Kaderle Amel
4797 - İbnu Amr İbni'l-As (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve:
"Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben:
"Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek:
"Bu Rabbülâlemin'den
(gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur.
Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve
sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de
onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit
kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek:
"Bu da Rabbülâlemin'den
bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının
isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini
yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer
verilir!" buyurdular. Ashabı sordu:
"Öyleyse ey Allah'ın
Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş,
yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti
de niye)?"
Resûlullah şu cevabı verdi:
"Siz amelinizle doğruyu ve
istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin
ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel
yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin
ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!"
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki:
"Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir."
Tirmizi, Kader 8, (2142).
4798 - Hz. Ali (R.a)
anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken
yanımıza Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkageldi ve oturdu. Biz de
etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere
birşeyler çizmeye başladı. Sonra:
"Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat:
"Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?"
"Çalışın, buyurdular.
Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar,
saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekâvet ehli olanlar da
şekâvet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!"
Sonra şu ayeti tilavet
buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin
en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu
kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).
Buhari, Tefsir, Leyl,
Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Müslim, Kader 6, (2647); Ebu
Davud, Sünnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl,
(3341).
4799 - Hz. Cabir (R.a) anlatıyor: "Süraka İbnu Malik İbnu Cu'şem (R.a) gelerek sordu:
"Ey Allah'ın Resûlü! Bize
dinimizi açıkla. Sanki yeni yaratılmış gibiyiz. Şimdi amel ne
husustadır: Kalemlerin kuruduğu, miktarların kesinleştiği şeylerde mi,
yoksa istikbale ait şeylerde mi çalışacağız?"
"Hayır (istikbale ait
şeylerde değil). Bilakis kalemlerin kuruduğu, miktarların cereyan
ettiği (kesinleştiği) hususta!" buyurdular. Sürâka tekrar:
"Öyleyse niye amel edelim (boşa zahmet çekelim)?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Çalışın! Herkes yaratıldığı şeye erecektir! Herkes, (yazıldığı) ameliyle amil olacaktır!" buyurdular."
Müslim, Kader 8, (2648).
4800 - İbnu Mes'ud (R.a) anlatıyor: "Sâdık ve Masdûk olan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sizden birinin
yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar
müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar müddette "mudga" olur. Sonra
Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini,
amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir.
Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı
boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet
arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve
cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde
sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle
cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve
cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer."
Buhari, Kader 1,
Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Müslim, Kader 1, (2643); Ebu
Davud, Sünnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138).
Rezin şu ziyadede bulundu:
"(Resûlullah) şunu da buyurdular: "Nutfe düştü mü, kırk gün rahimde
uçar. Sonra kırk günde alaka olur. Sonra kırkgünde mudga olur. Bir
nefis olarak yaratılma safhasına gelince, Allah onu tasfir edecek
(şekillendirecek) bir melek gönderir. Melek iki parmağının arasında
toprak olduğu halde gelir. Onu mudgaya karıştırır. Sonra onu yoğurur,
sonra da emredildiği üzere onu tasvir eder."
4801 - Âmr İbnu Vasıla
anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ûd (R.a)'ı dinledim. Demişti ki: "Şakî,
annesinin karnında iken şaki olandır. Said de başkasından ibret
alandır." (Bunu işittikten sonra) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın
ashabından Huzeyfe denen zata uğradı ve İbnu Mes'ud'un söylediğini
anlattı ve sordu:
"Kişi amelsiz nasıl şakî olur?" Huzeyfe radıyallahu anh:
"Buna hayret mi ediyorsun? Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:"
"Nutfenin (rahme
düşmesinden sonra) kırkiki gece geçti mi, Allah ona bir melek gönderir
(ve onun vasıtasıyla) nutfeyi şekillendirir; işitmesini, görmesini,
derisini, etini, kemiğini yaratır. Sonra melek sorar:
"Ey Rabbim! Bu erkek mi, dişi mi?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra sorar:
"Ey Rabbim! Eceli nedir?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Tekrar sorar:
"Ey Rabbim! Rızkı nedir?"
Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra melek elinde sahife
olduğu halde çıkar. Artık buna ne bir şey ilave eder ne de eksilir."
Müslim, Kader 3, (2645).
4802 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) aramızda doğrulup:
"(Hastalık nev'inden) hiçbir şey hiçbir şeye sirayet etmez!" buyurmuşlardı ki bir bedevi:
"Ey Allah'ın Resûlü! Nasıl
olur? Bir deve sürüsüne, kuyruğu ile haşefesini uyuzlamış bir deve
gelince hepsini uyuzlu yapar!" dedi. Aleyhissalatu vesselâm:
"Pekalâ, birincisini kim
uyuzladı? Ne sirayet, ne safer (inancınızda hakikat) vardır. Şurası
muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmış, onun hayatını, ölümünü, rızkını
ve uğrayacağı musibetlerini yazmıştır."
Tirmizi, Kader 9, (2144).
4803 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):
"Allah Teâla hazretleri
bir kulun hayrını diledi mi onu istimal eder!" buyurmuştu. Kendisine:
"Onu nasıl istimal eder?" diye soruldu.
"Ölümden önce salih amel işlemede muvaffak kılar!" buyurdu."
Tirmizi, Kader 8, (2134).
4804 - Hz. Ebu Hureyre (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kişi vardır, uzun müddet
cennet ehlinin amelini işler, sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle
hitam bulur. Yine kişi vardır, uzun müddet cehennem ehlinin ameliyle
amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur."
Müslim, Kader 11, (2651).
4805 - İbnu Amr İbni'l-Âs (R.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Allah (cin ve ins dahil)
mahlukatını bir karanlık içinde yarattı. Sonra üzerlerine kendi
nurundan serpti. Bu nur, kimlere isabet ettiyse hidayeti buldular,
kimlere de isabet etmediyse sapıttılar. Bu sebeple diyorum ki: "Kalem,
Allah Teâla'nın ilmi hususunda kurumuştur."
Tirmizi, İman 18, (2644).