sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 40 Hadis-2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




40 Hadis-2 Empty
MesajKonu: 40 Hadis-2   40 Hadis-2 I_icon_minitime26.05.08 2:55

21. Ebû Amr (yahud ebû Amre) Süfyan b. Abdullâh Sakafi (ra)'den:
Demiştir ki: "Yâ Resûla'llah! İslâm'a dâir bana bir söz söyle ki, Senden başka birinden daha sormaya muhtaç olmayayım." dedim. "Âmentü bi'llâh.... de ondan sonra da dosdoğru ol (yâni Allah'ın emrine imtisâl ve nehyinden içtinâbda sâbit ol)." buyurdu.
(Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
22. Ebû Abdillah Câbir b. Abdillhah Ensari (ra)'dan:
Demiştir ki, biri Resûlullah (sav) Hazretleri'nden şu suâli sordu: "Ne buyurursunuz? Eğer ben (beş vakit) farz namazları kılar, Ramazan'ı tutar, halâli helal ve harâmı haram kılar da bundan ziyâde hiç bir şey yapmasam Cenne'te girer miyim? Resûl-i Ekrem (sav), "Evet" buyurdular.
(Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir. Harâm haram kılmaktan murad haramdan içtinâbdır. Halâli halâl etmek de onu halâl i'tikâd ederek yapmak demektir.)
23. Ebû Mâlik Hâris b. Âsım Eş'ari (rha)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle buyurdu: (Abdest veya sâir) temizlik, imânın yarısıdır. "El-Hamdü li'llah" (sözü) mizânı doldurur. "Subhâna'llâh ve'l-hamdü li'llâh" (sözleri) de gözlerle yerin arasını doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (imâna) bürhandır. Sabır (zulumât-ı gam ve gussayı gideren) zıyâdır. Kur'ân da (haline göre) ya lehine ya aleyhine hüccettir. Herkes sabah olunca işine gücüne gider. ve nefsini (ya Allah'a, ya mâsiva'llâh'a) satar da (neticede) ya âzâd, ya helâk eder.
(Bu hadisi-i Şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
24. Ebû Zerr-i Gıfâri (ra)'den:
Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz Rabb-ı Celil-i Teâla ve Tekaddes Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âdideki Hadis-i Kudsi'yi nakil buyurdu:
"Ey kullarım, muhakkak biliniz ki, ben zulmü kendime harâm ettim. (Zulümden müteâli ve münezzehim.) Sizin aranızda da zulmü harâm ettim. Öyle ise, birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, benim hidâyet ettiklerimden başka hepiniz dalâlettesiniz. Öyle ise benden hidâyet dileyiniz de size hidâyet vereyim. Ey kullarım, benim beslediklerimden başka hepiniz açsınız. Öyle ise benden taâm dileyiniz ki, sizi besliyeyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim. Kullarım, siz gece gündüz hep hatâ işlerseniz. Ben de baştan başa bütün günahları mağfiret ederim. Öyle ise bana istiğfar ediniz ki, size mağfiret edeyim. Ey kullarım, sizin bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar verebilesiniz. Bana menfaat vermek elinizden gelmez ki, bana nef'iniz dokunabilsin. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinizde en takıy olan kim ise onun kalbi gibi (hep mut' kalbli) olsanız yine mülküme ziyâde hiç bir şey katılmış olmaz. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinde en fâcir olan kim ise onun kalbi gibi (hep âsi, kalbi) olsanız yine mülkümden bir şey eksilmez. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz hep bir yerde durup benden matlublarınız dilesiniz de hep birinize (ayrı ayrı) dileğini versem bu bahşayış nezdimdeki hazine-i atâdan iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse ondan ziyâde bir şey eksiltmez. Ey kullarım, ameller hep sizin amellerinizdir. Ben onları sizin hesâbınıza noksansız olarak zabtederim. Sonra karşılığını size tastamam gösteririm. Artık her kim (karşılık olarak) hayır bulursa, Allah'a hamd etsin. Her kim de başka şey bulursa, kendisinden başkasına levm etmesin.
(Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)
25. Ebû Zerr-i Gıfâri (ra)'den:
Ashâb-ı Resûlullah (sav)'den (ve fukarâ-yı Muhacirinden) bazı kimseler Nebiyy-i Ekrem (sav)'e dediler ki:
Ya Resûla'llah, ehl-i servet olanlar (büyük büyük) ecirleri alıp gidiyorlar. Hem bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyarlar, hem de artan mallarıyla sadaka veriyorlar. Hazret-i Resûl (sav) buyurdu ki:
"Allahû Teâla ve Tekaddes Hazretleri size tasadduk edecek şey vermemiş mi (ki, böyle söylüyorsunuz)? her tesbihinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tekbirinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tahmidinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tehlilinize mukabil sadaka (ecri) vardır. Emr-i bi'l-ma'rufda da sadaka ecri var. Nehy-i ani'l-münkerde de sadaka ecri var. Hattâ birinizin (ehline) mukârenet etmesinde de sadaka ecri var." dediler ki:
Ya Resûla'llâh, birimiz şehvetini kazâ ederse, yine nâil-i ecir mi olur? (Cevâben) buyurdu ki:
Söyleyin! O kimse şehvetini harâm ile kazâ edeydi ona vizr (yâni günah) olmayacak mıydı? İşte bunun gibi halâl ile de kazâ-ı şehvet ederse ecre nâil olur.
(Bu hadis-i Şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
26. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demiştir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: "insanın mefâsılından her biri için güneş doğar her günde (şükrâne-i afiyet olarak) bir sadaka lâzımdır. İki kimsenin arasını bulup ıslâh etmen sadakadır. Bir kimseye, hayvanına binerken yardım edip bindirmen yâhud yükünü hayvanına yüklemekte ona muavenette bulunman sadakadır. Kelime-i Tayyibe sadakadır. Namaza gitmek için attığın her adıma bedel bir sadaka (ecri) vardır. Ezâ verecek şeyi geçecek yoldan uzaklaştırman (bile) sadakadır.
(Bu Hadis-i şerifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)
27. Nevvâs b. Sem'ân (ra)'den:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri şöyle buyurdu:
Birr (yani iyi iş, iyilik) ahlak güzelliğidir. İsm (yani günâh) da nefsinde iz bırakıp da başkalarınca ma'lûm olmasını istemediğin şeydir.
(Bu hadis-i şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
Vâbisete'bn-i Ma'bed (ra) de rivâyete göre şöyle demiştir:
Resûlullah (sav)'in huzûruna vardım.Birr'in ne olduğunu sormağa mı geldin? diye ben suâl etmeden) sordu. Evet, dedim. Buyurdu ki:
"Kalbine danış (kalbinden fetvâ iste). İyilik nefsi te'min, kalbi tatmin eden; günah da nefiste iz bırakan ve başkaları fetva verseler, fetvalar verseler bile sînede yine tereddüdden kurtulmayan (vicdânı teskin etmeyen) şeydir."
(Bu, Ahmed b. Hanbel ile Dârimi'nin müsnedlerinde isnâd-ı ceyyid ile bize rivâyet olunan bir hadis-i sahihdir.)
28. Ebû Nech Irbâd b. Sâriye (ra)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (sav) (bir gün) bize öyle bir va'zda bulundu ki, (dinleyenlerin) gönülleri titredi. Gözleri yaşardı. Dedik ki:
"Ya Resûla'llâh, bu, vedâ' edip gidecek kimsenin va'zına benziyor. (Bâri) bize bâzı vesâyâda bulun." Cevâben buyurdu ki:
"Size Allâh'a karşı ittikâyı ve üzerinize emir olan bir kimse abd(-i Habeşi) de olsa, sözünü dinleyip ona itâat etmegi vasiyet ederim. Bir de içinizden yaşayan olursa, bir çok ihtilâflar görecektir. İşte böyle zamanlarda benim sünnetime ve hidâyet üzere olan Hulefâ-yı Râşidin'in sünnetine yapışınız. Sünnete dört el ile sarılınız. Ve muhaddesât-ı umûrdan sakınınız. Zirâ her bid'at dalâletdir.
(Bu hadis-i şerifi, Ebû Davut ile Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi hadisi "hasen, sahih" kaydı ile tansif eylemiştir.)
29. Muâz b. Cebel (ra)'den:
Demiştir ki: (Resûlullah (sav) ile Tebük gazâsına çıkmıştık. Sıcak bastı. Herkes birer tarafa dağıldı. Bir de baktım ki, Resûlullâh (sav) yanı başımdadır. Hemen ona yaklaşıp: "Ya Resûla'llah, beni Cenne'te sokacak ve Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver" dedim. Buyurdu ki: "Sen çok büyük bir şey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nın müyesser kıldığı kimseye göre herhalde âsândır. Allah'a "hiç bir şeyi şerik etmemek üzere" ibâdet edersin. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan'ı tutar, Beytu'llâh'ı Hacc edersin." Ondan sonra buyurdu ki: "Sana hayır kapılarına delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandır. Sadaka günâhı, "su ateşi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasında adamın namaz kılması da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle kimselerdir ki, yanları yataklarından uzak durup ibâdete kıyâm ederler. Rab'larına kâh korkarak, kâh umarak duâ ederler. Ve rızık olarak kendilerini verdiğimizden de infak ederler. İşte bunlar için" yapmış oldukları amellerin mükâfatı olar" ne sevinçler sakladığımızı hiç bir kimse bilemez" âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi:16-17) tilâvet buyurdu. Ondan sonra: "İşin (dinin) başı, direği, en yüce tarafı nedir sana haber vereyim mi?" dedi. Evet ya Resûla'llâh, dedim. Dedi ki: "İşin başı İslâm'dır. Direği namazdır. En yüce tarafı cihâddır." Ondan sonra: "Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana söyliyeyim mi?" diye sordu. Evet yâ Resûlallah deyince mübâret dilini (eliyle) tutup, "İşte şunu tut" buyurdu. Dedim ki: Ya Nebiyya'llâh, biz söylediğimiz sözlerle de mi muâhaze olunacağız?" Buyurdu ki: "Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düşüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni kazandıklarından) başkası mı zannedersin."
(Bu hadis-i şerifi, Termizi rivâyet edip "Hasen, Sahih" demiştir.)
30. Ebû Sa'lebete'l-Huşeni Cürsûmi'bn-i Nâşir (ra)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle buyurdu: Allahû Teâla bir takım şeyleri farz kılmıştır. Onları zâyi' etmeyiniz. (Bâzı meâsi için) birtakım hadler (yâni cezâlar) göstermiştir. Onlara da tecâvüz etmeyiniz. Bir takım şeyleri harâm etmiştir. Onlara el uzatmayınız. Bir takım şeylerden de unutkanlık (eseri) olmayarak size (mahzâ) merhamet olsun için sükût etmiştir. Onları soruşturmayınız.
(Bu hadis-i şerif, Dârekutni ile diğerlerinin tahric ettiği bir Hadis-i Hasen'dir.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
40 Hadis-2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Hadis
» Bir Hadis
» 40 Hadis
» 40 Hadis-1
» 40 Hadis-3

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Peygamberimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: