Neseb
Neseb'in Sabit OlmasıNeseb akrabalık demektir. Miras, nikâh, helâllik, haramlık,
velayet, vasiyet ve benzeri hususlar nesebe bağlıdır. Bu nedenle nesebin
kendile­riyle sabit olduğu
delilleri, şüpheye meydan
vermemek, neseb bağlarındaki sarsıntıyı önlemek için izah edip
düzenlemek gerekir.
Nesebin îsbatı '
Neseb, şu hususlardan biriyle sabit
olun
A. İki
şahit
Şahitlerin gerekli niteliklere sahip olması gerekir ki
bu nitelikleri Nikâh bahsinde beyan etmiştik. Bu bakımdan kadınların
şahitliğiyle neseb sabit olmadığı gibi, bir erkek ile
iki kadının şehadetiyle de sabit olmaz. Çünkü
neseb, nikâhın bir dalı sayılır. Nikâhın ve nesebin subûtiyeti hususunda kadınların şehadeti kabul edilmez.
B. İkrar
Bu da kişinin Zeyd'in babası
olduğunu söylemesiyle veya Zeyd'in o kişinin babası
olduğunu ikrar etmesiyle olur.
İkrar'ın Sahih
Olmasının
ŞartlarıBabalık iddiasında veya oğulluk iddiasında bulunan
kişinin ikrarının sahih olması için şu şartların bulunması
gerekir:
a. Yapılan ikrarı görünüş yalanlamama! ıdır.
Babalık veya oğulluk iddia eden kişiyle diğerinin
yaşlan, baba-oğul olacak şekilde olmalıdır. Baba-oğul olmaları* mümkün olmayacak
bir yaşta olurlarsa, meselâ ikisi de aynı yaşta olurlarsa, ikrar sahih olmaz,
ik­rar sahih olmayınca neseb de sabit
olmaz.
b. Yapılan ikrarı şeriat tekzip
etmemelidir.
Şeriatın tekzip etmesinden maksat, oğulluk iddia edilen
çocuğun ne­sebinin belli olması ve iddia eden kişiden başkasının oğlu
olmamasıdır. Çünkü nesebi sabit olan kişi, iddia ile başka birisinin nesebine
intikal et­mez, İsterse istilhak edilen kişi kabul
etsin.
c. İstilhak edilen
çocuk, mükellef olduğu takdirde babalık iddia eden kişinin
iddiasını tasdik etmelidir. Çünkü
çocuğun, nesebinin tesbitinde hakkı vardır ve bunu söylemeye başkasından daha
evladır.
d. Yapılan ikrar kişiye menfaat sağlamamalı veya
herhangibir zararı
defetmemelidir.
Bir menfaati celbetmek veya
bir zararı defetmek için yapılan ikrar sahih kabul edilmez. Çünkü bu bir
iddiadır, iddia ise şahitlerle veya bir­takım karinelerle ve delillerle sabit
olur.
Meselâ servet sahibi bir genç ölür de birisi çıkıp 'O
benim oğlumdu' derse, bu iddia kabul edilmez. Çünkü birşeyi iddia ve ikrar, kişinin za­rarına olduğu hale *
yapılırsa makbul olur. Şehadet de şahitlikten menfaat
olmadan yapıldığında makbul olur. Şahit, şehadetiyle
bir menfaat elde ediyorsa veya bir zararı kendisinden defediyorsa, onun
şahitliğine itibar edilmez. Nitekim Hz. Peygamber,
şahitliğinden kendisine menfaat sağlayan veya şahitliğiyle kendisinden bir
zararı defeden kişinin şahitliğini kabul etmemiştir.
[1]e. Babalık veya oğulluk iddia eden kişinin
iddiasını, iki adil şahit tasdik etmelidir.
Ancak bir kişi kendisini, bir şahsa veya bir kabileye
nisbet eder de 'Ben falanın oğluyum' veya 'Ben falan
kabiledenim' derse, o memleketin halkı da bu iddiayı tasdik ederse ve bu kısa
bir zaman diliminde değil de uzun zamandır kabul edilen birşey ise, bu istifaze (kendini
bir şahsa veya kabileye "nisbet etme), şahitlik yerine
geçerek şahitlere gerek bırakmaz ve nisbet sahih kabul edilir. Ancak bu nisbeti doğrulayan kişilerin sayısı, onların yalan üzerinde
ittifak etmeyecekleri miktarda ol­malıdır; yani akıl, onların bir yalan üzerinde
ittifak etmelerini imkânsız görmelidir.
İstifaze ile nesebin sabit olup şahitlere gerek bırakmamasının
sebebi şudur: Neseb, sabit olan hususlardan olduğundan
ve nesiller boyu de­vam ettiğinden, onun başlangıcına şahit getirmek zordur.
İnsanlar ne-seblerini isbat etmek
için istifaze
usûlüne başvurmak zorunda kalmışlardır.
Sahabîler de kendilerini kabilelerine, babalarına nisbet ediyorlar, Hz. Peygamber de
onlardan bu hususta şahit getirmelerini -nikâh akdinde olduğu gibi- talep
etmiyordu. Onlar, istifaze yoluyla o kabilenin, o
ba­banın mensubu ve evlatları olduklannı isbat etmiş kabul ediliyorlardı.
Halkın istifaze usûlüne
başvurmalarına, muhalif kişiler bulunmadığı takdirde itibar edilir, hükümler de
bunun üzerine bina edilir.
Rıdâ'mn
(Emzirmenin) Sabit OlmasıHaramlık hususunda rıdâ'nm da
neseb hükmünde olduğunu be­lirtmiştik. Nesebin sabit
olmasının şartlan, ndâ'nın sabit olmasında da
ge­çerlidir. Bu şartlar şehadet, ikrar ve istifaze'dir.
Fakat ndâ'nın sabit olması
için şahitlerin erkek olması şart değildir. Rıdâ'da
sadece kadınların şahitliği de kabul edilir. Çünkü rıdâ (emzirme), genellikle
kadınların muttali oldukları
bir durumdur. Buna binaen ndâ'nm>
sabit olmasında makbul olan şahitler ve nitelikleri
şunlardır:
a. İki adil
erkek
b. Adil bir
erkek ile adil iki kadın
c. Dört adil kadın.
Neseble
İlgili HükümlerSabit olan nesebin üzerine terettüb eden hükümleri şöyle
sıralaya­biliriz:
1. Helâl ve haram yönünden evlenme
hükümleri
2. Nafaka hükümleri ve nafaka ile ilgili olan
mesuliyetlerin düzen­lenmesi
3. Velilik ve
veliliğin dereceleri
4. Miras ve miras paylarının düzenlenmesi,
varislerin derecelerinin tensik edilmesi
5. Vasiyet ve vasiyetin sahih olup olmadığının
belirlenmesiyle ilgili hükümler.
Bu meselelerin tümü neseble ve
ayrıca vasiyet edilen kişinin varis olup olmamasıyla ilgilidir. Bu hükümler,
ancak özel bir fasıl altında izah edilebilir. Bunların bir kısmını beyan
etmiştik, bir kısmını da ileride beyan edeceğiz.
En doğrusunu Allah bilir.
[1] Tirmizî/2299