sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 AKABE BEY'ATLARI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




AKABE BEY'ATLARI Empty
MesajKonu: AKABE BEY'ATLARI   AKABE BEY'ATLARI I_icon_minitime25.08.08 11:39

AKABE BEY'ATLARI

Mekke'ye üç km. kadar uzaklikta bulunan Mina ile Mekke arasindaki bir
mevkiye verilen Akabe adina bölgenin baska yerlerinde de
rastlanmaktadir. Ayni adi tasiyan birçok yer bulunmasina ragmen Akabe
denince ilk defa bu meshur ahidlesme ve anlasmalarin yapildigi mevkî
hatira gelmektedir.

Islâm'i çesitli kabile ve gruplara anlatmaga çalisan Resulullah
(s.a.s.) özellikle Hacc mevsiminde Mekke'ye gelen kabileler arasinda
dolasiyor ve onlara bu yeni mesaji iletmeye ugrasiyordu. Bu hac
mevsimlerinin birinde Yesrib (Medine)'den gelen ve bu sehirde yasayan
iki Arap kabilesinden biri olan Hazrec kabîlesine mensup bazi
kimselerle karsilasan Hz. Peygamber, onlari Islâm'a davet etti.
Peygamberliginin onbirinci yilinda onun bu çagrisina adi geçen
kabileden alti kisi icabet edip, büyük bir samimiyetle bu yeni dine
sarildilar. Zira yillardir Yesrib'teki diger Arap kabilesiyle
aralarinda sürüp gitmekte olan Buas savaslarindan bezmis olduklarindan
bu yeni dinin aralarinda bir baris ortami olusturacagini ümit
ediyorlardi. Yesrib'e geri döndüklerinde bu olaydan ve yeni dinlerinden
kardes kabîle Evs'e bahsedip onlari da Islâm'a davet edeceklerine ve
gelecek yil yine Hacc mevsiminde ayni yerde Resulullah'la
bulusacaklarina dair söz verip ayrildilar

AKABE BEY'ATLARI Akabe

Medine'de yasayan bu iki kabîlenin disinda ayrica üç Yahûdi kabîlesi
daha bulunuyordu. Bunlar müsrik Araplari dinlerinden ve putperestlik
anlayislarindan dolayi hep hor görüyorlardi. Yahûdiler ellerindeki
Tevrat'a, ayrica âlimlerinden ve atalarindan isitip durduklarina göre
yakinda bu bölgede zuhur edecek bir peygambere iman edeceklerini ve bu
peygamberin destegiyle putperestlige son vererek Araplari ortadan
kaldiracaklarini söyleyip duruyorlardi. Yahûdilerin bu sözleri
Yesrib'li Evs ve Hazrec kabilelerinin zihninde yer etmisti. Hz.
Peygamber (s.a.s.) ile Akabe'de görüsünce, yahûdilerden önce davranip
bu peygamberin yaninda yer almakta hiç tereddüt etmediler. Bu ilk
müslüman Yesribliler Resulullah'a iman ederek söyle dediler: "Kavmimiz
çok zor günler yasiyor, hiç iyi bir durumda degiliz. Yillardir süren
çatismalar aramizda sonu gelmez bir anlasmazliga sebep oldu. Bu yeni
dinin bizleri biraraya getirecegine ve bizleri baristirip
kaynastiracagina inaniyoruz." Gerçekten Yesribliler Buas savaslarinin
artik son bulmasini istiyorlardi. Hz. Peygambere iman eden Hazrecliler
su kisilerden ibaretti: Es'ad b. Zurâre, Avf b. Hâris, Râfi' b. Mâlik,
Ukbe b. Âmir, Kutba b. Âmir ve Câbir b. Abdullah b. Riab. Bunlardan ilk
ikisi Neccarogullarina mensup idi. (Ibn Hisâm, Sîre, II, 70 vd.; Ibn
Sa'd, Tabakât, I, 217 vd.). Islâm'a gönül veren bu ilk Medineli
müslümanlar memleketlerine geri dönerek bütün güçleriyle bu yeni dini
tanitmaya ve akrabalarinin da iman etmelerini temine çalistilar. Bu
küçük grubun Yesribliler üzerinde büyük etkileri oldu. Evs ve
Hazrec'ten bir çok kimse bunlarin araciligiyla Islâm'a girdi. Özellikle
Resulullah'in dayilarindan olan Neccarogullarina mensup Es'ad b. Zurâre
ile Avf b. Hâris müslümanliklarini asla gizlemeksizin büyük bir
gayretle insanlari Islâm'a davet ettiler. Gerçekten Islâm akîdesi
Yesrib de yillardir süren savaslarin sona ermesinde büyük bir etken
oldu. Düsmanliklar sona erdi ve insanlar Allah'in rahmeti sâyesinde
kisa zamanda kardesler oluverdiler. Ertesi yil yani peygamberligin
onikinci yilinda yine Hacc mevsiminde Mekke'ye gelen Yesrib'li oniki
kisi Akabe mevkiinde Resulullah (s.a.s.) ile geceleyin gizlice
bulustular. Bunlardan altisi bir önceki yil müslüman olan kisilerdi.
Birinci Akabe Bey'ati adi verilen bu bey'atta bulunan sahâbelerden
Ubâde b. es-Sâmit, hadiseyi söyle anlatir:

"Refahta oldugu kadar sikintida, sevinçte oldugu kadar üzüntüde de onu
destekleyecek ve her konuda emirlerine itaat edecegimize, Resulullah'i
kendi nefislerimizden aziz tutup, durum ne olursa olsun ona muhalefet
etmeyecegimize, Allah yolunda hiç bir kinayicinin kinamasindan
korkmayacagimiza, Allah'a asla sirk kosmayacagimiza, hirsizlik ve zina
yapmayacagimiza, çocuklarimizi öldürmeyecegimize, kendiligimizden
uyduracagimiz yalan ve dolanlarla hiç kimseye iftirada
bulunmayacagimiza, hiç bir hayirli iste Resulullah'a muhalefet
etmeyecegimize dair bey'at ettik. Ayrica bizden birinin verdigi sözünde
durmasina karsilik onun ecir ve mükâfâtinin Allah'a ait olduguna ve ona
Cennet nimetinin verilecegine; kim insanlik haliyle bunlardan birini
isler de ondan dolayi dünyada cezaya çarptirilirsa bunun ona keffâret
olacagina; kim de yine bunlardan birini isler de isledigi o suçu Allah
açiga vurmazsa onun isinin Allah'a kalacagina; Allah'in dilerse onu
bagislayip dilerse azaba ugratacagina dair Resulullah'in bize
bildirdigi hususlara sadik kalacagimiza da söz verdik."

Bu birinci Akabe Bey'atina katilan oniki kisiden altisi bir önceki yil
iman eden kimselerdi. Diger altisi ise Muaz b. Hâris, Zekvân b. Kays,
Ubâde b. es-Sâmit, Yezid b. Sa'lebe, Abbâs b. Ubâde ve Ebu'l-Heysem
Mâlik b. Teyyihan idiler. Bazi kaynaklarda bir önceki yil Resulullah
ile tanisan alti kisiden biri olan Câbir b. Abdullah yerine Uveym b.
Saide'nin birinci Akabe Bey'atinda bulundugu ifade edilir.

Medineliler, hacdan geri dönerlerken, yanlarinda, Islâm'i ögretmek
üzere Resulullah tarafindan tayin edilen Mus'ab b. Umeyr'i götürdüler.
Kisa surede Medine-i Münevvere'de Islâmiyet hizla yayildi. Mus'ab b.
Umeyr, Rasûlullah'i Medine'deki her hareketten haberdar ediyordu. Kisa
zamanda Evs ve Hazrec kabilesinin bütün evleri Islâm'in nuruyla
aydinlanmaya basladi. Artik Medine, bir Islâm devletinin dogusuna hazir
hâle gelmisti. Mus'ab b. Umeyr'in gayret ve etkisiyle Yesrib'in ileri
gelenlerinden Sa'd b. Muaz ve Useyd b. Hudayr müslüman oldular. Bu iki
büyük reisin Islâm'a girmesiyle Islâm, Medine'de bir hayli kabul gördü.
Bunun üzerine Medineliler Hz. Peygamberi sehirlerine dâvet etmeye karar
verdiler.

Birinci Akabe Bey'atindan bir yil sonra Medineliler yeniden hac için
Mekke'ye geldiler. Içlerinde ikisi kadin yetmis bes müslüman vardi.
Allah Resûlünün bu defa onlarla ilgi kurmasi Islâm'in tebliginden
ibaret degildi. Çok önemli kararlar arifesindeydiler. Bulusma yeri yine
Akabe mevkii oldu. Bulusma gizli yapilacak ve hiç kimseye haber
sizdirilmayacakti. Gece yarisina dogru, Medineliler, gayet tedbirli
hareket ederek kararlastirilan yerde toplandilar.

Rasûl-i Ekrem Akabe'ye bu defa amcasi Abbâs ile birlikte geldi. Abbâs
henüz ya müslüman olmamis, yahut müslümanligini gizliyor, ancak
yegenini himaye ediyordu. Böylesi bir toplantida bulunmayi bir aile
borcu kabul etmisti. Toplantida ilk sözü Hz. Abbâs aldi:

- Ey Hazrecliler, Muhammed (s.a.s.)'in aramizdaki mevkii bildiginiz
gibidir. Biz, onu düsmanlarindan koruduk ve koruyacagiz. Kendisi
burada, ailesinin yaninda, nezdimizde izzet ve ikrâm içindedir. Fakat
sizinle bir andlasma yapmak ve size katilmak istiyor. Ona verdiginiz
sözü tutmak, kendisine muhalefet edenlere karsi gelmek hususunda
azminiz kuvvetli ve saglam ise buna bir diyecek yoktur. Fakat onu ele
verecek, yaniniza geldikten sonra yalniz basina birakacaksaniz, bunu
simdiden söyleyiniz ve onu kendi haline birakiniz.

Medineli Müslümanlarin cevabi söyle oldu:

-Dediklerinizi dinledik. Ey Allah'in resulü, siz söyleyin! Kendiniz
adina, Allah adina istediginiz andi bizden aliniz. Biz haziriz.

Resulullah Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur'an-i Kerim'den bazi ayetler okuduktan sonra söyle buyurdular:

"Kadinlarinizi ve çocuklarinizi nasil koruyorsaniz, beni de öylece korumak üzere size elimi veriyorum"

Elini ilk uzatan, Berâ b. Ma'rur oldu. O, söyle dedi:

-Bey'at ettik ya Resulullah, seni Hak dinle gönderen Allah'a yemin
ederiz ki kendimizi, çocuk ve hanimlarimizi korudugumuz gibi seni de
koruyacak ve savunacagiz. Biz, zaten harp içinde yogrulmus kimseleriz.
Zirha aliskiniz. Bu, bize atalar mirasidir.

Bera'dan sonra söz alan Ebu'l Heysem de:

- Ya ResulAllah, dedi. Bizim yahudilerle bir takim baglantilarimiz
vardir. Bu baglantilari kesecegiz. Biz bunu yaptiktan sonra siz de
Allah'in inâyetiyle muvaffak olunca bizi birakip kendi kavminizin
yanina döner misiniz?

Resulullah (s.a.s.) gülümsediler ve dediler ki:

"Kanim sizin kaninizdir. Siz bendensiniz, ben de sizdenim. Kiminle
dövüsürseniz" ben sizin yaninizdayim. Kiminle baris yaparsaniz, ben de
onunla baris yaparim. "

Resulullah (s.a.s.)'in bu sözlerini duyan herkes, bey'at etmek üzere
elini uzatiyordu. Bu sirada Abbâs b. Ubâde ortaya atilarak sunu söyledi:

-Hazrecliler! Bu zata niçin bey'at ettiginizi biliyor musunuz? Ona
bey'atla insanlarin kirmizisina ve siyahina, yani Arap ve Arap olmayana
karsi savasa hazir olmayi kabul etmis oluyorsunuz. Bir felâkete
ugradiginiz ve ulularinizin maktul düstügünü gördügünüz zaman onu
yalniz basina birakacaksaniz simdiden birakiniz. Bu, daha dogru olur.
Yoksa dünyada ve ahirette rüsvay olursunuz. Fakat ona verdiginiz sözü
tutacak, malca felâkete ugramayi, büyüklerinizin ölümüyle karsilasmayi
göze alacaksaniz, bunu yapiniz. Çünkü dünya ve ahiret hayri bundadir.

Hepsi kabul ettiler ve sordular:

- Ey Allah'in Resulü, buna karsilik bize ne va'd ediyorsunuz?

Resulullah:

"Cennet" dedi.

Bey'at kisa zamanda tamamlandi. Hepsi de darlikta ve genislikte her
halükarda itaate, sözün ancak dogrusunu söylemeye ve Allah yolunda hiç
bir kinayicinin kinamasindan korkmamaya söz verdiler.

Bey'attan sonra Resulullah (s.a.s.), Hazrec'den dokuz, Evs'den üç kisi
olmak üzere on iki nakip seçtiler. Es'ad b. Zurâre de hepsinin basi ve
emîri seçildi. Bunlardan her biri bir kabîlenin reisi idiler. Bunun
anlami, oniki kabilenin Islâmiyeti kabul etmesiydi.

Bey'at gece karanliginda tenhada ve gizlilik içinde yapilmisti. Fakat bey'atin bitiminde bir çiglik karanligin perdesini yirtti:

- Ey Kureys, Muhammed ile atalarinin dininden çikanlar, sizinle dögüsmek için andlasma yaptilar!..

Fakat müslümanlarin artik kimseden çekindikleri yoktu. Bu sesi duyar duymaz Abbas b. Ubâde söyle dedi:

- Ya ResulAllah, seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki istersen
sabah olur olmaz kiliçlarimizi kinindan siyirir üzerlerine saldiririz.
Resulullah (s.a.s.) ise söyle buyurdular:

"Hayir... Bize savas izni daha verilmis degildir. Simdilik hepiniz yerlerinize dönünüz."

Islâm'a teslim olup Resulullah'a tam anlamiyla bey'at eden bu ilk
müslüman kitle için emre itaat mutlak idi. Akabe'deki bu toplanti
dagildi ve herkes yerine döndü. Sabah olunca Kureysli müsrikler bu
bey'attan haberdar olmuslardi. Müsrikler bu anlasmanin mahiyetini
arastirmaga basladilar. Fakat henüz müslüman olmamis olan
Yesribliler'in Hz. Peygamber ile anlasmalarina bir türlü anlam
veremiyorlardi. Mekkeli müsrikler bu gizli anlasma hakkinda bir bilgi
alamadan Yesrib'li müslümanlar sehri terk etmislerdi .

Islâm Devleti'nin kurulmasinda önemli bir dönüm noktasi olan ikinci
Akabe bey'atina, Resulullah'in savas ve barista korunacagina dair
prensiplerin tesbit edildigi ve kararlarin alindigi bir bey'at
olmasindan dolayi, "Bey'atü'l-Harb" adi verilir. Ikinci Akabe
bey'at'inin gerçeklesmesiyle Islâm tarihinde yeni bir dönem basliyor ve
o gün Islâm Devleti'nin temeli atilmis oluyordu.

Ahmed AGIRAKÇA

Kaynak: Samil Islam ansiklopedisi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




AKABE BEY'ATLARI Empty
MesajKonu: Geri: AKABE BEY'ATLARI   AKABE BEY'ATLARI I_icon_minitime30.09.08 6:16

AKABE BEY'ATLARI Pempe1ff5mx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AKABE BEY'ATLARI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Peygamberimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: