Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz ümmetini, evlenip çocuk sahibi olarak çoğalmaya teşvik etmiş, çocukları sevmiş ve herkesin sevmesini istemiştir. Kendileri deve üzerinde bir yerden gelirken çocukları görürse, onları devesine alır ve sevindirirdi. Çocukları sevdiği için rastladığı yerde selâm verir, böylece hem onların gönüllerini hoş eder, hem de terbiye ederdi.
Bir gün Hâlid bin Saîd (r.a.)isimli bir sahabî, yanına aldığı küçük kızı ile beraber Peygamberimiz (s.a.v.)'i ziyarete gelmişdi. Kız Habeşistan'da dünyaya geldiği için ona Habeş dili ile 'güzel kız'diye hitap etmiş, onu yanına almış, kızın kendisi ile oynamasına ve bu arada, iki kürek kemiği arasındaki 'peygamberlik mührü'ile oyalanmasına izin vermişti. Bilâhare kendisine bir yerden etrafı işlemeli kumaş parçaları hediye edilmiş, bunu kime vereceğini bir müddet düşündükten ve yanındakilere sorduktan sonra, Hâlid'in bu küçük kızını çağırtarak kumaşları ona vermiştir. Bir başka gün yoksul bir kadın, iki çocuğu ile beraber Hz.Âişe'ye gelir. Âişe vâlidemiz bunlara, verecek başka bir şey bulamadığı için, bir tek hurma verir, kadın da bu hurmayı iki parçaya böler ve çocuklarına verir. Müsâfirler ayrıldıktan sonra Resûlüllah (s.a.v.) Hz.Âişe'nin yanına gelince, Âişe vâlidemiz hâdiseyi kendilerine anlatır. Efendimiz şu cevabı verirler:
'Allah, kimlere çocukları sevdirir, onlar da hakkıyla severlerse ateşten kurtulurlar.'
Çocukluğunu Peygamberimiz(s.a.v.)'inyanınd a geçiren Hz. Enes (r.a.), Resûlüllah'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
'Uzunca kılmak üzere bir namaza durduğum zaman, bir çocuğun ağladığını duyarsam, namazımı kısaltırım; çünkü çocuğun ağlaması anneyi üzer."
O'nun çocuklara karşı sevgisi ve merhameti yanlızca Müslüman çocuklarına ait değildir. Bir savaşta, iki ordu arasında kalan birkaç çocuk ölmüştü. Sonradan Resûlüllah (s.a.v.)vaziyeti haber aldı ve son derece üzüldü. Ashab O'nun bu derece üzüldüğünü görünce
'Ey Allah'ın Resûlü!Niçin bu kadar üzülüyorsunuz, onlar nihayet kâfir çocukları değil mi? dediler ve şu cevabı aldılar:
'Bu çocuklar, Allah'a şirk koşan kâfirlerin çocukları da olsalar, dikkat ediniz; çocukları öldürmeyiniz, aslâ çocukları öldürmeyiniz! Her insan, Allah'ın insan rev'ine verdiği fıtrî hususiyetlerle doğmaktadır!'
Efendimiz (s.a.v.) elindeki meyveleri en küçük çocuklara verir, onları sever, okşar ve öperdi. Birgün yine çocukları severken bir bedevî gelmiş,
'Siz çocukları böyle severmisiniz? Benim on torunum var, daha bir tanesini kucağıma alıp sevmedim' demişti.
Resûl-İ Ekrem (s.a.v.),
'O halde Allah seni, şefkat duygusundan mahrum etmiş'buyurdu.
Kâinat, yüzü suyu hürmetine hürmetine yaratılan Sevgili Peygamberimiz, Mekke'den Medîneye ulaştığı sırada ensâr kızları -diğer kalabalık içinde- karşılamaya çıkmış, kasîdeler okumuşlardı... Bu çocukları okşadı ve onlara sordu:
'Beni sever misiniz?'hepsi birden 'evet'diye cevap verdiler; O da,
'Bende sizi, hepinizi seviyorum'buyurdu.
alıntıdır
window.google_render_ad();