Bazı Yerlerin Zemmedilmesi
DÜNYANIN ZEMMİ VE KÖTÜLENMESİ
1940 - Ebu Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık.
Buyurdular ki:
"Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!"
Bir adam (araya girerek söze karıştı ve):
"Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resülullah
(aleyhissalâtü vesselâm) bu soru üzerine süküt etti. (Adama: "Sana ne
oluyor da Resülullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O
sana konuşmuyor ki!.." diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine
vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte
idi.
"Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında,
ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız
yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince
güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça defi
hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar.
Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya
veren bu malın Müslüman sâhibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden
alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü
aleyhinde şâhidlik yapacaktır."
Buhâri, Zekât 47, Cum'a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi, Zekât 81, (5, 90).
1941 - Yine Ebü Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalatü vesselâm) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. AIIah
sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse
dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi
kadın yüzünden çıkmıştır."
Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000).
Müslim'in bir rivâyetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur."
1942 - Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya meI'undur, içindekiler
de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla alim
veya müteallim hâriç."
Tirnizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112).
1943 - Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya, mü'mine hapishâne,
kâfıre cennettir."
Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325).
1944 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit
hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır
yapar."
Rezin ilâvesidir. Beyhaki Şuabu'l-İman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Dâvud'da tahric edilmiştir. Edep 125, (5150).
1945 - İbnu Mes'ud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtü vesselâm)'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün
üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında
izler bırakmıştı.
"Ey Allah'ın Resülü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!"
"Ben kim, dünya kim. Dünya iIe benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Tirmizi, Zühd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi..
1946 - Sehl İbnu Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Eğer dünya Allah nazarında
sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir
yudum su içirmezdi."
Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410).
1947 - Katâde İbnu Nu'mân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu
dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi."
Tirmizi, Tıbb 1, (2037).
1948 - Ali İbnu Ebi Tâlib (radıyalllâhu anh) buyurdular ki: "Dünya
arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her
ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun.
Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın
ise hesap var amel yok."
Rezin tahric etmiştik. Buhâri, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikâk 4).
YERYÜZÜNDEKİ BAZI YERLERİN ZEMMİ
1949 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhisselâtu vesselâm) Hıcr'a uğradığı zaman: "Nefislerine
zulmedenlerin meskenlerine girerken onların mâruz kaldığı musibetin
size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını
(ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vâdiyi geçinceye kadar bu
hâl üzere devam etti."
Buhâri, Enbiya 7, Mesâcid 53, Megâzi 80, Tefsir, Hıcr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980).
1950 - Buhâri ve Müslim'de yine İbnu Ömer anlatıyor: "Halk, Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hıcr'a Semüd kavminin yurduna
inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem
yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Sâlih'in devesinin su içtiği kuyudan
su almalarını emretti."
Buhâri, Enbiya 17; Müslim, Zühd 40, (2981).
1951 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatayor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu
yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen
oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden,
gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerasının kapılarından
sakınasın!
Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada
hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde
akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak."
Ebü Dâvud, Melâhim 10, (4307).
1952 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallâhu anh) Irak'a çıkmak istemişti. Kà'bu'l-Ahbâr kendisine dedi ki:
"Ey mü'minlerin emiri! çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu
oradadır. Cinlerin fâsıkları da oradadır. Devasız hastalık da
oradadır." (Mâlik der ki):
"Bununla dini helâki kasteder."
Muvatta, İsti'zân 30, (2, 975); İmam Mâlik, bunu belâğ (senetsiz) olarak rivâyet etmiştir.