sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 alış veriş adabı şafii

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




alış veriş adabı  şafii Empty
MesajKonu: alış veriş adabı şafii   alış veriş adabı  şafii I_icon_minitime25.08.08 6:17

Alışveriş Adabı








1. Alırken ve
satarken müsamahakâr olmak.

Satıcı ise parayı almak hususunda kolaylık göstermeli,
fiyatı biraz dü­şürerek ikram yapmalıdır. Müşteri, ise aldığı mal hususunda
kolaylık gös­termeli, şartlarda aşırıya kaçmamalıdır.

Borç verildiği zaman, borçlu sıkıntıda ise müsamaha
gösterilmeli, borcunu ödemesi için mühlet verilmelidir, Borçlu olan kişi de
alacağım isteyen kişiye şiddet göstermemeli, onu oyalayıp sıkıntıya
sokmamalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Allah o kişiden razı olsun ki sattığı zaman da, aldığı
zaman da, ala­cağını istediği zaman da kolaylık gösterir.[1]

2. Muamelede
doğru ve dürüst olmak.

Satılan malın kusurları ve meziyetleri alıcıya olduğu
gibi söylenme­lidir. Eşyanın nerede yapıldığı, nerede yetiştiği ve benzeri
hususlarda ya­lan söylenmemelidir. Satıcı asla 'Maliyetinden daha düşük fiyatla
satıyo­rum' gibi yalanlar söylememelidir. Kısacası her hususta doğruyu söyleyip
müşteriyi aldatma yoîuna gitmemelidir.

Rıfaa'dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a) ile
beraber na­mazgaha çıkmıştık ki Hz. Peygamber alışveriş yapan insanlar gördü ve
(onlara ) 'Ey tacirler güruhu!' diye seslendi. Onlar da Rasûlullah'a icabet
ederek boyunlarını ve gözlerini ona çevirdiler. Hz. Peygamber şöyle de­vam etti:
'Tacirler kıyamet günü kabirlerinden facirler (günahkârlar) ola­rak
kalkacaklardır; ancak Allah'tan korkan, iyilik yapan ve doğru olanlar
müstesnadır'.2

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Doğru ve emin tüccar peygamberler, sıddîklar ve
şehitlerle beraber­dir.[2]

Satıcı ve alıcı birbirlerinden ayrılmadıkça
muhayyerdirler. Bunlar doğru olup da (mala ve paraya ait hususları birbirlerine
olduğu gibi, yani vakıaya mutabık olarak) beyan ederlerse bu alışverişleri
kendi­lerine mübarek kılınır. Eğer iki taraf (mal ve para ile ilgili hususları)
gizleyip yalan söylerlerse bu alışverişlerinin bereketi giderilir.[3]

3. Alışverişte
-doğru bile olsa- yemin etmemek.

Çok yemin etmemek alışverişin âdabından ve o alışverişte
doğruluk olduğunun delillerindendir. Hatta alışverişte -doğru bile olsa- hiç
yemin etmemek daha güzeldir. Çünkü alışverişte çok yemin etmekte Allah'ın ismini
(yemini) ucuzlatmak (yeminin değerini düşürmek) sözkonusudur. Oysa Allah Teâlâ
şöyle buyurmaktadır:

İyilik etmek, sakınmak, insanlar arasında ıslah yapmak
hususunda yeminlerinize Allah'ı hedef ve engel kılmayın. Allah işiten ve
bilendir. ' .

(Bakara/224)

Hz. Peygamber de şöyle
buyurmuştur:

Yemin, malın revacı sebebidir (zannolunur). Hakikatte
ise malın vekazancın mahv sebebidir.[4]

Mallarını şaşalı bir şekilde takdim edip yalan
yeminlerle satmaya çalı­şanlar bundan vazgeçsinler. Zira Ebuzer'in rivayet
ettiğine göre Hz.' Pey­gamber şöyle buyurmuştur: 'Üç sınıf vardır ki Allah
kıyamet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz, onlar için
pek acıklı bir azap vardır'. 'Rasûlullah buna uyan ayeti üç kere okuduktan
sonra

'Umduklarına erişemediler ve ziyan ettiler' dedi. Ebu
Zer 'Onlar kimlerdir ey Allah'ın Rasûlü?1 diye sordu. Rasûlullah 'Elbisesini
(büyüklenerek yere kadar) salıveren, verdiği şeyi başa kakan, yalan yere yemin
ederek ticaret metaına sürüm verendir' buyurdu.[5]

4. Çarşı ve
pazarlarda çok sadaka vermek.

Ticaret yapılan yerlerde çok sadaka vermek, orada
yapılan hataların kefareti olur. Meselâ satıcının bilmeyerek aldatmasının, kötü
ahlâk ve benzeri hatalarının kerfareti olur.

Kays b. Ebî Garaze şöyle rivayet ediyor: Rasûlullah
(s.a) bize (alış veriş mahallimize) geldi -bize simsarlar deniyordu- ve 'Ey
tacirler top­luluğu! Şeytan ve günah satışa katılırlar; imdi siz satışınıza
sadaka karıştı­rın' buyurdu.[6]

5.
Alışverişe şahit tutmak ve onu yazı ile sağlama almak.

Eğer mal borca satılıyorsa, iki şahit tutup borcun
miktarını ve ödenme zamanını yazmak çıkması muhtemel ihtilafları ortadan
kaldırır. Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Ey iman edenler! Birbirinize belirli bir zaman için borç
verdiğinizde onu yazın. (Bakara/282)

Ayrıca bu yazma işlemine iki kişi de şahit olmalıdır.
Zira Allah Teâlâ bu hususta şöyle buyurmakladır:

Erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun, eğer iki erkek
bulunamazsa, şahitliklerine razı olacağınız bir erkekle iki kadın şahit
olabilir. -(Bakara/282)

Bu şekilde hareket etmekte, daha fazla teminat ve
tazminat vardır. Ayrıca müslümanlar arasındaki yardım ve merhametin artırılması
sözkonusudur.

(Borç) büyük olsun, küçük olsun onu süresiyle beraber
yazmaya üşenmeyin. Bu sizin için Allah katında adalete en uygun, şahitlik için
en sağlam ve şüpheye düşmemenize daha yakın bir durumdur.
(Bakara/282)

Yani yazmanız, hakkın yerine gelmesi için daha uygun,
insanlar ara­sında adaletin yerine gelmesi ve şahitler için daha kolaydır.
Borcun yazılması, ihtilaflara engel olur, şüphe kapısını kapatır. Çünkü şüphe ve
ihtilaf İnsanların birbirine olan güvenini ortadan kaldırdığı gibi borç verme
alışkanlığını da yok eder. Borç verme âdeti ortadan kalkarsa, insanlar sıkıntıya
düşer.






[1] Buharî/1970 Tirmizî/1210


[2] Tirmizî/1208, (Ebu Said
el-Hudrîden)


[3] Buharî/1976, Müslim/1532, (Hakîm b.
Hizam'dan)


[4] Buharî/1981, Müslim/l606, (Ebu
Hüreyre'den)


[5] Müslim/106


[6] Tirmizî/1208, Ebu Dâvud ve Ibn
Mâcc
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
alış veriş adabı şafii
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Mezhepler-
Buraya geçin: