GADAB (ÖFKE)
4281 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):
"Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab radıyallahu anhüm:
"Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Hayır, dedi, gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."
Müslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779).
4282 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kuvvetli kimse, (güneşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir."
Buhari, Edeb 76, Müslim, Birr 107, (2760); Muvatta, Hüsnü'l-Halk 12, (2, 906).
4283 - Ebu Vail radıyallahu anh anlatıyor: "Urve İbnu Muhammed
es-Sa'di'nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve'yi
kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve:
"Babam, dedem Atiyye radıyallahu anh'tan anlattı ki, o, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini nakletmiştir:
"Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile
söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest
alsın."
Ebu Davud, Edeb 4, (4784).
4284 - Ebu Zerr el-Gıfari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize buyurmuştu ki:
"Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala geçmezse yatsın."
Ebu Davud, Edeb 4, (4782).
4285 - Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor. "İki kişi
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki)
birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm:
"Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde zuhur
eden öfke giderdi: Eûzu billahi mineşşeytanirracim" buyurdular."
Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edebb 4, (4780).
4286 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey
Allah'ın Resûlü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki
nasihatini unutmayayım" demişti (ve birkaç kere tekrar etmişti).
Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle):
"Öfkelenme!" cevabını verdi!"
Buhari, Edeb 76; Tirmizi, Birr 73 (2021); Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 11, (2, 906).
4287 - Sehl İbnu Mu'az İbni Enes el-Cüheni, babası radıyallahu anh'tan
naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini
tutan kimseyi, Allah Teâla Hazretleri, Kıyamet günü, mahlukatın başları
üstüne davet eder; tâ ki, (onlardan önce) dilediği huriyi kendine
seçsin."
Tirmizi, Birr 74, (2022); Ebu Davud, Edeb 3, (4777).
4288 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Uyeyne İbnu Hısn
(Medine'ye) gelince, kardeşinin oğlu Hürr İbnu Kays'ın yanına indi.
Hürr İbnu Kays ise Hz. Ömer'in yakınlarındandı. Onun meclisinde yaşlı
veya genç bir kısım kurrâ ve fakihler müşavere heyeti olarak bulunurdu.
Uyeyne İbnu Hısn:
"Ey kardeşimin oğlu! Emirü'l-mü'minin'in yanına girmem için izin taleb et!" dedi. O da izin istedi. Ancak yanına girince:
"Yeter artık! Ey İbnu'l-Hattab sen bize bol vermediğin gibi, aramızda
adaletle de hükmetmiyorsun!" dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh pek
öfkelendi. Neredeyse dövmek için üzerine yürüyecekti ki, Hürr
radıyallahu anh atılıp:
"Ey emire'l-mü'minin! Allah Teâla Hazretleri, Resûlüne: "Affı eses tut,
ma'rufu emret ve cahillerden de yüz çevir!" (A'raf 199) emretmiştir. Bu
adam da cahillerden biridir" dedi. Vallahi, Hürr ayeti okuyunca, Hz.
Ömer olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmadı. Hz. Ömer Kitabullah'ın
yanında hemen durur, onu koyup geçmezdi (radıyallahu anh)."
Buhari, İ'tisam 2, Tefsir, A'raf 5.