"Ziyâeddîn Nurşînî" âlim ve evliyâdır.
Gençlere çok kıymetli nasîhatleri vardır.
O bir gün buyurdu ki: (Yolumuzun esâsı
Aslâ terk etmemektir büyüklerle temâsı.
Bir "Rehber"e kavuşmak en büyük bir nîmettir.
Sonra yapılacak iş Ona teslîmiyettir.
Yâni kendine değil o zâta tam uyarak
Huzûra kavuşmaktır hem de sonsuz olarak.
Velhâsıl râhat huzûr ortada durmaktadır.
Kavuşmanın yolu da bir rehbere uymaktır.
Kim aklını terk edip tam uyarsa "Rehber"e
Kavuşur o sâyede sonsuz seâdetlere.
Kim de hocası varken "Nefsi"ne uysa eğer
Eksik olmaz başından üzüntü gam ve keder.
Bir hakîkî rehbere olan teslîmiyeti
Nisbetinde her insan kazanır seâdeti.
Eshâb teslim oldular Allah'ın Habîbine.
Yükseldiler Cennetin en yüksek mevkîine.
Kureyş kâfirleriyse Ona inanmadılar.
Yalnız "baş gözü" ile bakarak aldandılar.
Meselâ dediler ki: (Bu nasıl peygamberdir?
Görüştüğü kimseler fakir ve kölelerdir.
Sırtında bir hırka var dolaşır yalın ayak.
Hiç yoktur Onu bizden ayıran mühim bir fark.)
Eshâbı kirâm ise Ona Peygamber diye
Bakarak ulaştılar rızâ-i ilâhîye.
Öyle yükseldiler ki bu sevgiyle o zevât
Onlar namâz kılsalar meselâ iki rekât
Gayrinin ömür boyu yaptığı ibâdetten
Daha kıymetli olur indallah bu sebepten.
"Dünyâ" ile "Âhiret" zıttır birbirlerine.
Birini kalbe koysan yer kalmaz diğerine.
İki zıt şey bir anda bir yerde bulunamaz.
Birisi varsa eğer öteki gider durmaz.
Kim Doğuya yaklaşsa Batıdan uzaklaşır.
Dünyâ'dan uzaklaşan âhiret'e yaklaşır.
Dünyâya yaklaşırsan kendini çok seversin.
Kendini sevince de gayriyi sevemezsin.
Aksine sen kendini sevmez isen hiç eğer
Herkesi seversin ve herkes de seni sever.
İki zıt şey bir yerde bulunamazlar elbet.
Ya Allah'ın sevgisi ya da nefse muhabbet.
"Allah sevgisi" varsa bulunmaz ötekiler.
Ötekiler var ise Allah sevgisi gider.
Kalplerin saf ve temiz olması lâzım gelir.
Bu da Hak dostlarına olan sevgi iledir.
Hak teâlâ Kur'ânda buyurur ki meâlen:
(Dostlar ile berâber olun mütemâdiyen.)
O Allah adamları öyle kişilerdir ki
Yanlarında olanlar olmazlar fâsık şakî.