HIRISTIYANLIK
Hz. İsa'nın tebliğ ettiği fakat daha sonraları tahrif edilen din.
Günümüzde dünyanın her tarafından mensubu bulunan ve dünya nüfusunun
l/5'inin dini olan Hrıstiyanlık, Filistin bölgesinde doğmuş evrensel
bir dindir. Bir milyar civarında mensubu vardır. Menşei itibariyle
vahye dayanan ve kutsal kitabı olan, özde tek tanrılı olmakla beraber,
sonradan teslis inancına dönüştürülmüş bir dindir. Bu dinde ayrıca
peygamber, melek, âhiret kader gibi dini kavramlar bulunsa da, bu
kavramları anlayış ve açıklayış şekli İslâm'dakinden farklıdır.
Hristiyanlıkta Hz. İsa merkezi bir öneme sahiptir. Bugünkü
Hristiyanlık, Yahudilikteki inanç ve ibadet gelenekleriyle, Yunan-Roma
(Greko-Romen) âleminin kültürlerini birleştiren bir kurtarıcı tanrı
dinidir. Nâsıralı İsa'yı merkeze alan bir Yahudi Mesihi hareketidir.
İsa, İsrâil'i, gelecek tanrı'nın krallığı'na hazırlamak istemiştir.
Ancak bugünkü Hristiyanlık, İsa'nın havârîlerinin arasına sonradan
giren Pavlus'un yorumları ile değişik bir hüviyet kazanmıştır
(Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 117 VD. A.
Abdullah Masdûsi, Yaşayan Dünya Dinleri (trc. Mesud Sadak), İstanbul
1981, s. 170-201; Ekrim Sarıkcıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler
Tarihi, İstanbul 1983, s. 200 vd.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük,
Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 136 vd.)
Hristiyan, Mesih'e bağlı demektir. Bu kelime, Yunanca "Hristos"tan
gelir. İbranîcesi "Maşiah"dir, yağlanmış anlamını ifade eder.
İncillerde "Hristiyan", "Hristiyanlık" gibi terimler yer almaz. Bu
terimler, ilk defa Hz. İsa'dan 20-30 sene sonra Antakya'da
kullanılmıştır (Resullerin işleri, XI, 26). İnciller daha çok, Hz.
İsa'ya ağırlık vermektedirler ve onun bir tür hayat hikayesi
durumundadırlar.
Hristiyanlık aslında tek tanrı anlayışını esas alan bir dindir.
İncillerde ve diğer yazılarda bu hükmü doğrulayacak ifadeler vardır.
Allah'ın birliğinden söz edilmektedir (Yuhanna, V, 44). Fakat yine aynı
metinlerde bir kısım ifadeler, mecâzî deyimler, daha sonraları bir
üçleme (teslis) anlayışına yol açmıştır. Bunda, İncil yazarları ile Hz.
İsa arasındaki zaman aralığının rolü vardır. Öte yandan, Hristiyan
Kutsal Kitabı'nda teslis, hiç bir yerde açıkça zikredilmemiştir. Ancak
"ben ve baba biriz", "baba'nızın ruhu", "Allah'ın ruhu" gibi ifadeler,
zamanla Allah'ın yanında İsa ve kutsal rûhun da tanrı sayılmasına kadar
varan yorumlara yol açmıştır. Bu yorumları ilk başlatan, havârîlere
sonradan katılan Pavlus olmuştur. "Hz. İsâ zamanındaki en büyük
ilâhiyatçısı" olarak tanımlanan Pavlus, bugünkü Hristiyanlığın kurucusu
olarak bilinmektedir. Modern bilginlere göre günümüz hristiyanlığı, Hz.
İsa'nın getirdiği nizamdan çok, Pavlus'un yorumlarından ibarettir.
Hatta denilebilir ki, sonraki yüzyıllar, dini inançlarını İncillerden
çok, onun yorumlarına dayandırdılar. Pavlus'un telkinleri, Allah'ı
değil, İsa Mesih'i ağırlık merkezi olarak almıştır. Ona göre İsa,
sâdece bir insan değil, Tanrı'nın kudretiyle diriltilen bir kimse idi.
Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş olması ve tekrar dirilmesi, insanların Hz.
Âdem'in Cennet'te, yasak meyveden yemiş olması sebebiyle doğuştan
günahkâr oldukları inançları da Pavlus tarafından Hristiyanlığa
sokulmuştur.
Görüldüğü gibi bugünkü Hristiyanlık, Pavlus'un yorumlarına dayanır.
Gerek dinin aslî şekli, gerekse kutsal kitabları olan İncil, tahrifata
uğramıştır. Artık Hristiyanlık muharref bir dindir. Bunun içindir ki,
günümüz hristiyanlarının benimsediği Hristiyanlık ile, Kur'ân-ı
Kerîm'in bize bildirdiği Hristiyanlık, birbirinden tamamen farklıdır.
Kur'ân-ı Kerîm'de Hristiyan için "Nasrânî", Hristiyanlar için de
"Nasârâ" kelimeleri kullanılmıştır (Âli İmran, 3/67; el-Bakara, 2/62,
111, 113, 135, 140; el-Mâide, 5/14, 18, 51, 69, 82; et-Tevbe, 9/30;
el-Hacc, 22/17). Ayrıca, "Ehl-i Kitap" ifadesinin yer aldığı âyetlerde,
Hristiyanlar da muhatap alınmıştır. Meselâ "De ki; ey Ehl-i kitap!
Aramızda eşit olan bir kelimeye gelin. Yalnız Allah'a kulluk (ibadet)
edelim ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım" (Âli İmrân, 3/64)
âyetinde olduğu gibi.
Kur'ân-ı Kerim'e göre, Yahudiler gibi Hristiyanlar da verdikleri sözde
durmadıkları için, kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin
salınmıştır. Hz. Muhammed onlara da gönderilmiş bir elçidir. O, Ehl-i
Kitab'ın gizledikleri ve sakladıkları şeylerin çoğunu onlara
açıklamıştır. Ancak Yahudi ve Hristiyanlar, kendilerinin "Allah'ın
oğulları ve sevgilileri" olduklarını söyleyerek, Hz. Muhammed'e karşı
çıkmışlardır. Yahudiler Uzeyr'i, Hristiyanlar da İsa'yı Allah'ın oğlu
saymışlardır. İnsanları tanrılaştırdıkları için de küfre girmişlerdir.
(el-Mâide, 5/12-18; et-Tevbe, 9/20) Allah'a çocuk isnad etmekle
Tevhid'in özüne ve rûhuna aykırı hareket etmişlerdir. Halbuki "Allah,
bu tektir. Her şeyden müstağnî ve her şey O 'na muhtaçtır. O doğurmamış
ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir." (İhlâs, 112/1-4) .
Kur'ân-ı Kerim, Hz. İsa'nın Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu, O'nun da
tevhid'i tebliğ ettiğini açıklar. (el-Mâide, 5/46-47, 62-69, 72-77). Bu
durumda Meryem oğlu İsa'yı ilah edinen Hristiyanlar, "Allah, üçün
üçüncüsüdür" (el-Mâide, 5/72-75) diyerek doğru yoldan sapmışlar, tevhid
çizgisinden uzaklaşmışlardır. Tevhid esasından uzaklaşan Hristiyanların
yüce Allah, dinlerinin aslına, tevhid ve İslâm yoluna çağırmaktadır.
(el-Mâide 5/46).
Yukarıda da belirtildiği gibi hristiyanlık, aslı itibariyle hak
dinlerderdendir. Peygamberi Hz. İsa, kitabı da İncil'dir. Bugünkü
Hristiyanlığın odak noktasını oluşturan ve Pavlus teolojisinin temelini
teşkil eden Hz. İsa, yalnız Allah'ın kulu ve Rasûlü'dür. Bunu bizzat
kendisi şöyle ikrar etmiştir: ''Hz. İsa: Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum.
Bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı; nerede olursam olayım, beni
mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve
annene iyi davranmamı emrelti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum
günde, öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selam olsun" dedi
(Meryem, 19/30-33). Ayrıca Hz. İsa'yı ve annesini tanrılaştırıp
"teslis" akidesini oluşturan Hristiyanlarla Hz. İsa, kıyamet gününde
yüzleştirilecekler ve böylece Hristiyanların uydurdukları yalanlar bir
kere daha ortaya çıkmış olacaktır. Bu husus, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle
belirtilir: "Allah Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara beni ve annemi
Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin," dedin?" demişti de;
''Hâşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem,
şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen benim içimde olanı bilirsin, ben Senin
içinde olanı bilemem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti,
''Ben onları sadece, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye
bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar
hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları sen gözlüyorsun.
Sen her şeye şâhidsin" (elMâide, 5/117).
Şu halde bugünkü Hristiyanlık, Hz. İsa'nın tebliğ ettiği Hristiyanlık
değildir; ''Mesih, Allah'ın oğludur" gibi sözleri kendi ağızlarıyla
uydurmuşlar (et- Tevbe, 9/30) ve "Meryem oğlu Mesih'i'de, kendilerine
Allah'tan başka Rab edinmişlerdir" (et-Tevbe, 9/31). Aynı şekilde,
mevcut Hristiyanların, Hz. İsa'nın getirdiği İncil'le hiç bir ilgileri
yoktur (el-Mâide, 5/68). Çünkü Yahudi bilginleri gibi, Hristiyan
râhipleri de birtakım menfaat temini için, Allah'tan kendilerine
indirilmiş olan Kitab'ın hükümlerini değiştirmişlerdir (et-Tevbe, 9/34).
Özetle söylemek gerekirse; İslâmiyet ile bugünkü Hristiyanlık arasındaki belli başlı ayrılıklar şunlardır:
1. Hristiyanlık'ta teslis akidesi olduğu halde İslâm'da tevhid akidesi
vardır. 2. İslâm bütün semâvî dinleri ve peygamberleri içine alır;
Hristiyanlık ise, yalnız Kitab-ı mukaddes'i hak bilir ve Kur'an-ı
Kerim'i vahye dayalı bir kitap olarak kabul etmez. 3. Hristiyanlık,
insanın doğuştan günahkâr olduğunu ve bu sebeple temizlenmesi için
vaftiz edilmesi gerektiğini savunur; İslâm ise, bütün insanların
günahsız doğduğunu ve hiç kimsenin bir başkasının günahını
yüklenmeyeceğini belirtir. 4. Hristiyanlıkta papaz ve rahiplerin günah
çıkarmak ve affetmek yetkisi vardır; İslâmiyet'te ise, günahlar yalnız
Allah tarafından bağışlanır. 5. Hristiyanlık'ta Hz. İsa'nın sözleri
Allah kelâmı olarak telakki edilir; İslâmiyet'te ise, ilâhi emirler
vahiy yoluyla, Cebrâil vasıtasıyla bildirilir. 6. Hristiyanlar'a göre
İsa (a.s) çarmıha gerilmiştir. İslam'a göre ise, Allah onu kendi katına
yükseltmiştir. 7. Her ne kadar bugünkü Hristiyanlar, kendi dinlerinin
son din olduğunu iddia ediyorlarsa da, bu iddiânın İslâm nazarında hiç
bir geçerliliği yoktur. Çünkü "Allah katında din, şüphesiz
İslâmiyet'tir..." (Âli İmrân, 3/19) Ye artık "Kim İslâm'dan başka bir
dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir ve o, âhirette de
kaybedenlerden olacaktır" (Âli İmran, 3/85).
Ahmet GÜÇ