sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ Empty
MesajKonu: KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ   KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ I_icon_minitime25.08.08 9:34

KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ

Kâinatın Efendisi 35 yaşında idi.

Bu sırada Kureyş Kabilesi, Kabe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir
kararını verdi. Zîra, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana
gelen seller, yapı itibarıyla pek sağlam olmayan bu mabedi oldukça
yıpratmıştı. Çatısız bulunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline
kadar tesir etmiş ve binayı âdeta harab bir hâle getirmişti.

Son olarak gelen büyük bir sel, Kabe'yi bütün bütün sarsmış ve
duvarlarını çatlatmıştı. Bu durum Mekkelilerde bir korku ve telâş
uyandırmıştı.

Bu arada, bir hâdise daha oldu: Kadının biri Harem'de ateş yaktı.
Ateşin korundan sıçrayan kıvılcımlar, Kabe'nin örtüsünü tutuşturdu ve
yanmasına sebep oldu.

Bütün bunların üzerine bir de Kabe'nin içinde bulunan bir definenin
çalınması eklenince, Mekkeliler, artık, verdikleri kararı bir an evvel
gerçekleştirme gayretine girdiler.138

İnşaat Malzemesi Yüklü Gemi

Kureyşliler, Kabe'yi nasıl ve neyle tamir edeceklerini düşünüp, istişare ediyorlardı.

Bu sırada, Cidde'ye gitmek üzere Mısır'dan yola çıkmış bulunan bir Bizans gemisi, Cidde yakınlarında karaya oturdu.

Bunu haber alan Kureyş, olay yerine bir heyet gönderdi. Geminin yükü,
yumuşak aktaş, tahta, direk ve demir idi. Bunlar, Kureyş'in arayıp da
bulamadıkları şeylerdi!

Heyet, gemide bulunanlarla anlaşarak keresteyi satın aldı. Bunun
yanında, gemideki tüccara, Mekke'ye serbestçe girebilme ve mallarını
gümrüksüz satabilme garantisi de verdiler. Hâlbuki, daha evvel
Mekkeliler, şehirde ticaret eşyası satanlardan öşür alırlardı.

Gemide ayrıca Bâkûm adında Bizanslı bir mimar da bulunuyordu. Kabe
yapımında kendisinden istifade etmek üzere bu mimarla da anlaştılar.

Buna göre, duvarlarını yeniden tamire karar verdikleri Kabe'nin
mimarlığını Bizanslı Bâkûm, marangozluğunu ise Mekke'de oturan Kıbtî
bir usta yapacaktı.139

Duvarların Taksimi

Kabe duvarlarının taşlarla örülmesi işi, kur'ayla kabileler arasmda
dörde taksim edildi. Buna göre, Abdi Menaf ile Zühre Oğullarına
Kabe'nin Şam cephesi (Hatiym, Hıcır tarafı); Şehm, Cehm (Cümah) ve Amir
Oğullan payına Kabe'nin Yemen köşesi ile Hacerû'lEsved köşesi arası;
Mahzum ve Teym Oğullarına ise, Safa ile Ecyad'a bitişik olan Yemen
cephesi düştü.140

Mekke 'nin Sarsılması

Her kabîle, kendisine düşen tarafı yıkıyordu. Hz. İbrahim'in attığı
temele kadar inildi. Bundan sonra, birbiriyle kaynaşmış deve sırtı gibi
yeşil yeşil taşlar görülmeye başlandı!

Niyetleri, daha da aşağı inmekti. Ne var ki, buna muvaffak olamadılar.
İçlerinden biri bu yeşil taşlara kazmayı sallayınca, birden zelzeleye
uğramış gibi Mekke'nin sarsıldığını gördüler. Herkeste bir korku ve
telâş başladı. Bundan sonrasını yıkmaya müsaade bulunmadığını anlayıp,
kazdıklarıyla iktifa ettiler.141

Kabileler Arasında Anlaşmazlık Çıkması

Herkes kendisine düşen taraf için taş taşıyor ve duvarlar örülüyordu.
Bina, Hacerû'lEsved'in konulacağı yere kadar yükseltilmişti. Ancak, bu
mübarek taşı yerine koymada kabileler arasında anlaşmazlık çıktı. Her
kabile, kendisini diğer kabilelerden bu hususta daha lâyık görüyordu.
Kabile taassubunun bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü bir zamanda, hangi
kabile bu şerefi başkasına kaptırmak isterdi? İş kızıştı, tartışma ve
münakaşa son derece sertleşti. Öyle ki, birbirleriyle vuruşacaklarına
dair yemin bile ettiler.142

Ortalığı bir kargaşalık kaplamıştı. Her an çarpışma bekleniyordu.
Çarpışma vuku bulursa, çok kişi hayatını kaybedebilir, çok mal telef
olabilirdi!

Bu duruma bir çâre bulmak gerekiyordu!

Dört beş gün, Kabe'nin duvarlarına tek taş koymadan, Kureyş kabileleri
bekleyip durdular! Sonra tekrar Mescidi Haram'da toplandılar,
birbirleriyle konuştular, tartıştılar.

Bu arada, kabileleri uzlaşmaya davet edenler de vardı.

Uzlaşmayı Sağlayan Teklif!

Kanlı bir hâdisenin kopması her an beklenirken, Kureyş'in en
yaşlılarından Ebû Ümeyye diye bilinen Huzeyfe b. Muğire, ortaya atıldı
ve taraflara şu teklifi sundu:

Ey Kureyşliler!.. Anlaşamadığınız şu işte, mabedin şu kapısından (Benî
Şeybe Kapısını eliyle işaret ederek) ilk girecek zâtı aranızda hakem
yapın; o kimse bu işi bir neticeye bağlasın!"143

Ebû Ümeyye'nin beklenmedik bu teklifi, taraflarca tereddütsüz kabul gördü.

"MUHAMMEDÛ'LEMİN" GELİYOR!

Artık, bütün gözler Benî Şeybe Kapısındaydı!

Acaba kim çıkacaktı ve kabîlelerin anlaşmazlığına nasıl bir çâreyle son
verecekti? Hiçbir kabîlenin gönlünü kırmadan bu işi nasıl halledecekti?

Merak dolu bakışlar, mescidin mezkûr kapısını dikkatle süzmekte idi.

Kapıdan bir zât belirdi!

Uzaktan farkettiler, kendisine mahsus boyu poşu ve yürüyüşüyle vekar
içinde gelen bu zâtı derhâl tanıdılar ve sevinç içinde bağırdılar:
"ElEmin o!.. Muhammed o!.. Onun aramızda vereceği hükme razıyız!"144

Evet, gelen, Muhammedû'lEmin'di (s.a.v.). Herkesin itimadını kazanmış olan dürüst insandı.

Bu sebeple, merak dolu bakışlar, birden sevinç bakışlarına döndü. Çünkü, âdil karar vereceğinden hepsi tereddütsüz emindi.

Evet, isabetli karar vermekten şaşmayan Efendimizin gelişi, elbette
tesadüfi değildi. Vereceği hükümle onlara, peygamberliğinden önce de,
isabetli görüşe, derin düşünceye sahip olduğunu tasdik ettirecekti.

Kureyş, durumu kendilerine anlattı.

Kalbi gibi zihni de tertemizdi Efendimizin... İsabetli kararı vermekte gecikmedi ve şu emri verdi:

"Hemen bana bir örtü getiriniz!"

Anında getirdiler. Bir rivayete göre, bu, Velid b. Muğire'nin
elbisesiydi. Diğer bir rivayete göre ise, Efendimiz, bizzat kendi
ridâsıni bu işte kullandı.145

Kâinatın Efendisi, getirilen örtüyü yere serdi.

Küçük büyük herkesin dikkatli bakışları, Efendimizin üzerinde toplanmıştı. O örtüyle ne yapacaktı?

Merakları fazla sürmedi ve Sevgili Peygamberimiz, Hacerû'lEsved'i bu
örtünün ortasına koydu; sonra da, "Her kabileden bir kişi bunun birer
köşesinden tutsun." diye emretti.

Öyle yaptılar. Hacerû'lEsved'i, örtüyle, konulacak yere kadar kaldırdılar.

...Ve Resûli Kibriya Efendimiz, bizzat Hacerû'lEsved'i kendi eliyle yerine koyarak, bu şerefe nail oldu!

Bundan sonra duvar örülmeye başlandı ve kısa zamanda tamamlandı.146

Böylece, Allah Resulü, İlâhî mevhibenin bir eseri olan isabetli
kararıyla, kabileler arasında büyük bir kanlı çarpışmayı önlemiş oldu.

Bu kararıyla Sevgili Peygamberimiz, kendisinden çok daha yaşlı ve
haliyle tecrübeli bulunanlardan bile daha isabetli görüşe, daha
kuvvetli muhakemeye ve daha ziyade zekâya sahip bulunduğunu, aynı
zamanda İlâhî bir kuvvetle te'yid edildiğini ortaya koymuş oluyordu!

İbni Abbas Hazretlerinin bir rivayetine göre, Efendimiz, Hacerû'lEsved'i* yerine koyduğu gün, Pazartesi günü idi.147

Renginin siyah olması sebebiyle "Hacerû'lEsved [Siyah Taş]" diye
adlandırılmış bulunan bu mübarek taş, Kabe'nin şark köşesinde olup,
yerden bir buçuk metre yükseklikte, kapıya yakın bir yere
yerleştirilmiş, üç büyük ve birkaç tane de küçük parçadan
müteşekkildir. Etrafı gümüş bir halkayla çevrilidir. Bir başka ismi
"Ruhû'lEsved"dir.

Bu mübarek taş, semavî bir taş olup, Hz. İbrahim'e (a.s.) Hz. Cebrail
tarafından getirilmiştir. Kabe duvarına yerleştirilmeden evvel, Ebû
Kubeys Dağında muhafaza edilmekteydi. Bir rivayete göre, Peygamber
Efendimizin "Ben peygamber gönderilmeden evvel, Mekke'de bana selâm
veren taşı, hâlâ biliyor ve tanıyorum!" ifadelerinin işaret ettiği taş,
bu Hacerû'lEsved'dir.

Bir gün, bu taşa yaklaşıp öpen Hz. Ömer, şöyle demişti:

"Çok iyi bilirim ki, sen zararı ve menfaati olmayan bir taş parçasısın!
Eğer Resûlullah'ın seni takbii ettiğini [öptüğünü] görmeseydim asla
seni takbii etmezdim!"

138 ibn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 205; İbn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 145; Taberî, Tarih, c. 2, s. 198.

139 Ibn-i Hişam, A.g.e., c. 1, s. 205; ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 145.

140 Ibn-i Hişam, A.g.e., c. 1, s. 207; Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 146; Taberî,Tarih, c. 1, s. 200.

141 İbn-i Hişam, A.g.e., c. 1, s. 207-208; Taberî, A.g.e., c. 2, s. 201.

142 İbn-i Hişam, A.g.e., c. 1, s. 209; ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 146; Taberî, A.g.e., c. 2, s. 201.

143 İbni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 209; ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 146; Taberî, A.g.e., c. 2, s. 201.

144 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 209; ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. ?

145 Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 99.

146 İbni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 209210; Ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 146; Taberî,Tarih, c. 2, s. 201.

147 Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 1, s. 129.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ Empty
MesajKonu: Geri: KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ   KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ I_icon_minitime08.10.08 17:29

KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ 14ip512
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ Empty
MesajKonu: Geri: KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ   KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ I_icon_minitime01.11.08 3:36

KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ Emeesaygog3xb4
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KABE'NİN YENİDEN İMARI VE PEYGAMBERİMİZİN HAKEMLİĞİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Peygamberimiz (s.a.v.)-
Buraya geçin: