sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması Empty
MesajKonu: Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması   Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması I_icon_minitime25.08.08 9:35

Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması

Zeyd b. Harise, Kelb Kabîlesne mensuptu. Henüz sekiz yaşlarında küçük
bir çocuk iken, annesiyle beraber gittiği akrabalarının yanında, bir
başka kabilenin baskını sırasında esir alınmıştı. Esirler pazarından
da, Hz. Hatice'nin yeğeni Hâkim b. Hizan tarafından 400 dirheme satın
alınıp Mekke'ye getirilmişti.128 Hz. Hatice, Zeyd'i yeğeninden almış ve
evinde barındırıyordu.

Bu sırada Efendimiz, Hz. Hatice'yle evli bulunuyordu.

Resûli Ekrem, bu küçük çocuğu sevmişti. Bu sebeple, Hz. Hatice'den onu
kendisine bağışlamasını istedi. Muhterem zevceleri, Peygamberimizin bu
arzusunu yerine getirdi.

Nebîyyi Ekrem Efendimiz, onu alır almaz âzad etti.129 Her zaman
hürriyeti benimseyen ve seven bir büyük insandı o... Her yaşında,
insanlara, onların vazgeçilmez hak ve hürriyetlerine son derece
hürmetkar ve riayetkardı. Fânî hayatının son ânına kadar bu eşsiz ulvî
duygusu ve hasleti her zaman kemâl derecesinde tecellî edecektir!

Zeyd, belirttiğimiz gibi, henüz küçük bir çocuktu.

Ebeveyni, onun nereye götürüldüğünü, kime satıldığını bilmiyordu. Harise Ailesi, çocukları için her gün gözyaşı döküyordu.

Babası Harise, evde duramaz olmuştu. Diyar diyar dolaşıyor, sormadık
kabile ve uğramadık yurt bırakmıyordu. Biricik oğlu Zeyd için şiirler
söylene söylene geziyordu.

Küçük Zeyd ise, sanki anne babasını unutuvermişti. Mes'ud ailenin
saadeti onun da yüksek ruhunu olanca gücüyle sarmış ve âdeta onun
ayrılmaz bir parçası hâline gelmişti. Rahatı yerindeydi, Kâinatın
Efendisiyle kaynaşmıştı. Onun şefkatli kanatları arasında mes'uddu,
sevinçli ve huzurlu idi.

Zeyd'in Yeri Tesbit Edildi!

Günün birinde Kelb Kabilesinden birkaç kişi, Kabe'yi ziyarete geldi. Bu
arada, Zeyd'i gördüler ve kendisiyle sohbet edince de tanıdılar.

Babasının, annesinin durmadan kendisi için gözyaşı döktüklerini, hasretiyle yanıp tutuştuklarını Zeyd'e anlattılar.

Fakat Zeyd, gayet sakin ve rahat idi. Anne şefkati ve baba sevgisinden
daha ulvî ve kutsî şeylere mazhar olmanın gönül rahatlığı içinde,
onlara cevabı şu oldu:

"Annemin babamın benim için gözyaşı döktüklerini biliyorum. Sâdece,
sizden, şu söyleyeceklerimin onlara ulaştırılmasını istiyorum:

'"Ben, her ne kadar uzaklarda bulunuyor isem de, kavmimle haber
gönderdim ki, hacc merasimi yapılan belli yerler yanındaki Beytullah'ta
oturuyor, hizmet ediyorum. Artık, aradığınızı elde etmek için son
gücünüzü harcamaktan, uzun uzun yollar katetmekten, develeri yeryüzünde
koşturup durmaktan vazgeçin! Allah'a hamdederim ki, ben şimdi, öyle
hayırlı, öyle şerefli bir aile içinde bulunuyorum ki, Maad'ın
sulbünden—uludan uluya geçerek gelmiş olan—en şerefliler, bu
ailedendir!""30

Bu haberi alan Harise, kardeşi Kâ'b'la birlikte yanına fazla miktarda
akçe de alarak Zeyd'i kurtarmak için derhâl Mekke'ye geldi. Sorup
soruşturup Resûli Ekrem Efendimizi buldu ve, "Ey Kureyş Kavminin
Efendisi, efendisinin oğlu!.. Siz, Harem halkı ve Haremi Şerifin
komşususunuz! Beytullah'ın yanında esirlerin esaret bağlarını çözer ve
karınlarını doyurursunuz!" diye konuştuktan sonra, asıl maksadını şöyle
arzetti:

"Yanında bulunan oğlumuz için sana geldik. Sen bizi memnun ve razı
edecek bir fıdyei necat [kurtuluş akçesi] iste; biz sana onu verelim,
oğlumuzu serbest bırak!"

Nebîyyi Ekrem, "Oğlunuz kimdir?" diye sordu. "Zeyd b. Harise..." dediler.

Peygamberimiz, "Bundan başka bir istediğiniz var mı?" dedi.

Onlar, "Hayır, başka isteğimiz yok." cevabını verdiler.

Bunun üzerine, Resûli Kibriya Efendimiz, "Zeyd'i çağırın! Dilediğini
yapmakta serbest bırakın! Eğer, sizi tercih ederse fıdyei necat
almaksızın, o sizindir, alın götürün; yok, eğer beni tercih ederse,
vallahi, ben, beni tercih edene, kimseyi tercih etmem!"13' diye konuştu.

Harise ve kardeşi, Efendimizin bu konuşmasından memnun oldular ve, "Sen," dediler, "bize karşı çok insaflı davrandın!"

Huzura gelen Zeyd'e Efendimiz, "Şunları tanıyor musun?" diye sordu.

Zeyd, "Evet, tanıyorum." dedi.

Peygamberimiz tekrar, "Kimdir onlar?.." dedi.

Zeyd, "Bu babamdır, şu da amcamdır." cevabını verdi.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, "Sen, benim kim olduğumu
öğrendin. Sana olan şefkat ve sevgimi de gördün. O hâlde ya beni tercih
et, yanımda kal; ya onları tercih et, git." diyerek, onu tercihinde
serbest bıraktı.

Zeyd'in cevabı şu oldu:

"Ben, hiçbir kimseyi, sana tercih etmem! Sen, benim için anne ve baba makamındasin!"

Oğlunun bu cevabı karşısında şaşıran ve sarsılan baba Harise, hiddetle,
"Yazıklar olsun sana!.." dedi, "Demek ki, sen köleliği, hürriyete, anne
babana, amcana ve ev halkına tercih ediyorsun!"

Fakat, Zeyd, babasıyla aynı kanaatte değildi. "Babacığım!.." dedi,
"Ben, bu zâttan öyle şeyler gördüm ki, kendisine hiçbir zaman bir
kimseyi tercih edemem!"132

Küçük Zeyd, böylece, Resûli Ekrem Efendimize olan sadâkat ve
bağlılığını ispatlamıştı. Kader, ona nurlu ve parlak bir istikbâl
hazırlıyordu. Bu hâli, onun ilk müjdesiydi.

Efendimizin, Zeyd 'i Evlâd Edinmesi!

Peygamber Efendimiz, Zeyd'e, bu eşsiz bağlılığın mükâfatını vermede
gecikmedi. Hemen elinden tutarak, onu Kureyş'in oturduğu Hıcır
mahalline götürdü ve halka şöyle hitab etti:

"Ey hazır bulunanlar!.. Şâhid olunuz ki, bundan böyle Zeyd, benim oğlumdur. Ben, ona vârisim, o da bana vâristir."

Mekkeliler, birini evlâd edinmek istedikleri zaman böyle yaparlardı.
Efendimiz de onların bu âdetlerine uyarak, Zeyd'i böylece kendisine
evlâd edinmiş oldu.

Peygamber Efendimizin bu güzel davranışı, şaşkın ve dalgın duran
Harise'nin mahzun gönlünde sevinç rüzgârı estirdi: Demek ki, oğlu emin
bir elde bulunuyordu!

Gönül huzuru içinde Harise, oğlunu Kâinatın Efendisinin yanında bırakarak yurduna döndü.1"

Bundan sonra, Mekke'de herkes Zeyd'i, "Muhammed'in oğlu Zeyd..." diye çağırmaya başladı.

Efendimiz, peygamberlik vazifesiyle memur edilip vahiy gelmeye
başlayınca, evlâdlıkların kendi öz babalarının adlarıyla çağrılmaları
emredildi.134 Bunun üzerine Hz. Zeyd, babasının ismiyle, "Harise oğlu
Zeyd." diye çağrıldı.

Bu konuda âyeti kerîmede meâlen şöyle buyurulur:

"Evlâdları, babalarına nisbet ederek çağırın! Allah katında, bu, daha
doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar dinde kardeşleriniz ve
dostlarınızdırlar (Kendilerini "Kardeşim" veya "Dostum" diye
çağırın.)"135

Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (r.a.), bu hususu şöyle ifade etmiştir:

"Biz, 'Evlâdları babalarının adıyla çağırın.' âyeti ininceye kadar
Zeyd'i 'Harise oğlu Zeyd' diye değil, 'Muhammed oğlu Zeyd' diye
çağırırdık."116

Ayrıca, bu âyetle, evlâdlıkların, evlâd edinen kimseye vâris olması hükmü de ortadan kaldırıldı.

Hz. Zeyd, Efendimize peygamberlik vazifesi verildikten sonra, Hz.
Hatice ve Hz. Ali'yi müteakip derhâl İslâm'ın sînesine koşacak ve
"üçüncü Müslüman" olma şerefine erecektir.

Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'i fazlasıyla severdi. Zaman zaman
kendisine, "Ey Zeyd!.. Sen, kardeşimiz ve âzadlımızsın."137 diyerek
iltifatta bulunurdu.

Resûli Ekrem, daha sonra çok sevdiği bu büyük insanı, dadısı Ümmü
Eymen'le evlendirecektir ve bu evlilikten yine çok sevdiği ve çoğu
zaman terkisinde taşıdığı Üsame Hazretleri dünyaya gelecektir!

PEYGAMBERİMİZİN, HZ. ALİ'Yİ YANINA ALMASI

Efendiler Efendisi 36 yaşında. Milâdî 607 senesi.

Mekke'de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık baş göstermişti. Çoğu aile, geçim sıkıntısından perişan bir durumda idi.

Geçin sıkıntısı içinde bulunan ailelerden biri de,Resûli Ekrem Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in ailesiydi.

Efendiler Efendisinin kalbi, şefkat ve merhamet kaynağıydı sanki...
Zâtına yapılan iyilikleri asla unutmuyordu. Kendisine karşı gösterilen
kadirşinaslıkları asla karşılıksız bırakmak istemiyordu! Böylesi güzel
ve eşsiz bir mizaca sahip bulunuyordu!

İşte, şimdi geçim sıkıntısı çeken biri vardı. Kendisine elinden gelen
yardımı esirgemeyen biri. Çocukluğundan beri, şefkatli kanatlan
arasında büyüdüğü biri: Ebû Tâlib...

Amcası geçim sıkıntısı içindeyken, o nasıl rahat edebilir ve nasıl yardımına koşmazdı?

Derhâl harekete geçti. Hâli vakti yerinde olan diğer amcası Hz. Abbas'a
koştu, durumu kendisine arzetti. Sıkıntı içinde kıvranan Ebû Tâlib'e
yardım ellerini uzatmaları, yükünü bir nebze de olsa hafifletmeleri
gerektiğini anlattı.

Hz. Abbas, Efendimizin bu davetini memmuniyetle karşıladı ve birlikte Ebû Tâlib'e vardılar.

Maksatları, Ebû Tâlib'in evindeki kalabalığı biraz azaltmak, hiç olmazsa birkaçının nafaka yükünü omuzundan kaldırmaktı!

Maksatlarını Ebû Tâlib'e açınca, o bundan memnuniyet duydu ve sonunda
Efendimiz ismini bizzat koyduğu Hz. Ali'yi, Hz. Abbas da Hz. Cafer'i
himayesine aldı.148

O sırada Hz. Ali, dört veya beş yaşında bulunuyordu. Henüz bu yaşta,
"Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." buyuran Resûli Kibriya'nın
himayesine girmesi, Hz. Ali için eşsiz bir mazhariyetti. Bu yaşından
itibaren onun terbiye süzgecinden geçecek, davet edildiğinde ise,
derhâl îman edecektir! Bu îmanı sırasında 910 yaşlarında bulunan Hz.
Ali, aynı zamanda "ilk Müslüman çocuk" şerefini de kazanmış
olacaktır.1"9

128 İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 497; İbni Esir, Üsdû'lGabe, c. 2, s.
224; İbni Hacer, ellsabe, c. 1, s. 563. 129 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s.
264; İbni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 497.

130 ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 41; Ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e.,c. 1, s. 523.

131 İbni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; ibni Hacer, A.g.e., c. 1, s. 523.

132 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; ibni Esir, A.g.e., c. 2, s. 225.

133 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 42; Ibn-i Esir, A.g.e., c. 2, s. 225; İbn-i Hacer,A.g.e., c. 1, s. 563.

134 Ahzab, 5, 40.

135 Ahzab, 5.

136 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 3, s. 43; Buharî, Sahih, c. 3, s. 174; Müslim, Sahih, c.3, s. 131.

137 Baharı, A.g.e., c. 3, s. 303.

148 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 263. Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 262; Taberî, Tarih, c. 2, s. 213.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması Empty
MesajKonu: Geri: Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması   Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması I_icon_minitime30.09.08 6:48

Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması Pempe1ff5mx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SAID B. ZEYD (r.a)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Peygamberimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: