sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav) Empty
MesajKonu: Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav)   Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav) I_icon_minitime25.08.08 11:23

Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav)







Hurafeler, mantıksal
temeli ve gerçek hayatla ilgisi bulunmayan yanlış inanç ve
uygulamalardır. Din dışı alanlarda görülmekle birlikte dînî konularda
daha yaygındırlar. Irk ve din ayrımı gözetmeksizin çeşitli toplumlar
arasında mevcutturlar. Din bazında ele alınacak olursa, tarihte ve
günümüzde yahudiler ve hristiyanlarda olduğu gibi müslümanlar arasında
da görülmektedir. Önceki dinlere ait kültürlerden bazı unsurların
müslümanlar arasına taşınması ve bilgisizlik gibi nedenler, ulûhiyet,
gayb, uğur-uğursuzluk ve ölülerden yardım beklemek gibi belli başlı
hurafelerin ortaya çıkmasına ve uygulanmasına yol açmıştır.

Batıl inanışlar ve hurafeler, çağımızın olumsuz anlamda gelişme
gösteren değerlerinden biridir. Pozitif bilimlerin başdöndürücü bir
şekilde ilerleme kaydettiği, sosyal bilimlerin geliştiği, bilimsel
araştırmaların hayatın her alanına nüfuz ettiği günümüzde hurafelere
ilginin azalması gerektiği düşünülür. Ancak sayısız hurafe ve halk
inançlarının coğrafî sınır ve kültürel seviye farkı bile tanımaksızın
zamanımızda ilgi gördüğü ve insanları etkilediği görülmektedir. Bu
noktada, diğer alanlardaki faaliyetlerinde olduğu gibi, Hz.
Peygamber'in hurafeler karşısındaki tutumunun da günümüzde değerini ve
önemini koruduğu ortaya çıkmaktadır. Hz. Peygamber bu açıdan da
insanlara örnekliğini göstermiştir.

Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde, insanın kaderini değiştirme iddiası
taşıyan, Allah'tan başka varlıklardan yardım alma gayesi güden,
insanları sağlam bilgi kaynaklarından ve sebeplere başvurmaktan
alıkoyan her türlü hurafe, batıl inanç ve uygulamalar, açık ve kesin
bir şekilde reddedilmiş ve yasaklanmıştır.

Hz. Peygamber'in hemen tüm faaliyetlerinde hurafelerle mücadele ettiği
görülmektedir. Sözgelimi kehâneti ve kâhinlerin eylemlerini kesinlikle
hoş görmemiş, çeşitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber
verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya çıkarma sanatı olan ve hemen
bütün milletlerde bâtıl inanç ya da folklor olarak varlığı görülen
falcılığı yasaklamıştır. Araplar arasında falcılık son derece yaygındı.
Câhiliye dönemi Arap toplumunda görülen ve kuşların adları, sesleri ve
uçuşlarından uğursuz anlamlar çıkarma, kuşların uçuş tarzını
inceleyerek yorumlar yapma veya çakıl taşı, nohut, bakla gibi
maddelerle fal tutma gibi bütün fal çeşitleri Hz. Peygamber'in
yasakladığı hususların kapsamına girmektedir.

Hz. Peygamber, su dolu bardağa, güneşe, billur parçasına bakarak remil
atıp secili ve kafiyeli sözlerle ve bunların yanısıra, sözgelimi
çocukların vücut yapılarına bakarak gelecekleriyle ilgili tahmin
yürütmek gibi daha başka usullerle gâibden haber verdiğini iddia eden
kâhinlere müracaatı yasaklamıştır. Muaviye b. Hakem es-Sülemî adlı
sahâbî, kendisine "Biz birtakım şeyleri câhiliye döneminde yapıyorduk.
Kâhine gidiyorduk" deyince "Kâhinlere gitmeyin" buyurmuştur. Adı geçen
şahsın "Uğursuzlukta bulunuyorduk" demesi üzerine de, kendilerinin öyle
zannettiklerini, ancak buna itibar edilmemesini ve niyetlenilen işten
geri kalınmamasını söylemiştir. Bir grup insanın kâhinler hakkında
bilgi almak amacıyla sordukları soruya "Kâhinler birşey değildir”
demiştir. Kâhin veya arrâfa giderek onları tasdik etmekle iman arasında
bağlantı kurmuştur. Nitekim "böyle hareket edenlerin kendisine
indirileni inkâr etmiş sayılacaklarını ve namazlarının kırk gün kabul
edilmeyeceğini” bildirmiştir.

Hz. Peygamber, İslam'da uğursuzluk telakkisinin bulunmadığını,
uğursuzluğa inanmanın kişiyi şirke götürebileceğini haber vermiştir.
Kuşun ötmesinin ve uçmasının uğursuzluk sayılamayacağını belirterek,
ilginç görünen nesne ve olayların iyiye yorulmasını tavsiye etmiştir.
Büyü yapmanın ve muska taşımanın tevhid inancını zedeleyeceğini
bildirmiştir.

İslam öncesinde Araplar, başta güneş ve ay olmak üzere birtakım gök
cisimlerine ve melek, cin ve şeytan gibi ruhanî varlıklara taparlardı.
Bunun yanısıra, bu cisimler hakkında çeşitli batıl inançlara da sahip
idiler. Sözgelimi yıldızların yağmur yağdırdığına inanırlardı. Hz.
Peygamber ise bunun câhiliye inancı olduğunu söylemiştir. Araplar
güneşin melek olduğunu, şeytanların putları mekân edindiklerini kabul
ederlerdi. Bir yıldızın kaymasını veya düşmesini, o beldede bir büyüğün
doğmasına, yahut ölmesine, ve yahut da bir felaketin geleceğine işaret
sayarlardı. Hz. Peygamber bu tür inançların bâtıl olduğunu
bildirmiştir. Bu konudaki görüşünü açıkladığı bir olay şöyle
gelişmiştir: Bir gece vakti Hz. Peygamber sahabelerle birlikte
otururken bir yıldız kayar ve ortalığı aydınlatır. Bunun üzerine
câhiliye döneminde böyle bir durumda ne dediklerini yanındakilere
sorar. Onlar da "'Bu gece büyük bir adam doğdu; büyük bir adam öldü
derdik" cevabını verirler. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Yıldız ne bir
kimsenin ölümü için kayar, ne de dünyaya geldiği için" der.

Kırlarda yaşadığına, çeşitli renk ve şekle girerek insanlara
göründüğüne, onları yollarından saptırıp helak ettiğine, kılıçla
vurulan ilk darbede öldüğüne, ikinci darbede ise dirildiğine inanılan
ve efsânevî bir varlık olan "Ğûî" hakkında Hz. Peygamber "Gûî yoktur"
buyurmuş, bu türden hayaletlerin varlığına dair telakkilerin bâtıl
olduğunu kesin bir şekilde ifade etmiştir. Bunun yanında, câhiliye
inançlarının kalıntısı olarak bir hayaletin görünmesi durumunda besmele
çekmek ve ezan okumak gibi müslümanların maneviyatını güçlendiren
uygulamalar da tavsiye edilmiştir.

Hz. Peygamber, Arapların Kabe ve Mekke'nin kutsallığıyla ilgili inançlarını hurafelerden arındırmıştır.

İslam'ın doğduğu sırada cincilik, düğüm atmak, üflemek, fal okları ve
yıldıza bakmak gibi usullerle yaygın bir şekilde putperestlikle
birlikte uygulanmaktaydı. İslam buna şiddetle karşı çıkmıştır.
Sihir-büyü yapılmasını Hz. Peygamber büyük günahlar arasında saymış,
hatta bir sözünde Allah'a şirk koşmanın hemen ardından zikretmiştir.
Sihir yapanın imanının zayi olacağını bildirmiştir. Bunun yanında büyü
yapan için cezalar öngörülmüştür.

Hz. Peygamber'in 9. ve 10. hicrî yıllarda yoğun bir şekilde Medine'ye
gelen heyetlerle yaptığı görüşmeler, İslam'ı tanıtma ve yayma
bakımından olduğu kadar, batıl inanışlar ve hurafelerle mücadele
açısından da önem arzeder. Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip
oldukları batıl inançları ve bunlarla ilgili uygulamaları ortadan
kaldırmaya çalışmıştır. Esed kabilesi heyeti kuşları azarlamak, onların
isimlerinden, seslerinden ve geçişlerinden anlamlar çıkarmak, taşları
işaretleyip avuçlarında sallayarak birtakım anlamlar çıkarmak ve
kehânet gibi uygulamaların hükmünü sorduklarında Hz. Peygamber bütün
bunları yasaklamıştır.

Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde okumaya, bilgiye, akla,
düşünceye, araştırmaya son derece önem verildiği malumdur. Hz.
Peygamber hayatında ve faaliyetlerinde batıl inanışlara ve hurafelere
göre değil, bilakis daima inanç, azim, sebat, sabır, çalışma, sebeplere
bağlanma ve danışarak hareket etme gibi esaslara riayet etmiş,
faaliyetlerini somut adımlar atarak gerçekleştirmiştir.

Prof. Dr. İbrahim Sarıçam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav) Empty
MesajKonu: Geri: Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav)   Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav) I_icon_minitime30.09.08 6:20

Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav) Pempe1ff5mx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hurafeler Karsisinda Hz. Muhammed (sav)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Komutan olarak Hz.Muhammed
» Hz. Muhammed (S.A.V)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Peygamberimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: