye konuştu.

Bunun üzerine, çok Kur'ân okumayan genç bir kadın olduğum halde, dedim ki:

— Allah'a yemin ederim ki, ben, bu dedi - koduyu işittiklerinizi, bunun
içinizde yer ettiğini ve doğru olduğunu kabullendiğinizi biliyorum.
Suçsuz olduğumu söylesem ki, Allah suçsuz olduğumu bilir,
inanmayacaksınız. Allah'ın suçsuz olduğumu bildiği bir şeyi kabul
etsem, ona inanacaksınız. Allah'a yemin ederim ki, ben, size Yusuf
aleyhisselâmın söylediğinden başka bir misâl bulamıyorum. O, «Sabr-ı
cemilden başka bir şey kalmamıştır.» (Yusuf Sûresi) demişti. Sizin şu
anlatışınıza karşı sığınılacak ancak Allâhü Teâlâ'dır.

Bunu söyledikten sonra, dönüp yatağıma yattım. Katî olarak suçsuz
olduğumu biliyordum. Ancak, Allah'a yemin ederim ki, Allâhü Teâlâ'nın
hakkımda kıyamete kadar okunacak bir vahiy indireceğini sanmıyordum.
Buna göre, durumum Allah'ın, hakkımda vahiy suretiyle bir şey
buyuracağı kadar değerli değildir. Fakat, Peygamber aleyhisselâmın,
Allâhü Teâlâ'nın -beni tebrik ettiğine dâir bir rüya görmesini ümid
ediyordum.

Allah'a yemin ederim ki, Peygamber aleyhisselâm bu meclisten ayrılmadan
ve ev halkından bir tek kimse dışarı çıkmadan Allah'ın Resulüne vahiy
geldi. Vahyin şiddetinden kendisine ânzî bir hal oldu. Hattâ vahyin
ağırlığı dolayısiyle, kış mevsiminde bulunduğumuz halde, inci gibi ter
dâneleri yüzünden akıyordu.

Vahyin nazil olması sona erince, gülerek ilk söylediği şey:

— Ey Âişe, Allah suçsuz olduğunu bildirdi, sözü oldu.. Bunun üzerine annem:

— Kalk, Allah'ın Resulünün yanına git! dedi. Ben:

— Hayır, gitmem ve ancak Allâhü Teâlâ'ya hamdederim, dedim.

Nihayet Allâhü Teâlâ «iftirayı yapanlar sizden küçük bir zümredir...»
(Nur Sûresi) meali ile başlayan on âyetin hepsini indirdi.

Allâhü Teâlâ, suçsuz olduğumu ifade buyuran bu âyetlerini indirdiği zaman, Hazreti Ebû Bekir radıyallahu anh: -

— Allah'a yemin ederim ki, Aişe hakkında bu iftiraları söyledikten
sonra Mistah'a hiç bir zaman artık yardımda bulunmayacağım, dedi.
Halbuki Mistah fakir ve Ebû Bekir'in akrabası olduğu için ona devamlı
yardımda bulunurdu. Hazreti Ebû Bekir böyle deyince Allahü Teâlâ,
«Sizden zengin ve fazilet sahibi kimseler, akrabalarına, miskinlere,
Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermeyeceklerine dair yemin
etmesinler. Avf ve bağış ile muamele etsinler. Allah'ın günahlarınızı
mağfiret etmesini istemiyor musunuz? Allah mağfiret edicidir, merhamet
sahibidir.» (Nur Sûresi) mealindeki Ayet-i Kerîmeyi inzal buyurdu.

Bu Ayet-i Kerime nazil olunca, Ebû Bekir radıyallahu anh:

— Bilâkis, ben Allah'a beni mağfiret etmesini istiyorum, dedi ve
Mistah'a yapmakta olduğu yardımı tekrar vermeye başladı, bu yardımı
asla kendisinden esirgemeyeceğim, diye söyledi.

Hazreti Aişe devamla der ki:

Peygamber aleyhisselâm benim meselem hakkında Zeyneb binti Cahş radıyallahu anhâ'ya da sorar ve:

— Ey Zeyneb, bildiğin ve gördüğün bir şey var mı? derdi. Zeyneb de: —
Ey Allah'ın Resulü, kulağımı ve gözümü korurum. Hayırdan başka bildiğim
bir şey yok, diye cevap vermişti.

Zeyneb radıyallahu anh, Peygamber aleyhisselâm'ın zevceleri içinde
kendini, benim derecemde kabul ederdi. Allah onu muhafaza etti. Fakat
kız kardeşi Hamne, onun lehine benimle mücadele etmeye teşebbüs etti ve
iftirayı yapanlardan helak olanlar arasında o da helak oldu. Yani ona
da kazf cezası tatbik edildi.

Suçsuz olduğuma dâir vahiy nazil olunca Peygamber aleyhisselâm minbere
çıkıp bunu anlattı ve inen âyetleri okudu. Minberden indikten sonra da
iki erkek (Hassan bin Sabit ve Mistah bin Usâse) ile bir kadına (Hamne
binti Cahş) iftira cezasının tatbik edilmesini emir buyurdu ve bunlara
ceza uygulandı. (Bu sahabîler daha sonra tevbe etmişlerdir).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:22

TÜRKİYE’DE 1818 SAKAL-I ŞERİF VAR

Türkiye’de toplam 1818 sakal-ı şerif
bulunuyor. Bunlardan 422’si İstanbul’da, 1 Bursa’da, 98’i İzmir’de,
87’si Yozgat’ta, 83’ü de Balıkesir’de muhafaza ediliyor.


Diğer illere göre Sakal-ı Şerif sayıları şöyle:

“Nevşehir 57, Kayseri 52, Çanakkale 45, Kocaeli 42, Çankırı 32, Çorum
31, Manisa 31, Sivas 31, Bolu 30, Konya 28, Rize 28, Erzincan 25,
Ankara 24, Kastamonu 23, Malatya 21, Amasya 20, Samsun 19, Afyon 18,
Niğde 17, Sakarya 17, Kütahya 17, Tokat 17, Tekirdağ 17, Eskişehir 16,
Muğla 16, Adana 15, Antalya 14, Elazığ 14, Trabzon 14, Kahramanmaraş
13, Zonguldak 13, Bilecik 12, Yalova 12, Karabük 12, Denizli 12, Edirne
11, Sinop 11, Erzurum 11, Isparta 11, Gaziantep 10, Giresun 10, Aydın
9, Aksaray 9, Mersin 9, Hatay 8, Kırklareli 7, Kars 6, Şanlıurfa 6,
Karaman 5, Kilis 5, Kırıkkale 5, Kırşehir 4, Ordu 4, Adıyaman 4,
Osmaniye 4, Uşak 3, Diyarbakır 3, Bartın 3, Van 2, Tunceli 2, Burdur 2,
Gümüşhane 2, Ağrı 1, Artvin 1, Mardin 1, Ardahan 1."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:23

Resulüllah’a : Cennettekiler uyurlar mı? diye sorulmuştu. Cevaben buyurdu ki: Uyku, ölümün kardeşidir. Cennettekiler uyumazlar.
Hadis (Tirmizi).
Yoldan insanlara sıkıntı ve eziyet veren şeyleri (çukurları,
tümsekleri, yolu işgal eden lüzumsuz kalabalıkları, pislikleri) gider.
Çünkü, bu senin için sadakadır.
Hadis-i Şerif (Buhari).
Kim, çocuğu ölmüş bir kadını teselli ederse, cenette ona bir aba (palto) giydirilir
Hadis(Tirmizi).
Kim ilim öğrenmeye çalışırsa, bu onun geçmiş tüm günahlarının silinmesine sebep olur.
Hadis-i Şerif (Tirmizi).
Herhangi bir kişi geri vermemek niyetiyle bir borç alırsa kıyamet gününde hırsız olarak Allahın huzuruna çıkar.
hadis-i şerif( İbn-i Mace )
Sizden biriniz bir topluluğa vardığında selam versin. Ayrılırken de
selam versin. Bu ikinci selam da, birincisi kadar önemlidir.
Hadis (Ebu Davud, Tirmizi).
Cuma günü, bana çok salavat getirin. Çünkü Cuma günü, şahitlerin hazır
olduğu bir gündür. Yani o günde melekler, (ibadet edenlerin yanında)
hazır bulunurlar. Sizden biriniz bana salavat getirdiğinde,
(bitirinceye kadar) salavatı melekler tarafından bana sunulur.
Hadis (İbn-i Mace)
Allah, Cehennemde cezası en hafif olanlardan birine şöyle der: Eğer yer
yüzündeki her imkan (güç ve servet) senin elinde olsaydı, bu cezadan
kurtulmak için, verir miydin? O kişi hiç tereddütsüz: verirdim, der.
Allah şu açıklamayı yapar: Sen dünyada yaşarken, ben senden bu
dediğimden daha kolayını, yani bana inanmanı ve hiçbir şeyi ortak
koşmamanı istedim. Ama sen ise bana ortak koşmakta direttin.
Hadis (Tirmizi).
İnsanoğlu sabaha çıkıp güne başladığında bütün organları diline
yalvararak şöyle derler: Hakkımızda Allah’tan kork. Çünkü bizim doğru
yönde ilerlememiz ancak seninle mümkündür. Sen doğru çizgide olursan,
biz de doğru çizgide oluruz. Sen doğru yönden saparsan, biz de saparız.

Hadis (Tirmizi).
Din kardeşine gelen bir dert ve kötülükten dolayı sakın sevinme. Sonra
Allah, onu rahmetiyle kuşatır da, seni imtihan eder (aynı derdi senin
başına verir).
Hadis (Tirmizi).
Baba cennetin orta kapısıdır
(Tirmizi).
İnsanların içinde geğirmekten uzak dur. Şüphesiz dünyada en çok tok olanlar, ahirette en uzun açlığı çekeceklerdir.
Hadis (Tirmizi).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:23

Biat ile İlgili Ayetler:

1-) “İnnema yübayiuneke innema
yübayiunallah- Sana biat eden, Allah’a biat etmiştir. Allah’ın eli de
onların elinin üstündedir. Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş
olur. Ve kim Allah’a verdi i sözü tutarsa, Allah ona büyük mükafat
verecektir”. (Fetih-10)
2-) “Kul inküntüm tuhibbunallahe
fettebiuni yuhbibkumullah veye firleküm zünubeküm… - De ki Ya Muhammed,
Allah’ı seviyorum (seviyoruz) diyorlar. Onlara de ki, Allah’ı seven,
bana “biat” eder, ba lanır. (Bana rabt olur. Yani beni sever). (İşte o
zaman) Allah da sizi sever ve günahlarınızı ba ışlar”. (Âl-i İmran-31)
3-) “Vebteu ileyhi’l vesile – Tanrı’yı bulmak isteyen, vesile’ye aracıya- uysun”. (Mâide-35)
4-) “Ey Nebi, Sana da, Mü’minlerden sana biat edenlere de Allah yeter”. (Enfal-64)
5-) “Ve Mü’minlerden sana biat edenlere kanatlarına indir”. (Şuara-215)
6-) “Vekâlellezi âmene… - İnançlı (Veli)
dedi ki: “Ey kavmim! Bana biat edin (uyun). Sizi (Sebilürreşâd) do ru
yola götüreyim”. (Mü’min-3
7-) “Allah şu Mü’minlerden râzı olmuştur
ki; Onlar, a acın altında sana ‘biat’ ediyorlardı. Allah, onların
gönüllerindekini bildi i için onların üzerine “sekine”sini
(Nur,huzur,güven,mutluluk) inzal ediyordu. (indiriyordu). Ve onlara
yakın bir fetih verdi”. (Fetih-1
8-) “Ey Peygamber- Nebi, Elçi! İnanmış
kadınlar (sana gelip) şu hususlarda sana biat ederlerse: Allah’a hiçbir
şeyi ortak koşmayacaklar, hırsızlık etmeyecekler, zina etmeyecekler,
çocuklarını öldürmeyecekler, elleriyle ayakları arasında bir iftira
uydurup getirmeyecekler ve iyi bir işte (maruf) sana karşı
gelmeyecekler. (Buna göre söz verirlerse) onların biatlarını al ve
onlar için Allah’tan ma firet dile. Şüphesiz Allah, çok ba ışlayan, çok
esirgeyendir”. (Mümtehine-12)
9-) “Ve hatırla ki Rabbin Âdemo ullarının
bellerinden zürriyetlerini alarak: “Ben sizin Rabbiniz de il miyim?’
dedi. Onlar da: ‘Evet, sen bizim Rabbimizsin. Biz buna şahidiz’
dediler. (onları böyle şahid tuttuk ki) kıyamet günü: ‘Biz bundan
habersizdik’.
Yahut: ‘(Ne yapalım) daha önce babamız Allah’a ortak koştu, biz de
onlardan sonra gelen bir nesildik (onları takip ettik). Bâtıla dalan
(ve bize sebep olan) kimseler yüzünden bizi helâk mı edeceksin?
Demeyesiniz. İşte biz, Âyetleri böyle açıklıyoruz, artık herhalde
(batıldan) döner (hidayete gelir)ler”. (A’raf:172-174)
10-) “Bana verdi iniz sözü (ahdi) yerine
getirin; ben de size ahdimi (va’dettiklerimi) yerine getireyim. Ve
benden korkun”. (Bakara-40)
11-) “Hani biz peygamberlerden söz
almıştık; Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem o lu İsa’dan
da. Evet biz onlardan pek sa lam söz aldık”. (Ahzab-7)
12-) “Hani Allah, Peygamberlerden ‘ben
size kitap ve hikmet verdikten sonra, yanınızdakileri tastik eden bir
Peygamber geldi inde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz’ diye söz
almış, onlara; ‘kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?’ diye sordu
unda onlar da ‘kabul ettik’ cevabını vermişler. Bunun üzerine Allah:’o
halde şahid olun: ben de sizinle birlikte şahidim’ demişti”. (Âl-i
imran -81)
13-) “ Allah Mü’minlerden, mallarını ve
canlarını, kendilerine verece i Cennet karşılı ında satın almıştır.
Çünkü onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu)
Tevratt’ta, İncil’de ve Kur’an’da (yazılmış) Allah üzerine hak bir
vaaddir! O halde O’nunla yapmış oldu unuz bu alış-verişinizden dolayı
sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük bir kazançtır. (Tevbe-111)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:24

Biat İle İlgili Kudsi Hadisler:

1- “Bir kişi sadaka verdi i zaman o dilencinin eline ulaşmadan Allah’ın eline ulaşır”. (1)
Resulullah (a.s.v.) sonra şu âyeti okudu: Şüphesiz Allah sadakaları alan ve tevbeleri ka-
bul edendir”. (Tevbe-104)
2- “Kıyamet gününde bir münadi (sesleyici) şöyle nida eder (seslenir):
Ey Tevhid Ehli! Birbirinizi affediniz sevap vermek Bana aittir”. (2)
3- Cenab-ı Hak Peygamberlerinden birine söyle vahyetti:
“Bana ba lı olan kullarıma söyle ki, Benim ile ma rur olmasınlar. Muhakkak Ben, onlar
hakkında adaletimi tatbik eder, onlara azab ederim ve bundan dolayı da zalim olmam.
Günahkar kullarıma da söyle ki onlar da rahmetimden ümitlerini
kesmesinler. Ma firet edece im (ba ışlayaca ım) hiçbir günah Bana yük
gelmez”. (3)
4- “Bu din (İslam), kendim için be endi im bir dindir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlak
yaraşır. Binaenaleyh dine musahip kaldı ınız (sahiplendi iniz) müddetçe bu iki hasletle
ikram edin, olgunlaştırın”. (4)
5- Enes (r.a.)’den rivayete göre Resul-ü Ekrem (s.a.v.) efendimiz Cenab-ı Hakkın şöyle
Buyurdu unu bildirdi:
“İman edip de iyi ameller işleyen kullarım için cennet’de, gözlerin görmedi i, kulakların
işitmedi i ve hiçbir kimsenin gönlünden geçirmedi i nice nimetler hazırladım”. (5)
6- “Benim rızam u runda yekdi eriyle sevişenlere muhabbetim sabit olmuştur. Benim
rızam için birbirlerini ziyaret edenler, benim rızam için birbirlerine yardım ve dayanış-
mayı esirgemeyenlere muhabbetim sabit oldu”. (6)
7- “Kaza ve hükmüme inanan, kitab’a (Kur’an’a) boyun e en, verdi im rızıkla kanaat eden,
şehvetini Benim rızam için terk eden genç bir Mü’min, bir kısım Melekler derecesindedir”. (7)
8- Cenab-ı Hak Meryem o lu İsa (a.s.)’ya:
“Ya İsa! İlk önce kendi nefsini ö ütle, e er bu ö üdün faydasını
görürsen başkalarını da ö ütle yoksa Benden utan”, buyurdu.

(1) Ebu Nuaym, Hilyetü’l Evliya, 4,81; Hâkim, Müstedrek, 2,333; İbn-i Kesir, Tefsir,
4,146; Be avi, Meâlimü’t Tenzil, 4,92.
(2) Taberani, Ümmühani (Fâhite binti Ebi Talib) r.a.’den rivayet etmiştir.
(3) Ebu Zer, Enes (r.a.)’dan rivayet etmiştir.
(4) Rafii, Hz. Enes’den, İbn Adiyy, Ukayli, Haraiti, Hatib-i Ba dadi, İbn-i Asakir ve
Kudai Hz. Cabir’den rivayet etmişlerdir.
(5) İbn-i Cerir rivayet etmiştir.
(6) Taberani ve İbn-i Ebi’d-Dünya, Amr İbn-i Anbese’den rivayet etmişlerdir.
(7) Deylemi, İbn-i Ömer’den (r.a.)’den rivayet etmiştir.
( Deylemi, Ebu Musa El Eş’ari’den rivayet etmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:24

ABDESTİN FAZİLETLERİ

3551 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''

"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:

"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir
namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu
ribâttır. İşte bu ribâttır."

Müslim, Tahâret 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Tahâret 39, (52); Nesâi, Tahâret 106.

3552 - Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: "Üzerimizde develeri
gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana
gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün,
nöbetimden dönüşte) Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim, ayakta
halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:

"Güzelce abdest alıp, sonra iki rek'at namaz kılan ve namaza bütün ruhu
ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vâcib
olmasın!"

(Bunları işitince kendimi tutamayıpHadis-i Şerifler Smile "Bu ne güzel!'' dedim. (Bu sözüm üzerine) önümde duran birisi:

"Az önce söylediği daha da güzeldi!'' dedi. (Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnu'I-Hattâb'mış. O, sözüne devam etti:

"Seni gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:

"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da:
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve
Resûlühü. (Şehâdet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine
şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Resûlüdür)" derse,
kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan
cennete girer."

Ebu Davud'un rivayetinde "...abdesti güzel yaparsa..." denmiştir.

Tirmizi'nin rivayetinde "....resûlühü (Allah'ın ...Resûlü)"
kelimesinden sonra "Allah'ım, beni tevbe edenlerden kıl,
temizlenenlerden kıl" duası da vardır.

Ebu Davud, Taharet 65, (169); Tirmizi, Taharet, 41, (55).

3553 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mü'min -veya müslüman- bir kul
abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün
günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner,
ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte -veya
suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner. Ayaklarını yıkayınca da
ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile -veya suyun son
damlasıyla- dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlarından
arınmış olarak tertemiz çıkar."

Müslim, Tahâret 32, (244); Muvatta, Tahâret 31, (1, 32); Tirmizi, Tahâret 2, (2).

3554 - Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini güzel yaparsa
hataları vücudundan tırnak diplerine varıncaya kadar çıkar dökülür.''

3555 - Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh abdest aldı ve dedi ki:

"Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şu benim abdestim gibi abdest
aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest
alırsa geçmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de
nafile (ibadet) olur."

Buhari, Vudü 25; Müslim, Tahâret 8, (229).

3556 - Amr İbnu Abese es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Sizden kim abdest suyunu hazırlar, mazmaza ve istinşakta bulunur
(ağzına ve burnuna su çeker) ve sümkürürse, mutlaka yüzünden, ağzından,
burnundan hataları dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği şekilde yüzünü
yıkarsa, sakalın(ın bittiği mahallin) etrafından su ile birlikte yüzü
ile işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını
yıkayınca, ellerinin günahları su ile birlikte parmak uçlarından
dökülür gider. Sonra başını meshedince, başının günahları saçın
etrafından su ile birlikte akar gider. Sonra topuklarına kadar
ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları, parmak uçlarından su ile
birlikte akar gider. Sonra kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd ve senâda
bulunur, O'na layık şekilde tazimini gösterir ve kalbinden Allah'tan
başkasını(n korku ve muhabbetini) çıkarırsa, annesinden doğduğu gündeki
gibi bütün günahlarından arınır."

Müslim, Müsâfirin 294, (832).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:24

3557 - Abdullah es-Sunâbihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mü'min kul abdest aldıkça
mazmaza yaptı mı (ağzını yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu
sümkürdü mü) günahlar burnundan çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz
kapaklarının altına varıncaya kadar yüzünden çıkar. Ellerini yıkadı mı
günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar ellerinden çıkar. Başını
meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar başından çıkar.
Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına varıncaya
kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı
namaz nafile (bir ibâdet) olur.''

Muvatta, Tahâret 3 0, (1, 31); Nesâi, Tahâret 3 5, (1, 74); İbnu Mâşe, Tahâret 6, (283).

3558 - Ebu Ümâme el-Bâhili radıyallahu anh anlatıyor: "Amr İbnu Abese
radıyallahu anh'ı dinledim, diyordu ki: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm'a: "Abdest nasıl alınır?'' diye sordum. Şöyle açıkladı:

"Abdest mi? Abdest alınca şöyle yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz
yıkarsın. Sonra yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkarsın. Başını
meshedersin, sonra da topuklarına kadar ayaklarını yıkarsın. (Bunları
tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış olursun. Bir de yüzünü Aziz
ve Celil olan Allah için (secdeye) koyarsan, anandan doğduğun gün gibi,
hatalarından çıkmış olursun.''

Ebu Ümâme der ki: "Ey Amr İbnu Abese dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu?

"Vallahi dedi, bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı,
(Allah'tan ölümden çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Allah
Resülü hakkında yalan söyleyeyim! Andolsun söylediklerim, Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm'dan kulaklarımın işitip, hafızamın da
zabtettiklerinden başkası değildir."

Müslim, Müsâfırin 294, (832); Nesâi, Tahâret 108, (1, 91, 92).

Bu hadis, Nesâi'nin metninden alınmadır. Amr İbnu Abese radıyallahu
anh'ın müslüman oluşunu anlatan uzunca bir hadisin son kısmıdır.

3559 - İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim abdestli olduğu halde abdest
tazelerse, AIlah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.''

Tirmizi, Taharet 44, (59).

3560 - Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Kim abdest alıp: "Sübhâneke Allahümme ve
bihamdike estağfiruke ve etübu ileyke. (Rabbim seni tenzih ederim,
Allah'ım hamdim sanadır, senden bağışlanmak isterim, tevbem de
sanadır)" derse, bu bir kâğıda yazılır, sonra bir mühür üzerine
nakşedilir, sonra da Arş'ın altına kaldırılır ve Kıyamete kadar (mühür)
kırılmaz.''

Rezin tahric etmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:24

MİSVAK
Hadis-i Şerifler Flower29hd
3588 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek
olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."

Buhari, Cum'a 8, Temenni 9; Müslim, Tahâret 42, (252); Muvatta, Tahâret
115, (1, 66); Ebu Dvud, Tahâret 115, (46); Tirmizi, Tahâret 18, (22);
Nesâi, Tahâret 7, ( 1,12). Bu metin Sahiheyn'in metnidir.

Muvatta'nın rivâyetinde: ". . her abdestte. . .'' denmiştir.

3589 - Ebu Dâvud ve Tirmizi'nin Zeyd İbnu Hâlil el-Cüheni radıyallahu anh'tan kaydettikleri rivâyet şöyledir:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
"Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak kullanmalarını
emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar te'hir
ederdim.

Ebu Dâvud, Tahâret 25, (47); Tirmizi, Tahâret 18, (23).

3590 - Tirmizi şu ziyâdede bulundu: "Zeyd İbnu Hâlid, namaza geldiği
zaman misvağı kulağının üstünde olurdu, tıpkı kâtibin, kulağı üstündeki
kalemi gibi. Misvaklanmadan namaza durmazdı. Misvaklandıktan sonra yine
yerine koyardı."

Tirmizi, Tahâret 18, (23).

3591 - Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu
vesselam gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalardı.''

Buhari, Cum'a 8, (2, 212), Vudü 73, Teheccüd 9; Müslim, Tahâret 45,
(254); Ebu Dâvud, Tahâret 30, (55); Nesâi, Tahâret 2, (1, 8) Bu metin
Sahiheyn'e aittir.

3592 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselam 'ın abdest suyu ve misvâkı (akşamdan hazırlanıp yanına)
konulurdu. Gece kalkınca abdest bozar, sonra misvaklanırdı.''

3593 - Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "(Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm) gece veya gündüz yattığında ve kalktığında mutlaka abdest
almazdan önce misvaklanırdı."

Ebu Dâvud, Tahâret 27, 30, (51, 56, 57); Müslim; Tahâret 45, (253); Nesai, Tahâret 8, (1, 13), Metin Ebu Dâvud'a ait.

3594 - Yine Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Misvak ağız için temizlik
vasıtasıdır. Rab Teâla için de rıza vesilesidir.''

Nesâi, Tahâret 5, (1, 10).

3595 - Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalatu vesselam'a uğramıştım. Elindeki bir misvakla dişlerini
misvaklıyordu ve ü, ü diye bir ses çıkarıyordu, misvak ağzındaydı,
sanki kusuyor gibiydi."

Buhari, Vudü 73; Müslim, Tahâret 46, (255); Ebu Dâvud, Tahâret 26, (49); Nesâi, Tahâret 3, (1, 9).

3596 - İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Rüyamda gördüm ki, bir misvakla dişlerimi
misvaklıyorum. İki kişi yanıma geldi, biri diğerinden büyüktü. Elimdeki
misvakı onlardan küçük olana uzattım. Bana: "(Büyüğü) büyükle!'' dendi.
Bunun üzerine misvağı büyük olana verdim.''

Buhari, Vudü 74; Müslim, Rü'ya 19, (2271).

Hadisi, Buhari muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir, Müslim ise senetli olarak kaydetmiştir.

3597 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm bana misvağını yıkamam için verirdi. (Teberrük için,
yıkamazdan) önce kendim kullanırdım, sonra yıkayıp ona verirdim."

Ebu Davud, Taharet 28, (52).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:25

ORUÇ, HAC, SEFER, KURBAN...

329. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"insanın her amelinin sevabı yediyüze kadar katlanır.
Allah buyurdu ki: "Oruç bunun dışında. Çünkü o, benim içindir, onun
ödülünü ben vereceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf benim için
terk ediyor."
Oruçlunun iki sevinci vardır: iftar edince ve Rabbine kavuşunca.
Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

330. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her kim, inanarak ve karşılığını yalnız Allahtan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

331. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Yemek yeyip şükreden, oruç tutup sabreden gibi sevap alır."
Sinan radıyallahu anh. İbn Mâce.

332. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme, bir adam, oruçluyken
hanımıyla sevişmesinin hükmünü sordu, ona izin verdi. Başka birisi
geldi ve aynı soruyu sordu, fakat ona bunu yasakladı.
Bir de baktık ki, izin verdiği kişi ihtiyar, yasakladığı kişi ise genç değil mi!
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

333. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kocası yanında olan kadın, onun izni olmadan nâfile oruç tutamaz."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

334. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"insanlar, iftarı acele yaptıkça, hayır üzerinde bulunurlar."
Sehl radıyallahu anh. Buhârî.

335. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim, hurma bulursa iftarını hurma ile açsın, bulamayan su ile açsın. Çünkü su temizdir."
Enes radıyallahu anh. Tirmizî.

336. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeksizin, oruçlunun sevabı gibi sevap alır."
Zeyd radıyallahu anh. Tirmizî.

337. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, iftar ederken şöyle derdi:
"Allahım, senin için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu açtım."
Muaz radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

338. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, "yolculuk sırasında orucun" hükmünü soran bir sahabiye şöyle buyurdu:
"istersen tut, istersen tutma."
Aişe radıyallahu anha. Buhârî.

339. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bu ay gelip çattı. Onun içinde bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi
vardır. Kim onun hayrından yoksun olursa, bütün hayırlardan yoksun
olmuş olur. Onun hayrından yoksun olan, ancak saadetten payı olmayan
kimsedir."
Enes radıyallahu anh. İbn Mâce.

340. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hac ile umreyi birbiri ardına yapın! Bu ikisi, günahları, körüğün
demir, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi giderirler. Kabul edilmiş
haccın karşılığı, cennettir. Herhangi bir mümin, ihramlı olarak kaldığı
zaman, batan güneş onun günahlarını da alıp götürür."
İbn Mesûd radıyallahu anh. Tirmizî.

341. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Umre, diğer umreyle arasında geçen günahlara keffarettir. Kabul olunan haccın karşılığı, cennettir."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

342. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Üç kişi birlikte yolculuk yaparlarsa, aralarından birini kendilerine lider yapsınlar."
Ebû Saîd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

343. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Yolculuk azaptan bir parçadır. Sizleri yemekten, içmekten ve uyumaktan alıkoyar. Seyahatte işi biten, hemen ailesine dönsün."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

344. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Biriniz, yolculuk yapmak istediği zaman, müslüman kardeşlerine selâm versin. Çünkü onlar, dualarına dua katarlar."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Taberânî.

345. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Nerede olursanız olun, sizin selâmınız bana ulaşır."
Ali radıyallahu anh. Ebû Yâlâ.

346. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kişi, Allah katında, Kurban bayramında kurban kesmekten daha sevimli
bir amel işlememiştir. Zira, o kurban, Kıyamet gününde, boynuzları,
kılları, tırnakları ile gelecektir. Kurbandan akan kanın damlası yere
düşmeden, Allah katındaki bir mekana düşer. Gönülleriniz, kurban
kesmeniz sebebiyle hoş olsun."
Aişe radıyallahu anha. Tirmizî.

347. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Koyuna gelince, keserken ona acırsan Allah da seni esirger."
Kurre radıyallahu anh. Ahmed.

348. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her çocuk akîka kurbanına karşı rehindir, yedinci gün onun için o kurban kesilir ve başı tıraş edilip, ismi konur."
Semûre radıyallahu anh. Tirmizî.

349. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bebek için yedi şeyi yapmak sünnettir:
Yedinci günü adı konur, sünnet edilir ondan bunun sıkıntısı giderilir,
kulağı delinir, namına kurban kesilir, başına kurbanının kanı sürülür,
saçının ağırlığınca altın ya da gümüş sadaka verilir."
İbn Abbas radıyallahu anh. Taberânî.

350. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her kim, yemin etmek yoluyla müslüman kişinin hakkını alırsa, Allah ona cenneti haram, ateşi de vâcip kılar."
iyas radıyallahu anh. Müslim.

351. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin kuvvetli yemini şu idi:
"Hayır, Ebûl Kasımın canı elinde olana yemin ederim!"
Ebû Saîd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

352. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim Allahın adından başkasıyla yemin ederse, küfür ve şirke girmiş olur."
İbn Ömer radıyallahu anh. Tirmizî.

353. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Biriniz bir şeye yemin eder de, sonra başkasını ondan daha iyi
bulursa, yemininden dönme bedeli versin, sonra iyi olan işi yapsın."
Abdurrahman radıyallahu anh. Nesêî.

354. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Adak adamayın, çünkü adak, kaderden olan hiçbir şeyi engellemez. Ancak, adamak sebebiyle cimriden mal çıkartılır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.

355. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Adını koymadan bir adak adayanın, keffareti yemin keffareti gibi olur.
Gücü yetmediği bir adakta bulunursa, keffareti yemin keffareti gibi
olur. Kim de gücü yettiği bir şey adarsa, yerine getirsin!"
İbn Abbas radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:25

Hadis-i Şerifler 8320ym6

Kur'an'da Gençler

Yüce Allah'ın en değerli nimetlerinden biri olan gençlik, bir kişinin
Allah'ın rızasını kazanmak ve Kur'an ahlakına hizmet etmek için çaba
göstermeye başlayabileceği en verimli dönemlerden biridir. Kur'an
ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleri incelendiğinde, Kur'an
ahlakının yayılmasında gençlerin öneminin büyük olduğu görülmektedir.

Yüce Allah'ın kullarına gönderdiği son peygamber olan Hz. Muhammed
(sav), tüm insanları İslam ahlakını yaşamaya davet etmiştir. Nitekim
ilk Müslümanlar incelendiğinde, içlerinde toplumun her kesiminden
insanların yer aldığı görülmektedir. Ancak, bu insanlar arasında
gençler çoğunluktadır. Mekke'nin önde gelen ailelerine mensup gençler,
İslam ahlakına yoğun ilgi göstermişlerdir. İslam ahlakını yayma
konusunda Hz. Peygamber (sav)'e asıl destek ve yardımcı olanlar bu
imanlı gençlerdir. Peygamberimiz (sav)'e ilk dönemlerde inanmış
Müslümanlardan birkaç kişi, elli yaş civarında, bazıları otuz beş yaşın
üzerinde, diğerleri ise otuz yaşın altında bulunuyordu. Tüm mü'minler
için hikmetli birer örnek olan bu gençlerin faaliyetlerine birçok örnek
vermek mümkündür. Tarihi kaynaklara göre;

Peygamberimiz (sav)'in etrafındaki bu gençlerden,

* Hz. Ali, çok küçük yaşta Resulullah'a tabi olmuş, kazandığı
zaferlerin büyük çoğunluğunu da 20 ile 30 yaşları arasında
gerçekleştirmiştir.
* yaşlarında iken Habeşistan'a hicret eden Câfer b. Ebî Tâlib'in,
İslam'ı savunmak üzere Habeşistan hükümdarının, Hıristiyan din
adamlarının ve saray erkanının huzurunda yaptığı hikmetli konuşma
tarihe geçmiştir.q
* Mus'ab b. Umeyr 25 yaşında iken, I. Akabe biatından sonra Hz.
Muhammed (sav) tarafından Medine'ye öğretmen olarak gönderilmiştir.
Onun faaliyetleri sonucunda pek çok Medineli Müslüman olmuştur.
* Hz. Muhammed (sav) tarafından komşu hükümdarlara ve Arap kabilelerine
gönderilen mektupların çoğunu Zeyd b. Sâbit adlı genç sahabe yazmıştır.
Aynı zamanda komşu ülkelerden gelen mektupları tercüme etmek ve bunlara
cevap yazmak için Hz. Muhammed (sav)'in emriyle İbranice ve Süryanice
öğrenmiştir. Vahiy katipleri arasında yer almıştır. Hz. Muhammed vefat
ettiğinde ise Zeyd b. Sâbit henüz 21 yaşındadır.
* Ayrıca Peygamberimiz (sav)'in etrafındaki bu gençlerin, ilk yıllarda
Arap yarımadasının dışında da İslam ahlakının tanınmasında önemli
katkıları olmuştur.


Hz. Muhammed (sav) gençlere çok büyük önem vermiş, vahiy katiplerini
genellikle gençler arasından seçmiştir. Gençlerden öğretmenler tayin
etmiştir. Gençleri, çoğu yaşlı sahabelerden oluşan ordulara komutan
tayin etmiştir. Ve yine çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere
vermiştir.

Hz. Musa ve Ashab-ı Kehf

Firavun ve putperest kavmiyle örnek bir mücadele sergileyen Hz. Musa,
içinde bulunduğu kavmi din ahlakına çağırmıştır. Bu çağrılar sonucu
iman eden ve Hz. Musa'nın yardımcıları olan kişilerin de gençlerden
oluştuğu Kur'an'da şöyle bildirilmektedir:

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka
-Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları
korkusuyla- iman eden olmadı... (Yunus Sûresi, 83)

Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere
ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim." (Kehf
Sûresi, 60)

Ashab-ı Kehf ise Kur'an'da Kehf Sûresi'nde bildirilen, iman eden bir
grup gençtir. Kehf Sûresi, Peygamberimiz (sav)'in ve pek çok İslam
aliminin çeşitli yönleriyle dikkat çektiği bir sûredir. Kehf ve Rakim
Ehli'nden kıssaların aktarıldığı Kehf Sûresi'nde, ahir zamana
(hadislerde haber verilen, kıyametten önce yaşanacak olan dönem) işaret
eden birçok ifade bulunmaktadır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi
sandın? O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki:
"Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu
kolaylaştır (bizi başarılı kıl)." (Kehf Sûresi, 9-10)

Bu ayetlerde, ahir zamanda gençlerin büyük sorumluluklar
yükleneceklerine, sapkın felsefelerle fikri bir mücadele
yürütülmesinde, din ahlakının anlatılmasında ve insanlara yönelik
zulmün kaldırılmasında gençlerin önemli görevler üstleneceklerine
işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), hadislerinde, ahir zamanda
mü'minlerin başına geçecek mübarek bir şahıs olan Hz. Mehdi'nin
müjdesini vermiştir. Ahir zamanda Allah'ın, zulüm ve kargaşayla dolu
olan dünyayı adaletle doldurmak ve İslam ahlakını yeryüzünde hakim
kılmak için görevlendirdiği Hz. Mehdi'nin yardımcılarının da genç
oldukları bir rivayette haber verilmiştir:

Hükeym bin Sa'd şöyle der: İmam Emirülmüminin Ali (as)'nin şöyle buyurduğunu duydum:

"Mehdi aleyhisselam'ın ashabı gençtir ve içlerinde yaşlı yoktur; ancak
gözdeki sürme veya azıktaki tuz kadardırlar. Ve azıktaki en az şey,
tuzdur."

Gençler, yeryüzünde güzel ahlakın yayılması, savaşların, zulmün,
gözyaşının dindirilmesi, Müslümanların yeryüzünde eziyet görmelerinin
son bulması konularında kendilerini sorumlu hissetmeli ve iyiliği
emredip kötülükten sakındırma görevini üstlenmelidirler. Tüm bunların
temelini oluşturan sapkın felsefelerle fikri anlamda mücadele etmeli,
kendilerinden önceki salih mü'minlerin yaşamını örnek almalıdırlar.
Böylece dünyanın, çok yakın olan, aydınlık günlerine yaklaşılmasına
mü'min gençler bu çabalarıyla vesile olacaklardır.

(Bu makale 9 Nisan 2005 tarihinde Vakit gazetesinde yayınlanmıştır.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:26

Suheyb'den (r.a) Rasulullah'in (s.a) söyle buyurdugu rivayet
edilmistir: Sizden önceki milletlerden birinde bir hükümdar ve onun bir
sihirbazi vardi. Sihirbaz ihtiyarlayinca hükümdara: "Ben yaslandim,
bana bir genç gönder de ona sihir ögreteyim" dedi. Hükümdar ona sihir
ögretecegi delikanliyi gönderdi. Gencin yolu üzerinde bir rahib vardi.
Yola çiktiginda onun yaninda oturup sözlerini dinlerdi. Rahibin sözleri
hosuna giderdi.
Sihirbaza giderken rahibe ugrar, onunla bir süre otururdu. Sonra
sihirbaza varinca da, adam delikanliyi döverdi. Bu durumdan rahibe
sikayet edince rahip "Sihirbazdan korktugunda, beni ailem alikoydu;
ailenden korktugun zaman da beni sihirbaz birakmadi dersin" dedi. O hal
üzere gidip gelirken bir gün geçenlerin yolunu kesen büyük bir vahsi
hayvanla karsilasti. Kendi kendine "Büyücü mü yoksa rahib mi daha
faziletli bugün ögrenecegim " dedi. Bir tas aldi ve "Allahim! Eger
rahibin isi sana sihirbazin isinden daha sevimli ise su hayvani
öldürüver ki halk yoluna devam etsin" diyerek elindeki kaya parçasini
atti ve canavari öldürdü. Halk da geçip gitti.
Bunun üzerine delikanli rahibe gelerek olup bitenleri haber verdi.
Rahib de ona, "Oglum bugün sen benden daha üstünsün. Senin durumun
kemale ulasti. Fakat yakinda imtihandan geçeceksin. Bir belaya ugrarsan
benim adimi verme" dedi.
Bu çocuk anadan dogma körleri, Alaca (Bars) denilen cilt hastaliklarini
iyilestiriyor ve daha birçok hastaliklara yakalananlari tedavi
ediyordu. Bu durumu kralin yakin dostlarindan olan kör biri duydu.
Çesitli hediyelerle delikanlinin yanina gelerek, "Eger beni
iyilestirirsen bunlarin hepsi senin" dedi. Delikanli adama; "Ben hiçbir
kimseyi iyilestiremem. Sifayi ancak Allah verir. Eger sen Allah'a iman
edersen O'na dua ederim. O da sana sifa verir" dedi. Adam hemen Allah'a
iman etti. Allah da ona sifa verdi.
Sonra bu adam hükümdarin yanina gitti. Önceden oldugu gibi onun
yanibasina oturdu. Hükümdar ona, "Sana gözlerini kim iade etti?" dedi.
Adam "Rabbim" dedi. Kral "Senin benden baska bir rabbin mi var?" dedi.
Adam "Benim Rabbim de, senin Rabbin de Allah'dir" dedi. Bunun üzerine
hükümdar o adami tutuklatti. Çocugun yerini söyleyinceye kadar
kendisine iskence yaptirdi. Bunun üzerine delikanli hükümdarin huzuruna
getirildi. Kral delikanliya, "Oglum! Senin sihrin, anadan dogma
körleri, abraslari (bars hastaligina tutulanlari) iyi edecek dereceye
ulasmis, söyle söyle yapiyormussun öyle mi?" dedi. Delikanli: "Ben
hiçbir kimseye sifa vermiyorum. Sifayi ancak Allah veriyor" dedi. Bunun
üzerine kral onu da tutuklatti ve devamli iskence ettirdi. Sonunda
rahibin adini söyledi. Hemen rahib getirildi. Kendisine "Dininden dön"
denildi. O reddetti. Bunun üzerine hükümdar testere istedi. Testereyi
basinin ortasina gelecek sekilde rahibin tepesine koydular. Testere
basini ikiye ayirdi. Arkasindan hükümdarin yakin dostunu getirdiler.
Ona da "Dininden dön" dediler. Reddedince onun da tepesine testereyi
yerlestirip, basini ortasindan ikiye ayirdilar. Sonra da delikanliyi
getirdiler. Kendisine "Dininden dön" dediler. Reddedince, kral onu
adamlarindan bir gruba teslim etti. Onlara "Bunu falan dagin tepesine
çikarin, dagin tepesine varinca dininden dönmezse onu assagiya atin"
diye emir verdi. Onlar da onu götürdüler,daga çikardilar. Çocuk,
"Allah'im, diledigin sekilde beni onlara karsi koru" dedi. Bunun
üzerine dag sarsildi. Onlar da dagdan assagi yuvarlandilar. Çocuk
yürüyerek hükümdara geldi. Hükümdar ona "Yanindakilere ne oldu?" diye
sordu. Delikanli hükümdara "Allah beni onlara karsi korudu" diye cevap
verdi.
Hükümdar yine onu kendi adamlarindan bir gruba teslim etti. "Bunu büyük
bir gemiye bindirin, denizin ortasina götürün. Dininden dönmezse onu
denize atin" dedi. Onu götürdüler. Delikanli dua ederek "Allah'im nasil
dilersen beni onlara karsi koru" dedi. Bunun üzerine gemi onlarla
beraber alabora oldu, hepsi boguldular. O yürüyerek hükümdara geldi.
Hükümdar "Yanindakilere ne oldu" diye sordu. Delikanli hükümdara "Allah
onlara karsi beni korudu" dedi ve krala, "Sana emredecegimi yerine
getirmedikçe beni öldüremeyeceksin" dedi. Kral, "Nedir o?" dedi.
Delikanli su cevabi verdi, "Halki bir alana topla, beni de bir hurma
dalina as, sonra ok torbamdan bir ok alarak, yayin tam ortasina
yerlestir. Daha sonra, 'Delikanli'nin Rabbi olan Allah'in adiyla' de.
Sonra da at. Böyle yaparsan beni öldürürsün."
Bunun üzerine hükümdar halki bir meydanda topladi. Onu hurma dalindan
asti. Sonra ok torbasindan bir ok aldi. Oku yayin ortasina koydu. Sonra
"çocugun Rabbi olan Allah'in adiyla" diyerek oku üzerine atti. Ok
delikanlinin sakagina saplandi. Çocuk elini sakagina koyup öldü. (Bu
durumu gören) halk "Delikanlinin Rabbi'ne iman ettik" dedi.
Kralin adamlari yanina vararak ona, "Gördün mü korktugun seyi? Vallahi
korktugun sey basina geldi, halk iman etti" dediler. Bunun üzerine kral
derhal sokak baslarinda hendekler kazilmasini emretti. Hendekler
açildi. Içlerinde atesler yakildi. Hükümdar, "Her kim dininden dönmezse
onu zorla hendege atin. Ya da kendilerine haydi hendeklere atlayin
denilsin" diye emir verdi. Adamlari da dedigi gibi yaptilar. Nihayet
kucaginda bebegi ile bir kadin atesin önüne geldi. Kadin duraklayip
atese düsmekten çekindi. Kucagindaki "Ey annecigim sabret. Çünkü hak
din üzeresin" dedi. [(30) Müslim; Kitab'uz-Zühd ve'r-Rekaik, 3005,
Tirmizi.]
Açiklama

Imam Nevevi bu hadisin açiklama kisminda bir çok noktalara deginiyor ve
hadisten önemli hükümler çikariyor. Biz bunlardan önemli gördügümüz
birinin üzerinde duracagiz: Hak yolda yürürken bütün zorluklara sebat
göstermek ve hakki ortaya koymaktan bir an bile geri durmamak. Gerçi
mümin ölümle karsi karsiya geldigi anda kalbindeki imani muhafaza etmek
sartiyla iki siktan birini seçmekte serbest birakilmistir. Ammar b.
Yasir küfrü söylerken Bilal-i Habesi "Ahad, Ahad" diyerek hakki ilan
etmeyi tercih etmistir. Allahu Teala onlarin her ikisinden de razi
olsun. Fakat daha serefli olani, mübarek olani hak yolda yürürken
zorluklara, acilara sabir göstermek ve hakki ortaya koymaktan bir an
bile tereddüt etmemektir. Hadistekine benzer bir olay Kur'an-i Kerim'in
Buruc suresinde anlatilmakta. Tek suçlari, bir olan Allah (c.c)'a
kulluk etmek olan müminler topluca içinde alevli atesler bulunan
hendeklere atiliyorlar. Onlar da kundaktaki çocugun gösterdigi sabri
gösterip ölümü tercih ediyorlar. Allahu Teala gösterdikleri bu üstün
teslimiyetten dolayi onlari yüce kitabinin temiz sayfalarinda aniyor.
Bundan daha büyük seref olabilir mi acaba? Biz müslümanlar, bir
kismimiz, bolluk ve rahatlikla imtihan ediliyoruz. Gerçi müslümanlari
bir vücudun azalari gibi düsünürseniz, acilar içinde kivranmamiz
gerekli ama maalesef daha bir vücudun azalari gibi degiliz. Allah (c.c)
bizleri de yeryüzündeki diger müslümanlari imtihan ettigi gibi
zorluklarla imtihan ederse, eger sabrimizin (imanimizin) derecesini
ölçmek isterse ne yapariz? "Böyle bir sinava hazir miyim?" sorusunu her
müslüman kendine sormali. Allah (c.c) hakimdir ve en dogrusunu bilendir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:26

Hadislerle Zikir,Dua,Tevbe ve İstiğfar
Ebu Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Aziz ve Celil Allah
şöyle buyurur: Ben kulumun beni zannettiği gibiyim. Kulum beni anarken
ben muhakkak onunla beraber bulunurum. Eğer o beni gönlünde gizlice
zikrederse, ben de onu gönlümde zikrederim. Eğer o beni bir cemaat
içinde zikrederse, ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat
içinde zikrederim. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın
yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç
yaklaşırım. o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım."


Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4832

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Allah'ın kendine has doksan dokuz ismi vardır.
Her kim bunları ezberlerse Cennete girer. Şüphesiz Allah tektir, teki
sever" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4835

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz dua ettiği zaman
azimli ve kararlı olsun. Ve sakın: Allahım, dilersen bana ver! demesin.
Çünkü Allah'ı zorlayacak (hiç bir kuvvet) yoktur" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4837

Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz dua ettiği zaman sakın:
Allahım, dilersen beni affet demesin. Kesin, kararlı ve azimli istesin,
rağbeti büyültsün. Çünkü Allah'a, vereceği hiçbir şey büyük gelmez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4838

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sizden biriniz
başına gelen herhangi bir zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin.
Mutlaka isteyecekse: Allahım, yaşamak benim için hayırlı ise beni
yaşat. Benim için ölmek hayırlı ise beni öldür! desin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4840

Habbab (r.a.) rivayetinde Kays b. Ebu Hazım şöyle dedi:
Habbab'ın (r.a.) yanına hasta ziyareti için girmiştik. Karnına yedi
dağlama yapılmıştı. Habbab hastalığının şiddetli ızdırabını ifade
ederek: Eğer Allah Resulü bizim ölümü istememizi yasaklamış olmasaydı
muhakkak ölümü isterdim, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4842

Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden hiç biriniz ölümü temenni
etmesin ve ölüm kendisine gelmeden evvel ölümü dilemesin. Çünkü biriniz
öldüğü zaman ameli kesilir. Ve muhakkak ki ömür, Müminin ancak hayrını
artırır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4843

Ubade b. Samit'ten rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a kavuşmayı
severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmayı
istemezse, Allah da ona kavuşmayı istemez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4844

Hz. Aişe (r.ah.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Her kim
Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de
Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmayı hoş görmez,"
buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Peygamberi, bu, ölümden hoşlanmamak mıdır?
Öyle ise bizler hepimiz ölümden hoşlanmayız dedim. Bunun üzerine Allah
Resulü: "Öyle değil, lâkin Mümin Allah'ın rahmeti ile, rızası ile ve
Cenneti ile müjdelendiği zaman, Allah'a kavuşmayı sever, Allah da o
mümin kula kavuşmayı sever. Kâfir olan ise Allah'ın azabı ile,
hoşnutsuzluğu ile müjdelendiği zaman Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz,
Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4845

Ebu Musa (r.a.)
Hz. Peygamber'in (a.s.): "Her kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da
ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah
da ona kavuşmaktan hoşlanmaz" buyurduğunu bildirmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4848

Enes'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) müslümanlardan zayıflıktan kuş yavrusu kadar kalmış
hasta bir kimseyi ziyaret etti. Allah Resulü ona: "Sen Allah'a herhangi
bir şeyle dua ediyor, yahut sadece Allah'tan bir şey istiyor muydun?"
dedi. Evet, ben: Allahım! Bana Ahirette bir ceza verecek isen o cezayı
bana dünyada ver diye dua ediyordum dedi. Bunun üzerine Allah Resulü:
"Sübhanallah! Ona takat getiremezsin (yahut senin buna gücün yetmez)
sen: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, Ahirette de iyilik ver ve
bizi ateş azabından koru!diye dua etsen ya" buyurdu. Müteâkiben o hasta
için Allah'a dua etti, Allah da şifasını verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4853

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetinde Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
"Allah Teala'nın yeryüzünde seyahat eden bir takım fazla melekleri
vardır. Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. İçinde Allah'ın
zikredildiği bir meclis bulduklarında onlarla beraber otururlar ve
birbirlerini kanatları ile kuşatırlar. Ta ki onlarla sema arasındaki
mesafeyi doldururlar. Cemaat dağıldığında, yükselip semaya çıktıkları
zaman Aziz ve Celil olan Allah onları pek iyi bildiği halde meleklere:
"Sizler nereden geldiniz?" diye sorar. Melekler: Biz yeryüzünde senin
bir takım kullarının yanından geldik ki onlar seni tesbih ediyorlar,
seni tekbir ediyorlar, tehlilde bulunuyorlar, sana hamd ediyorlar ve
senden istiyorlar derler. Allah: Benden ne istiyorlar? buyurur.
Melekler: Senden Cennetini istiyorlar derler. Allah: Onlar benim
Cennetimi görmüşler mi? buyurur. Melekler: Hayır, Rabbimiz! Eğer onlar
Cennetimi görmüş olsalardı nasıl olurdu? buyurur. Melekler: Senden eman
dilerler, derler. Benden niçin eman diliyorlar? diye sorar. Senin
Cehenneminden Ya Rabbi! diye cevap verirler. Onlar benim Cehennemimi
görmüşler mi? der. Hayır, cevabını verirler. Acaba Cehennemimi görmüş
olsalar ne yaparlar? der. Senin mağfiretini talep etmektedir derler.
Bunun üzerine Allah: Ben onlara mağfiret eyledim. Onlara bütün
istediklerini ihsan ettim ve eman istedikleri şeyden de kendilerine
eman verdim buyurur. Melekler: Ya Rabbi! O zikredenlerin içinde günahı
çok olan filan kimse de vardı. Sadece oradan geçiyordu da onlarla
beraber oturuvermiştir derler. Allah: Ben onu da mağfiret ettim. O
cemaat öyle kemal sahibi kimselerdir ki onlarla beraber oturan kimseler
şaki olamaz! buyurur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4854

Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim günde yüz kere Bir ve
ortaksız olarak Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd
onundur, o herşeye kadirdir! derse bu dua o kimse için on köle azat
etme sevabına denk olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır, yüz günah da
silinir. O gün akşamlayana kadar şeytandan korunmuş olur. Ve hiç bir
kimse onun yaptığından daha faziletli bir iş yapamaz. Meğer ki ondan
daha çok okuyan bir kimse olsun. Ve her kim günde yüz kere: Subhanallah
ve bi-hamdihi (Allah'ı, ona hamd ederek tesbih ederim) derse o kimsenin
günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa dökülür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4857

Ebu Eyyûb Ensari (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Her kim on kere
"Tek ve ortaksız olan Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk
onundur, hamd onundur. O, her şeye kadirdir!" derse İsmail Peygamber'in
neslinden dört kişi azat etmiş gibi olur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4859

Ebu Hureyre (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu, demiştir: "Dile hafif, mizanda ağır,
Allah'a sevgili olan iki kelime (iki cümlecik) vardır. Bunlar:
Subhanallahi ve bi-hamdihi, subhanallahi'l-azim (Allah'ı, ona hamd
ederek tesbih ederim, büyük Allah'ı tesbih, ederim)'dir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4860

Ebu Musa (r.a.) şöyle dedi:
Biz bir seferde Peygamber'in maiyetinde bulunduk. İnsanlar tekbir
getirirken seslerini yükseltmeğe başladılar. Bunun üzerine Peygamber
(a.s.): "Ey insanlar, kendinize acıyınız! Çünkü siz ne sağıra dua
ediyorsunuz, ne de gaibe. Muhakkak ki siz, en iyi işiten ve size çok
yakın olana dua ediyorsunuz. Ve O her zaman sizinle beraberdir"
buyurdu. Ebu Musa dedi ki: Bu sırada ben Peygamber'in arkasında idim
ve: Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur! sözlerini söylüyordum. Allah
Resulü: "Ey Abdullah b. Kays! Ben sana Cennet hazinelerinden bir
hazineyi göstereyim mi?" buyurdu. Ben de: Evet, Ya Resulüllah! dedim.
Resulüllah: "La havle ve la kuvvete illa bi'llah de" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4873

Ebu Bekr (r.a.)
Bir defa Allah Resulü'ne: Bana bir dua öğret de namazımda okuyayım
demiş. Allah Resulü (a.s.) da: "Şüphesiz ben kendime büyük (Kuteybe:
çok) zulmettim. Günahları mağfiret edecek de ancak sensin. Öyle ise
makamından bana mağfiret ve bana merhamet eyle. Şüphesiz ki Ğafur ve
Rahim sensin! de" cevabını vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4876

Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.): "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten,
korkaklıktan, bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten
sana sığınırım. Kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de
sana sığınırım!" buyururdu, demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4878

Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.), kötü hükümden, bedbahtlık erişmesinden,
düşmanların gülmesinden ve belanın çetinliğinden Allah'a sığınırdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4880
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:26

Bera b. Azib'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yatağına vardığın zaman evvela
namaz abdesti gibi bir abdest al. Sonra sağ tarafına yat. Sonra da:
Allahım! Kendimi sana teslim ettim. İşimi sana ısmarladım. Arkamı sana
dayadım. Çünkü ümidim de sendedir, korkum da sendendir. Senden
sığınacak ve Senden kurtulacak yer varsa yine sensin. İndirdiğin
Kitabına ve gönderdiğin Peygamber'ine iman ettim, de. Bunlar son sözün
olsun. Şayet o gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun." Bera:
Bu sözleri iyice ezberlemek için onları Peygamber'in huzurunda tekrar
ettim de: "Gönderdiğin Resulüne iman ettim" dedim. Allah Resulü
(duadaki resul ve nebi kelimelerinin değiştirilerek söylenmesine razı
olmayıp): "Gönderdiğin Peygamberine iman de" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4884

Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz yatağına girdiği zaman
izarının kenarıyla yatağını tutup silksin ve besmele çeksin. Çünkü
kendisinden sonra (yani dünden beri) yatağında ne kaldığını bilemez.
Yatmak istediği zaman, sağ yanı üzerine yatsın da şöyle dua etsin:
Allahım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih eylerim. Ya Rabbim! Ancak
seninle yan tarafımı yatağıma koydum. Ve onu ancak seninle kaldırırım.
Eğer canımı alacaksan sen ona mağfiret eyle. Ve eğer bırakacak isen,
sen onu, salih kullarını muhafaza ettiğin himayenle muhafaza eyle!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4889

İbn Abbas'tan (r.a.) nakledildiğine göre:
Resulüllah (a.s.) şöyle der idi: "Allahım! Kendimi yalnız sana verdim,
yalnız sana iman ettim. Yalnız sana güvendim. Yalnız sana yöneldim.
Ancak senin uğrunda düşmanla mücadele ettim. Allahım! Beni dalalete
düşürmenden senin izzetine sığınırım. Senden başka hiçbir mabud yoktur.
Sen hiç ölmeyecek olan ebedi dirisin. Halbuki cinler ve insanlar
öleceklerdir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4894

Ebu Musa'nın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle dua ederdi: "Allahım! Günahımı,
bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün
kusurlarımı mağfiret eyle. Allahım! Ciddi hâlimi, şakamı, hatamı ve
bilerek işlediğimi affeyle. Bunların hepsi bende vardır. Allahım!
evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve
benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı mağfiret eyle. Öne geçiren
ancak sensin. Geriye bırakan da sensin ve sen her şeye kadirsin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4896

Ebu Hureyre'nin (r.a.) ifade ettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) her zaman şöyle der idi: "Bir Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur. Allah, ordusunu aziz kıldı, kuluna da yardım etti.
Tek başına da kavimlere galebe çaldı. Allah'tan başka hiç bir şey
yoktur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4903

Ali'nin (r.a.) anlattığına göre:
Fatıma, değirmen taşı çevirmekten dolayı elinde meydana gelen
rahatsızlıktan şikâyet etmişti. O sırada Peygamber'e de bir çok esirler
gelmişti. Fatıma gittiyse de babasını bulamadı. Aişe'ye rastladı ve
derdini ona haber verdi. Peygamber (a.s.) geldiğinde Aişe, Fatıma'nın
geldiğini ona haber verdi. (Ali dedi ki Bunun üzerine Peygamber bize
geldi. Biz de yataklarımıza girmiştik. Hemen kalkmaya davrandık.
Peygamber: "Yerlerinizde durun!" buyurdu ve ikimizin arasına oturdu.
Hatta ben göğsümün üzerine ayağının soğukluğunu hissettim. Sonra Allah
Resulü: "İyi dinleyiniz! Ben size, benden istediğinizden daha hayırlı
olan bir şey öğreteyim mi? Siz yatağınıza girdiğiniz zaman otuz dört
defa "Allah'ü ekber" dersiniz. Otuz üç defa "sübhanallah" dersiniz.
Otuz üç defa da "elhamdülillah" dersiniz. Bunları söylemeniz sizin için
bir hizmetçiden daha hayırlıdır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4906

Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sizler horozun ötmesini
işittiğiniz zaman Allah'ın fazlından isteyiniz. Çünkü o melek
görmüştür. Merkebin anırmasını işittiğinizde de şeytandan Allah'a
sığınınız. Çünkü o şeytan görmüştür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4908

İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Allah'ın Peygamber'i (a.s.) sıkıntı esnasında şöyle buyururdu: "Azamet
ve vakar sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın sahibi
Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve kıymetli
Arş'ın Rabbi Allah'tan başka mabud yoktur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4909

Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Biriniz acele ederek: Ben dua ettim fakat kabul olunmadı demedikçe duası kabul edilir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4916

Usame b. Zeyd'ten (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Cennet kapısının önünde durdum. Bir de gördüm ki
Cennete girenlerin çoğu fakirlerdir. Mevki sahipleri ise
hapsolunmuşlardır. Yalnız Cehennemlikler müstesna. Onların Cehenneme
konulmaları daha önce emrolunmuştu. Cehennem kapısı önünde de durdum.
Bir de baktım ki Cehenneme girenlerin çoğu kadınlardır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4919

Imran b. Husayn (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.): "Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır" buyurduğunu rivayet etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4921

Usame b. Zeyd (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü: "Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir fitne ve imtihan sebebi bırakmadım" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4923
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:26

İbn Ömer'den (r.ahm.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bir zamanlar üç kişi yolda
giderlerken yağmura tutulmuşlar. Bunlar hemen dağdaki bir mağaraya
sığınmışlar. Derken mağaranın ağzı, dağdan kopup düşen büyük bir kaya
ile kapanmış. Bunun üzerine birbirlerine: Bakın, hayatınızda sırf Allah
için işlediğiniz bir takım iyi ameller varsa onlar vasıtasıyla Allah'a
dua ediniz. Belki Allah bu kayayı açar! dediler. Bunlardan birisi:
Allahım! Bilirsin ki benim, yaşlı ihtiyar anamla babam, bir karım ve
bir kaç küçük çocuğum vardı. Ben her gün onlar için koyunları
otlatırdım. Koyunları onların yanına sürüp getirdiğim zaman sütlerini
sağar, evvela ana babamdan başlayarak çocuklarımdan önce onlara süt
içirirdim. Şu var ki bir gün ağaçlık beni uzağa götürmüştü de akşama
kadar gelememiştim. Geldiğimde de anam ile babamı uyumuş halde
bulmuştum. Her gün sağmakta olduğum gibi sütleri sağdım ve süt
bakracını getirdim. Baş uçlarında durdum. Onları uykularından
uyandırmaya kıyamıyor, anam ve babamdan önce çocuklara içirmeyi de
istemiyordum. Halbuki çocuklar ayağımın dibinde ağlaşıyorlardı. Ta fecr
doğuncaya kadar benim ve çocukların hâli devam etmişti. Hiç şüphe yok
sen pek iyi bilmektesin ki ben ana babama yaptığım bu derin hizmeti
yalnız senin rızan için yapmıştım. Şu kayayı bir parça arala da oradan
gök yüzünü görelim! diye dua etti. Bunun üzerine Allah kayayı araladı
ve o delikten gökyüzünü gördüler. Onlardan bir diğeri: Allahım! Şu
muhakkak ki benim amcamın bir kızı vardı. Ben onu, erkeklerin kadınları
sevmekte oldukları sevginin en şiddetlisi ile sevmiştim. Ben kendisiyle
evlenmek istedim. O, ben kendisine yüz dinar getirmedikçe kabul etmedi.
Ben bu parayı kazanmak için yoruldum. Nihayet yüz dinarı toplayıp
amcamın kızına getirdim. Bacaklarının önüne oturduğum zaman kız bana:
Ey Allah'ın kulu! Allah'tan kork. Mührü haksız yere açma! dedi. Bunun
üzerine ben de kalktım. Sen pek iyi bilmektesin ki bu işi sırf senin
rızan için yapmadığımı biliyorsun. Bu kayadan bir delik aç dedi. Bunun
üzerine Allah onlar için biraz daha açtı. Öteki de: -Allahım! Ben bir
ölçek pirinç mukabilinde bir işçi tutmuştum. İşçi işini bitirdiği
zaman: Bana hakkımı ver dedi. Ben de ona ölçeğini verdim. Fakat o adam
bunu istemedi, bırakıp gitti. Ben onu ekmeye devam ettim. Nihayet ondan
çobanlarıyla birlikte bir sürü sığır elde ettim. Bir müddet sonra o
işçi geldi ve: Allah'tan kork, benim hakkıma zulmetme dedi. Ben: Şu
sığırların ve çobanların yanına git ve onları al, dedim. Bunun üzerine
işçi: Allah'tan kork, benimle alay etme dedi. Ben: Hayır seninle alay
etmiyorum. Şu sığırları ve çobanlarını al, dedim. Bunun üzerine alıp
götürdü. Şüphesiz sen biliyorsun ki ben bunu senin rızanı talep için
yaptım. Bizim için deliğin kalanını da aç diye dua etti. Allah onlar
için mağaranın kalan deliğini de açtı."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4926
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:27

1
(Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu.
“Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk.
O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi.
Müslim, İmân, 95.
2
İslâm, güzel ahlâktır.
Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.
3
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.
4
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.
5
İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.
Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
6
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
Tirmizî, İlm, 14.
7
Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)
Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.
8
Nerede olursan ol Allah’a
karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki
bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

Tirmizî, Birr, 55.
9
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu’abü’l-Îmân, 4/334.
10
İman, yetmiş küsur
derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)”
sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan
kaldırmaktır. Haya da imandandır.

Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.
11
Kim kötü ve çirkin bir iş
görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle
düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en
zayıf derecesidir.

Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.
12
İki göz vardır ki,
cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de
gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.
13
Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.
İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31.
14
Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.
15
Müslüman müslümanın
kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin)
kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını
giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da
onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n
kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.
16
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.
Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.
17
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.
18
Birbirinize buğuz
etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey
Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din)
kardeşi ile dargın durması helal olmaz.

Buhârî, Edeb, 57, 58.
19
Hiç şüphe yok ki doğruluk
iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye
Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye
götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah
katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.

Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.
20
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Tirmizî, Birr, 58.
21
(Mümin) kardeşine
tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman
sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş,
diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.

Tirmizî, Birr, 36.
22
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;
Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.
23
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Tirmizî, Birr, 3.
24
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:
Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası.
İbn Mâce, Dua, 11.
25
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez.
Tirmizî, Birr, 33.
26
Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.
Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50.
27
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir.
Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.
28
Peygamberimiz işaret
parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse
başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse
ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur.

Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.
29
(İnsanı) helâk eden şu
yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun
üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana
kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve
namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.

Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.
30
Allah’a ve ahiret gününe
imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe
imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân
eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.

Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.
31
Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki;
ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.
Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.
32
Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden
veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle
geçiren kimse gibidir.
Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41;
Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.
33
Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:27

34
Mü’minin başka hiç
kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer
bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır
olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için
bir hayır olur.

Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.
35
Bizi aldatan bizden değildir.
Müslim, Îmân, 164.
36
Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe)
cennete giremezler.
Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.
37
İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.
İbn Mâce, Ruhûn, 4.
38
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.
39
İnsanda bir organ vardır.
Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün
vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
40
Rabbinize karşı gelmekten
sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun,
mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle)
Rabbinizin cennetine girersiniz.

Tirmizî, Cum’a, 80.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:27

Namazı Terkedenin Akıbeti
Hadisi şerif:
Başı kel ve zehirli bir yılan kabirde kendisine musallat olur.Bu
yılanın tırnakları demirdendir.Her tırnağının uzunluğu bir günlük
yoldur.Ölü ile konuşur ve "ben başı kel yavuz ve erkek bir
yılanım."der.Sesi gök gürültüsü gibidir. ez zevacir,1/126

" Yılanın ölüyü sıkma olayı H.1420 Safer ayında,Medine-i Münevvere'de
meydana gelmiş gerçek bir olaydır.Bu olaya orada bulunan herkes şahit
olmuştur,kimiside olayın dehşetinden düşüp bayılmıştır.Birçok hadis-i
şerifde namazı terk edenin bu vaziyette olacağını bildiriyor."
"Allah'tan geldik,Allah'a döneceğiz.RABBİM bizi uyandırsın Alıntıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:27

Allaha takva ve güzel ahlak. (En ziyade neyin insanları cennete sokacağını soruyorlar.)

(Tirmizi, Birr 62, kutub-ı sıtte, 16. Cilt , sf. 329)



Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.

Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt,
Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.792



Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki,
Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz
eder"

G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9



İmanın kemali, güzel ahlakladır.

G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 344/4



Güzel ahlak hataları eritir. Suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak ta ameli bozar. Sirkenin balı bozduğu gibi.

(Hz.İbni Abbas r.a.) Ramuz el-Hadis s.215



"Sizler insanları mallarınızla memnun edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz."

Bezzar, Ebu Yala, Taberani; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s. 111



"Allah Teala kolaylık gösteren ve güler yüzlü kişiyi sever."

Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,, s.444
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:28

HADİSLERDE KUR'ÂN-I KERİM'İN FAZÎLETİ


1- Müslim'de rivayet edilen bir hadiste; Ebu Umame (r.a)'den, Resulullah
(s.a.v)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Kur'an'ı öğreniniz. Şüphesiz
o, kıyamet günü ehlin için çok iyi bir şefaatçı olacaktır."

2- En-Nevvas b. Sem'an (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'i şöyle derken duydum.
"Kıyamet günü Kur'an-ı Kerim ve bu dünyada onunla amel edenler getirilirler.
Önlerinde de kendilerini arkadaş edinenleri savunan Bakara ve Âl-i İmrân
sûreleri bulunur" (Müslim).

3- Buhârî'de rivayet edilen bir hadiste; Osman İbn Affan (r.a)'dan,
Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Aranızda en
hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."

4- Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak
kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır"
buyurmuştur (Buhârî, Müslim).

5- Ebu Musa el-Eş'arî ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: "Kur'an okuyan ve okuduğuyla amel eden mü'minin örneği, tadı
güzel kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, ancak onunla
amel eden mü'minin örneği de tadı güzel ancak kokusu olmayan ham hurma
gibidir. Kur'an'ı okuyan münâfığın durumu ise kokusu güzel tadı buruk
reyhâne otu gibidir. Kur'an'ı okumayan münâfığın durumu ise kokusu olmyan,
tadı da buruk olan acı yaban keleği gibidir"( Buhârî, Müslim ).

6- Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah Teâlâ bu
Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir bazılarını da batırır" buyurmaktadır
(Buhârî, Müslim).

7- Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün
şöyle dediği rivayet olunmuştur. "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki
yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir
ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen
Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de
etseydim!" der. Diğeri de, Allahın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu
hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye
verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır
yapabilseydim!" diye imrenir.

8- el-Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Sahabilerden biri atı yanında iple
bağlı olduğu halde Kehf Sûresi'ni okumaya başlar. Derken bir bulut çıkar ve
sahabinin üzerine çökmeye yönelir. Hatta atı bu buluttan ürkmeye başlar.
Sahabi sabah olunca Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelip durumu anlatır.
Hz.Peygamber (s.a.v): "O Kur'an için inmiş huzur bulutudur" buyurur
(Buhârî, Müslim).

9- İbni Abbas (r.a) anlatıyor: Hz.Peygamber ( s.a.v): "İçinde Kur'an'dan bir
şey bulunmayan kişi harabe ev gibidir" buyurmuştur (Hadis hasen-sahîhtir;
Tirmizî).

10- Tirmizî'nin hasen ve sahih diye vasıflandırdığı, Ebu Davud'un da rivayet
ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. el-Âs ( r.a)'ın nakline göre
Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an ehline; Kur'an'ı oku ve
yüksel, Kur'an'ı tıpkı dünyada okuduğun gibi tane tane tertil üzere oku,
zira senin rütben, okuyacağın son âyetin yakınındadır" denilecektir.

11- Sahîh-i Müslim'de, Ukbe b. Âmir (r.a)'den şöyle bir hadis rivayet
edilmiştir: "Biz, Suffa'da iken Resûlullah (s.a.v) dışarı çıkıp: "Günah
işlemeksizin ve akrabalık bağını koparmaksızın Buthan'a yahut Akik'a kadar
gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmeyi hanginiz ister?" diye sordu.
"Ya Resûlallah! Biz bunu isteriz" dedik. "Öyle ise sizden herhangi biri
mescide gider de celil ve aziz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir
yahut okursa bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun
için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayıları arttıkça, o kadar
deveden daha hayırlıdır."

12- İbn Mes'ud (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet
etmiştir: "Bir kavme, Allah'ın kitabını en iyi okuyanları imamlık eder"
(Müslim).

13- Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber, Uhud'da öldürülenlerden
iki kişiyi biraraya getirdikten sonra: "Bunlardan hangisi Kur'an'la daha
fazla haşır neşirdi?" diye sorar; birine işaret edilldiği takdirde, önce
onun defin işlemini yapardı (Buhârî-Tirmizî, Nesaî, İbn Mâce).

14- İmrân İbn Husayn (r.a) anlatıyor: Bana Kur'an okuyan bir kadın uğradı,
okudu sonra karşılık istedi ardından da bu isteğini geri alarak şöyle dedi:
Hz.Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: "Kim Kur'an okursa karşılığını Allah'dan
istesin. Bir zaman gelecek insanlar Kur'an okuyacaklar da karşılığını
insanlardan isteyecekler" (Hadis hasendir, Tirmizî)

15- İbn-i Mes'ud ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah'ın kitabından
bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla
değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir,
lâm da harftir, mim de harftir" buyurmaktadır (Hadis hasen-sahîhtir,
Tirmizî ).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:28

Van’dan okuyucumuz: “Sûre-i Kehf’ten on âyet ezberleyenin deccalin
fitnesinden muhafaza olunacağı ile ilgili hadis var mıdır? Sahih midir?
Açıklar mısınız?”



Ebû’d-Derdâ radiyallahü anh bildirmiştir: Peygamber Efendimiz
Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdu ki: “Her kim Kehf Sûresinin başından üç
âyet okursa Deccal fitnesinden korunur.”1

Ebû’d-Derdâ radiyallahü anhın bir diğer rivayetini de Müslim
kaydetmiştir: Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdu ki:
“Her kim Kehf Sûresinin başından on âyeti ezber ederse Deccal
fitnesinden korunmuş olur.”2

Bu hadis, sıhhatli ve güvenilir ölçülere sahip Kütüb-ü Sitte
hadislerindendir. Hem Müslim’de, hem Tirmizî’de yer alır. Tirmizî bu
hadisi zikrettikten sonra: “Bu hadis, hasen-sahihtir” notunu düşmüştür.
O halde, bu hadisin sıhhatinden şüphemiz yoktur.

Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm
Müslüman’lara âhir zamanın büyük fitnesinden olan Deccâl’den korunma
yollarından birini gösteriyor. Bu yol duâ yoludur. Dehşetli bir
fitneden Allah’a sığınma yoludur. Allah’ın himayesini ve korumasını
talep etme yoludur.

Demek bu duâyı yapan, yani Kehf Sûresinin başından on âyet ezberleyen
veya en azından üç âyet okuyan kimse, Deccalın fitnesinden Allah’ın
himayesine, Deccalın dalâletinden Allah’ın hidayetine, Deccalın
aldatıcı hevesâtından ve dayanılmaz desiselerinden Allah’ın doğru
rehberine ve hak kılavuzuna Allah’ın izniyle sığınabilecektir.

Burada işaret olunan, şüphesiz, duâmızın kavlî cihetidir. Duâmızın
fiilî ciheti ise, âhirzamanda Deccal’a yetişen Müslüman’ın Mehdî’ye
intisap etmesi ve bu intisabın gereklerini yerine getirmesidir.
Deccal’ın fitnesinden korunmak için, hiç şüphesiz, diğer duâlarda
olduğu gibi, kavlî duâ ile fiilî duâyı birleştirmek lâzımdır. Duânın
her iki ayağını da ihmal etmediğimizde inşallah duâmızla arzu ettiğimiz
neticeyi Cenâb-ı Hak’tan istemiş oluruz. Allah’a gereği gibi
sığındıktan sonra, Allah’ın bizi koruyacağı hakkında hüsn-ü zan ederiz.
Takdiri ise Allah’ın hikmetine bırakırız.

Kehf Sûresinin başındaki on âyet meâlen şöyledir: “Hamd Allah’a
mahsustur ki, kuluna kitabı indirmiş ve o kitapta hiçbir tezat ve
eğriliğe yer vermemiştir. O kitabı dosdoğru indirmiştir–tâ ki,
kâfirleri kendi tarafından gelecek şiddetli bir azapla korkutsun ve
güzel işler yapan mü’minleri de Cennet gibi güzel bir mükâfatla
müjdelesin. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Bir de, ‘Allah kendisine
evlat edindi’ diyenleri korkutsun. Onların da, atalarının da, bu
hususta hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ise çok büyüktür.
Onlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Onlar bu Kur’ân’a
inanmıyorlar diye, sen onların arkalarından neredeyse kendini üzüntüden
tüketeceksin. Yeryüzünde ne varsa biz dünya için bir süs olarak
yarattık ki, insanlardan hangisi daha güzel işler yapacak diye onları
imtihan edelim. Onun üzerindeki her şeyi Biz muhakkak kupkuru bir
toprak haline getireceğiz. Yoksa bizim âyetlerimiz içinde Kehf ve Rakîm
ashabının garip bir şey olduğunu mu sandın? O gençler mağaraya
sığındıklarında, ‘Ey Rabbimiz!’ demişlerdi. ‘Bize Yüce Katından bir
Rahmet ver. Ve işimizde Senin rızana erişmek için muvaffakıyet nasip
et.”3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime19.05.09 21:28

Şanlıurfa’dan Muhammed Ünverdi:Kim müezzinin sesini işitir de, o
kimseyi müezzinin dâvetine uymaktan alıkoyan bir engel yoksa onun tek
başına kıldığı namaz kabul olmaz.’ (Ebû Davud, Salât, 47) hadisini
açıklar mısınız?



Bu hadiste Peygamber Efendimiz (asm) ezan sesini işiten kimsenin
namazını cemaatle kılmasının önemini bildirmiştir. İmam Sindî’ye (ra)
göre kabul olmazdan maksat, namazın sevabının noksan olacağıdır. Ebû
Davud’un rivayetinde, sahabeler: “Özür nedir?” diye sordular. Peygamber
Efendimiz (asm): “Korku veya hastalıktır” buyurdu. Mal korkusu, can
korkusu, ırz korkusu makbul özürlerden olabileceği gibi, şiddetli
yağmur, şiddetli soğuk, şiddetli çamur, şiddetli açlık hissi, küçük
veya büyük abdest sıkışıklığı, hastabakıcılık ve her türlü fizikî veya
psikolojik hastalıklar gibi rahatsızlıklar da makbul özürlerdendir.
İmam Nevevî Hazretlerine göre, tek başına kılınan namaz, farzın ifası
için yeterlidir. Fakat cemaatle kılınan namaza göre sevabı eksiktir.
Peygamber Efendimiz (asm) bunu vurgulamak istemiştir.

Bu hadiste Peygamber Efendimiz (asm):

I- Namazın cemaatle kılınmasının önemini belirtmiştir.

II- Cemaatten özürsüz olarak geri kalan kişinin bol sevaptan ve sünnet sevabından mahrum kalacağını bildirmiştir.

III- Ciddî özrü sebebiyle cemaatten geri kalmanın meşrû olduğunu; sevapta noksanlık getirmeyeceğini müjdelemiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:08

Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:


“Allah şu Kur’an’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.”

Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Kur’an’ı hıfzetmek okuma anlama ve ilmine sahip olma yönünde gösterilen her gayret fazilettir.

2. Kur’an’ı okuyan ve onunla amel edenleri, hayatlarını Kur’an’la nizama sokanları Allah yükseltip yüceltir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:08



Receb büyük bir aydır. Allah bu ayda hasenatı kat kat eder.

Receb ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.

7
gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin
8 kapısı açılır. 10 gün oruç tutana, Allah istediğini verir.
15 gün oruç tutana, bir münadi, "Geçmiş günahların af oldu” der.

Receb
ayında Allahü Teâlâ Nuh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb
ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.

[Taberani]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:08

Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur.
Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır.

*Müslim, 137*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:09

Kişinin malayani şeyleri terki İslam'ının güzelliğinden ileri gelir.

* Tirmizi, 2318 *



En hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır;
en şerliniz de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmayan kimsedir.


* Tirmizi, 2264 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:09



Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse,
samimi olarak ve içinden gelerek "La ilahe illallah" diyen kimsedir.

*Buhari, İlm 34*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:09



Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Abdullah İbnu Amr İbni
Harâm, Uhud günü, öldürüldüğü zaman Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
bana rastladı ve: "Ey Câbir! Allah baban için ne söyledi, sana haber
vermiyeyim mi?" buyurdular." Yahyâ'nın rivayetinde ise Resûlullah: "Ey
Cabir, seni niye böyle kalben kırık (ve üzüntülü) görüyorum" buyurmuş,
Câbir de: "Ey Allah'ın Resûlü! Babam şehit düştü, geriye bir yığın
horanta ve borç bıraktı" demiştir. Aleyhissalâtu vesselâm da:

"Sana, Allah'ın babanı karşıladığı şeklin müjdesini vereyim mi?" diye sordu. Câbir:

"Evet!
Ey Allah'ın Resûlü!"dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselâm
açıkladı: "Allah her kimle konuştu ise mutlaka hicab gerisinden
konuştuğu halde babana vicâhen konuştu ve: "Ey kulum! Benden ne
dilersen dile, dilediğini sana vereyim!" dedi. O da:

"Ey Rabbim!
Beni hir kere daha ihya et, senin yolunda ikinci kere öleyim!" dedi.
Rab Teâla Hazretleri de: "Benden daha önce şu hüküm sâdır oldu:
"Ölenler artık dünyaya bir daha dönmeyecekler" buyurdular. Baban da:

"Ey Rabbim, öyleyse (benim durumumu) arkamda kalanlara ulaştır!"

dedi.
Bu talep üzerine şu ayet nazil oldu: "Allah yolunda şehid edilenleri
ölü sanma. Onlar Rablerinin katında hayat sahibidirler ve O'nun
nimetleriyle rızıklanırlar" (Âl-i İmran 169)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:09



Merhamet etmeyene merhamet edilmez.

* Müslim, 2318 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:09



1093. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Saflarınızı
düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf
düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız.
Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik
tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah
nimetlerini lutfetmez.”

Ebû Dâvûd, Salât 93, 98


Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Saflar arada boşluk bırakmadan düzgün tutulmalıdır.

2.
Safların düzgün tutulması için gayret sarfeden ve böylece her birimizin
yapması gereken bir vazifeyi yapan müslümanlara minnet duymalı ve
onlara yumuşak davranmalıdır.

3. Saflar arasında boşluk bulunması, safların eğri büğrü tutulması o namazın mükemmel olmadığını gösterir.

4. Safları düzgün tutanlara Allah merhamet eder, düzgün tutmayanlardan nimetini keser ve onları birbirlerine düşman eder.

5. Şeytan safların arasında boşluk bulunca oraya girer
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:10

Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..."


Kur'an-ı Kerim'i okuyun.
Zira Kur'an, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir.


* Müslim, 804 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:10



Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..."


Şurası muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmış,
onun hayatını, ölümünü, rızkını ve uğrayacağı musibetlerini yazmıştır.

* Tirmizi 2144 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:11



Allah Teâla hazretleri bir kulun hayrını diledi mi onu ölümden önce salih amel işlemede muvaffak kılar!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:11



1131. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.”

Buhârî,
Salât 52, Teheccüd 37; Müslim, Müsâfirîn 208, 209. Ayrıca bk. Ebû
Dâvûd, Salât 199, Vitir 11; Tirmizî, Salât 213; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 1

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1.
İçinde namaz kılınmayan ev, mezardan farksızdır. Allah Teâlâ içinde
namaz kılınan evi bereketlendirir; o evin halkına huzur verir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 2:11



Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..."

Ademoğlunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Teâla'nın hükmettiğine rıza göstermesidir...

* Tirmizi 2152 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hadis-i Şerifler Empty
MesajKonu: Geri: Hadis-i Şerifler   Hadis-i Şerifler I_icon_minitime20.05.09 3:32

Allah bir kisim farzlar koymustur, siz
bunlar daraltmayin. Bir kisim da sinirlar (yasaklar) koydu. Bunlara
tecavüz etmeyin. Bazi seyleri de haram kildi, onlara yaklasmayin. Bazi
seyleri de (farz, sinir, haram diye tavsif etmeden mutlak) birakmistir.
Bunlar, unutarak birakmis degildir. Öyle ise onlari (farz mi, haram
mi.. vs. diye didikleyip) arastirmayin. (Hadis)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hadis-i Şerifler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Hadis
» Bir Hadis
» 40 Hadis-2
» 40 Hadis-3
» 40 HADIS

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Hadis-
Buraya geçin: