"Seyyid Muhammed Sâlih" büyük âlim evliyâ.
Çok fâideli oldu ilmiyle insanlara.
Güzel ahlâk sâhibi merhametli idi pek.
Geçirmişti ömrünü dîne hizmet ederek.
Her ne zaman nasîhat etse idi O halka
Ölüm ve "Sonrası"ndan bahsederdi mutlaka.
Bir gün sevdiklerine buyurdu ki: (Bu hayat
Hayâlden ibârettir değil gerçek hakîkat.
Şimdiden kendinizi "Ölüm ve sonrası"na
Hazırlayın ki zîrâ bu çabuk erer sona.
Âhiret hayâtının ebedî olduğunu
Kıyâmette işlerden hesap sorulduğunu
İnsan iyi anlasa mesele kalmaz fakat
Anlamadan ölürse pişmân olur o heyhât!
Ölüp kabre girince der: (Eyvâh ben ne yaptım?
Niçin bu hakîkati dünyâda anlamadım?)
Bilmeden bu iş olmaz bu din "Bilmek" dînidir.
Dîni öğrenmek ise "Amel etmek" içindir.
Amel de "Allah için" yapılır ihlâs ile.
Kullar beğensin diye yapılırsa nâfile.
Evlenmek bir iş kurmak yiyip içmek ve namâz
Allah için olmazsa hiç bir işe yaramaz.)
Biri suâl etti ki: (Efendim yiyip içmek
Allah için olmalı dediniz bu ne demek?)
Cevâben buyurdu ki: (İnsan yemek yiyince
Vücûduna enerji kuvvet gelir hemence.
İki yerde kullanır bu kuvveti insan da.
Ya Tâatte kullanır veyâhut da İsyânda.
İbâdette harcarsa iş bu enerjisini
Âhirette azâbtan kurtarır kendisini.
Yok eğer kuvvetini hep nefsinin peşinde
Harcarsa azâb çeker Cehennem ateşinde.
Meselâ Oruç tutmak çok büyük bir ibâdet.
Allah için olursa kazanır değer kıymet.
Ve lâkin zayıflamak ve rejim yapmak için
Olursa hiç sevap ve ecri olmaz o işin.
Ve yine bunun gibi Hacca giden bir kişi
Sâdece Allah içinyapmalıdır bu işi.
"Filân kes yirmi defâ Hacca gitti" desinler
Niyetiyle giderse verilmez hiç bir değer.
Bir nâfile hac için bir namâz kaçar ise
O Hac'dan sevap değil günâh alır o kimse.
Zîrâ nâfile için faz namâzı terk etmek
Aklı olan kimseye yakışır iş değil pek.
Mahşer günü Mîzân'da tartılınca ameller
Hâlis ibâdetlerden ayrılır ötekiler.
Allah kendine âit olanı ayıracak.
Bize âit olanı kendimize kalacak.
Diyecek ki: (Ey kulum sen şu şu işlerini
Kim için yaptın ise ondan iste ecrini.)