TEVRAT
Allah'tan gelen dört büyük kitaptan ilki. İbranice Tura kelimesinin
Arapçalaşmış biçimi olan Tevrat kanun, ittifak, birlik, anlaşma,
sözleşme, adlaşma gibi anlamları dile getirir. İslâm geleneğinde Hz.
Musa'ya nazil olan kitabı belirtir. Yahudi geleneğinde ise, bugün Ahd-i
Atik (Eski Ahit) denilen kitaplar toplamının adıdır.
Dinler tarihçileri 39 kitaptan meydana gelen Tevrat'ı genellikle üç
bölüme ayırırlar: 1- Tevrat (Kanun Kitabı), 2- Nebiim (Nebiler Kitabı),
3-Ketubim (Yazılar Kitabı). 1. Bölüm, Hz. Musa'nın ilk beş kitabını
ihtiva eder. İslâm âlimlerine göre de Cenab-ı Hak tarafından Hz.
Musa'ya verilen asıl Tevrat budur. Bu ilk beş kitap (Fr. Pentateuque)
Tekvin, Çıkış, Levlililer, Sayılar ve Tesniye'den meydana gelmektedir.
2. Bölüm, Nebiim 6. Kitap (Yeşu)'dan başlar, 22. Kitap (Neşidelerin
Neşidesi)'ne kadar devam eder. 3. Bölüm, Ketubim 23. Kitap İşaya'dan
başlar, 39. Kitap olan Malaki ile sona eder.
Yahudiliğe göre Tevrat'ın ilk beş kitabı kelimesi kelimesine Yahveğ
(Yehova) tarafından Hz. Musa (Moşe)'ya bildirilmiş Tanrı kelâmıdır.
Beşinci kitaptan sonra gelen Yeşu da aynı kitaptan sayılmış ve böylece
altı kitaplık bir deste meydana getirilmiştir. XVIII. yy. Fransız
bilginlerinden Jean Astruc'a göre ilk beş kitaptan meydana gelen
Tevrat'ın 1. Bölümü, birbirine karıştırılmayan iki ayrı anlatım tarzı
ihtiva etmektedir. Bu iki ayrı anlatımdan birinde Tanrı'nın adı Elohim
(Ruhlar), diğerinde ise Yehova (Varolan) diye geçmektedir. Diğer bir
ifade ile bu iki metne Elohist ve Yahvist metin denilmektedir. Bu iki
ayrı metinde birçok çelişkiler tesbit edilmiştir.
Tevrat'ın bütünü Tevkin'le başlar ve Malaki ile son bulur. Tekvin,
"Baslangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı" cümlesi ile başlamakta,
Malaki de, "O da babaların yüreğini oğullara ve oğulların yüreğini
babalarına döndürecektir, ta ki, gelip dünyayı lânetle vurmayayım"
cümlesiyle sona ermektedir (Kitab-ı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit, İst.,
1965). Halen de mevcut Kitab-ı Mukaddes külliyatının baş kısmında yer
alan Tevrat'ın 39 kitabı şu sırayı takibetmektedir: 1- Tekvin, 2-Çıkış,
3- Levililer, 4- Sayılar, 5- Tesniye, 6- Yeşu, 7- Hâkimler, 8- Put, 9,
Samuel, 10- II. Samuel, 11- I. Krallar, 12- II. Krallar, 13- I.
Tarihler, 14- II. Tarihler, 15- Ezra, 16- Nehemya, 17- Ester, 18- Eyub,
19- Mezmurlar, 20- Süleyman'ın Meselleri, 21-Vaiz, 22- Neşidelerin
Neşidesi, 23- İşaya, 24- Yeremya, 25- Yeremyanın Mersiyeleri, 26-
Hezekiel, 27- Daniel, 28- Hoşea, 29- Yoel, 30- Amos, 31-Obadya, 32-
Yunus, 33- Mika, 34-Nahum, 35- Habakkuk, 36- Tsefenya, 37- Hağgay, 38-
Zekarya, 39-Malaki.
Klasik İslâm literatüründe genellikle İbranice, Yunanca ve Samirice
olan üç meşhur nüshası bulunduğu kabul edilir. Yahudiler ve
Protestanlar İbranice, Roma ve Doğu kiliseleri Yunanca, Samiriler de
Samirice nüshayı diğerlerine tercih ederler.
Kur'an-ı Kerîm'in yedi ayrı suresinin 16 ayetinde (Âl-i İmrân, 3/48,
50, 65, 93; el-Maide, 5/43, 44, 46, 66, 68, 110: el-Âraf, 7/157;
et-Tevbe, 9/111; el-Feth, 48/29; es-Saf, 61/6; el-Cum'a, 62/5) Tevrat
kelimesi geçmektedir (M. Fuad Abdulbâki, el-Mu'cem, Kahire, 1964).
Cenab-ı Hak, Tevrat ve İncil'in Kur'an-ı Kerim'den önce indirildiğini
(Âl-i İmrân, 3/3), Hz. İsa'ya yazı, hikmet, Tevrat ve İncil'in
öğretileceğini (Âl-i İmrân, 3/48), O'nu, Tevrat'ı tasdik edici olarak
gönderdiğini (Âl-i İmran, 3/50; el-Mâide, 5/110; es-Saf, 61/6), Tevrat
ve İncil'in Hz. İbrahim'den sonra indirildiğini (Âl-i İmran, 3/65),
Tevrat'ta bir hidayet ve nur bulunduğunu (el-Maide, 5/44), Tevrat'ın
bir tasdikçisi olarak İncil'in indirildiğini (el-Maide, 5/46), Tevrat,
İncil, ve Kur'an'ın dosdoğru tutulması gerektiğini (el-Maide, 5/66, 68)
beyan buyurmuştur (H. Basri Çantay, Kur'an-ı Hakîm, Meâl-i Kerim, İst.
1962, I-III)
Yukarıda anılan Tevrat'la ilgili ayetlerin açıklanmasında müfessirler,
Ehl-i Kitabın, Tevrat sözü ile Hz. Musa'nın yazdığı söylenen Tevrat'ın
ilk beş kitabını kastettiklerini, Hristiyanların ise Tevrat kelimesini
Ahd-i Atik adı verilen kitapların hepsi için kullandıklarını, Hz. Musa
kavminin Tevrat'ı muhafaza edemediklerini özellikle vurgulamışlardır
(İbn Kesir, Tefsir, Beyrut, 1966, II, 3 vd.).
Tevrat, Türkiye'de bu orijinal adıyla bilindiği gibi, Ahd-i Atik adıyla
da tanınır. Bütün dünyada yaygın olan Kitab-ı Mukaddes Şirketi'nce,
Kitab-ı Mukaddes başlığı ile yayınlanan külliyat, Yahudilik ve
Hristiyanlığın bütün kitaplarını bir arada sunmaktadır. Yahudiler Hz.
Musa'ya Allah tarafından vahyedildiğini, ancak zamanla tahrife
uğradığını açıklamıştır. Halen elde mevcut olan Tevrat'ta birçok
tenakuzun tesbit edilmiş olması da bunun delilidir. Bu husus dinler
tarihi açısından ayrıca önem arzetmektedir.
Her ne kadar Yahudilik tâlimlerinin bütününe Tevrat deniliyor ve bu
terim Hz. Musa'ya atfedilen ilk beş kitabı ifade ediyorsa da; Tora,
Yahudiliğin diğer kitap ve öğretilerini de içine almaktadır. Yahudiliğe
göre Tevrat, 1. Yazılı, 2. Sözlü olmak üzere iki kısımda incelenebilir.
1- Yazılı olan kısım Tûr-i Sina'da (Har Sinay) Tanrı Yahve tarafından
Hz. Musa (Moşe)'ya indirilen beş kitap ve eklerini ihtiva eder. 2-
Sözlü olan kısım ise, yine Hz. Musa'yı atfedilen ve O'ndan
nakledilenlerle, Tevrat'ı tamamlayan açıklamaları ihtiva eder. Günümüz
Yahudileri Tevrat karşılığında Tanah terimini kullanmayı tercih
etmektedirler. Takriben M. Ö. 1200- 1100 yılları arasında da tamamlanan
ve İbranice yazılmış olan Tanah'ın içerisinde birkaç Aramca parça da
bulunmaktadır.
Tevrat'ın eski İbranca yazması M.S. VIl, ve X. yy'da kaleme alınmış bir
kaynaktır. Bu kaynağın M.Ö. I. yy'daki İbranca metinlere dayandığı
dinler tarihçilerince ileri sürülmektedir. 1947'de Kumran Vadi'sinde,
Lut Gölü'nün kuzey-batısında ve Yehu'nun 12 km. güneyinde bedevinin
birinin mağarada bulduğu eski İbranca yazmalar, gerek umumi tarih,
gerekdinler tarihi açısından oldukça önem taşımaktadır. Aynı
çalışmaların devamı olan 1951-1958 yılları kazıları da yeni keşiflere
ufuk açmıştır.
Yahudiler nazarında Tevrat Allah kelamıdır ve ibadetlerde önemli bir
yer tutar. Yahudilerin havra ve sinagoglarında, mihrap denilen bir
yerde, dolap içinde, sırmalı ve ipekli örtülere sarılmış yazma nüshalar
muhafaza edilir. Tahrife uğramadan önce Süleyman Mâbedi (Beyt
Ha-Mikdaş)'ndeki Mukaddes Sandık (Arona Kodeş)'da, Hz. Musa'nın
getirdiği Tevrat levhalarının muhafaza edildiğine inanılmakta idi.
İbadet için havra veya sinağoğa giden her yahudi, öncelikle Tevrat
tomarının korunduğu sandık veya dolabı temmaşa eder, mümkünse ona elini
sürer ve öper. Bu hareketler sembolik bir anlam taşır ve belli belirsiz
bir şekilde yapılır. Havra veya sinağoğta Tevrat yere düşerse haham
(rav) hemen onu alır. Bundan dolayı haham ve oradaki cemaat 30 gün oruç
tutmak zorundadır; buna cumhur (cemaat) orucu denir.
Yahudi inancına göre nerede olursa olsun Tevrat okunurken başın mutlaka
örtülmesi şarttır. Açık başla mabede girilmez, Tevrat da okunmaz.
Ayrıca usulüne göre abdest almak ve temiz bulunmak lâzımdır. Tevrat
askeri geçitlerde (Ha Tsaada) askerlerin koruması altında geçirilir.
Tevrat'ın tamamı okunduktan sonra, tomar halindeki Tevrat bir tahta
konularak sokağa çıkarılır, törenle dolaştırılır. Buna Tevrat Bayramı
denir. Bu merasim bütün dünyada aynı şekilde yapılır. Omuzlarda ve
kucakta Tevrat taşımak sevap sayılır. Gerek sivil, gerek askerlikte
yemin Tevrat üzerine yapılır. Din bilgisi, tarih ve okuma kitaplarına
Tevrat'tan seçilmiş metinler konulur. Tevrat hakkında tartışma ve
eleştiriye kesinlikle izin verilmez. Okul çağındaki her öğrencinin bir
Tevrat'ı vardır ve sınıflarda da ancak baş örtülü olmak şartıyla Tevrat
okunabilir.
Osman CİLACI