İslami Bir Aile Nasıl Olmalıdır ve Ailenin Sorumlulukları
AİLE KUTSİYETİ VE SORUMLULUKLARI
1) Rum 21 / 405 - Kaynaşmanız için size kendi (cinsinizden) eşler
yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de onun varlığının
delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler
vardır.
Allah;
a) İnsanların psikolojik, biyolojik, ekonomik ve sosyal ihtiyaçların
giderilerek, Allah’ın rahmetiyle huzur bulması ve kaynaşması için aile
kurumunu emretmesi,
b) Yine aileyi devam ettirmek için de eşler arasına sevgi ve merhamet oluşturması,
c) İnce düşünen insanların iman etmesini, hatta imanlarını arttırması için önemli bir faktördür.
d) Bu nedenle eşler karşılıklı olarak evde;
a) Sevgi, saygı ve huzur ortamı oluşturmalarının bir görevleri olduğunu,
b) Huzursuzluk çıkarmalarının ise görevleri olmadığını bilmelidirler.
2) Bakara 187 / 28 - ... (Günahlara karşı) onlar sizin için birer
elbise (koruyucu), siz de onlar için birer elbisesiniz
(koruyucusunuz)...
Her ortamda her türlü harama, günaha, cehenneme ve yaşlılıkta yalnızlığa karşı eşler birbirlerini korumakla görevlidirler.
Eşlerin şeytana uyarak birbirini aldatması bu elbisenin
parçalanmasıdır. Çünkü aile hayatında huzur, fuhuşta ise bunalım ve
sefalet vardır.
3) Tahrim 6 / 559 - Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…
Eşler istikrarlı bir şekilde barış içinde yaşayarak;
a) Dünyada birbirlerini cehalet, yokluk ve günahtan, ahiret içinde ateşten korumalı,
b) Bu ruhla çocuklarına da hem İslam’ ı öğretmeli hem de istikbal sahibi yapmaya çalışmalıdırlar.
c) Bu nedenle yemekte beraber olunduğu gibi Kur’an okumada, namazda ve duada birlik ve beraberliği sürdürmelidirler.
4) Bakara 223 / 36 - Kadınlarınız sizin için bir tarladır (neslin devamı ve eğitimi için elverişlidir)...
Kadının fıtratı;
a) Önce takva bir eş ilişkisine,
b) Sonra neslin devamına,
c) Ayrıca hayır veya şer adına ne verirsen fazlası ile karşılık verecek bir fıtrata sahiptir.
d) Bu nedenlerle eğitim-öğretim ve beceri gerektiren tüm işler için çok elverişli bir kültür tarlasıdır.
e) Kadınlar ne kadar imanlı, hayâlı, kültürlü ve asil olarak
yetiştirilirse toplumun geleceği o kadar aydınlık ve ümit verici olur.
f) Yoksa aile kurumu zayıflatılır, sapık ilişkiler yayılırsa, AİDS ve
diğer zührevi hastalıklarla kıvranırken, doğacak nesil doğmadan batan
güneş gibi toplumu karanlığa itecektir.
5) Bakara 221 / 34 - Allah’ a ortak koşan kadınlar iman etmedikçe siz
onlarla evlenmeyin, müşrik bir kadın hoşunuza gitse dâhi, mü’min bir
cariye ondan daha hayırlıdır. Müşrik erkekler de iman etmedikçe onları
(kızlarınızla) evlendirmeyin. Bir müşrik erkek hoşunuza gitse de mü’min
bir köle ondan daha hayırlıdır. Onlar cehenneme çağırır, Allah ise
izniyle cennete ve mağfirete çağırır, Allah insanlara ayetlerini
açıklıyor ki düşünüp öğüt alsınlar.
Mü’minler;
a) İmrenseler de Allah’ a şirk koşan insanları eş olarak seçmemelidirler,
b) Çünkü nesli dünyada küfre, ahirette de cehenneme çağırabilirler.
c) Bunların yerine fakir de olsa imanlı, görgülü ve gönül zengini insanları seçmelidirler.
Not: Gayrimüslime kız vermek manen tarlayı, takımı ve olacak mahsulü yani nesli yabancı çiftçiye teslim etmeye benzer.
6) Nur 32 / 353 - İçinizden eşi olmayanları, kölelerinizden ve
cariyelerinizden salih olanları evlendirin, bunlar fakir iseler, Allah
kendi lütfünden onları zengin kılar, Allah lütfü bol olan ve her şeyi
bilendir.
Evlenmeye gücü yetmeyen, günahlardan sakınan bekâr veya dul fakirleri evlendirmek;
a) Müslümanların üzerine bir borçtur.
b) Allah takva oldukça onlara geçinecek, hatta ekonomik bakımdan güçlenecek fırsatlar yaratır.
c) O fırsatları iyi değerlendirmek de yine o fakir insanların bir görevidir.
7) Nisa 34 / 83 - Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler,
çünkü Allah birini (cihat, imamet, miras gibi işlerde) diğerlerinden
üstün yaratmıştır, bir de erkekler mallarından (kadınlara sorumluluk
gereği) harcamaktadırlar, iyi kadınlar (Allah’ a) itaatkârdırlar,
Allah’ ın onları korumalarına karşılık kocaları (yanlarında)
bulunmadığında da (namuslarını ve onların mallarını) koruyucudurlar.
Baş kaldırmalarından korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin,
uslanmazlarsa yataklarda onlardan ayrı durun, (bu da yetmezse hafifçe)
dövün, eğer size itaat ederlerse artık onları incitmeye bir bahane
aramayın, çünkü Allah çok yücedir çok büyüktür.
Allah müslüman erkekleri müslüman kadınlar üzerine;
a) Cihad, imamlık ve miras konusunda idareci kılmıştır. Bu nedenle cahil olamaz.
b) Ayrıca eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını gidermekle de sorumlu tutmuştur.
İyi kadınlar;
a) Allah’ a itaatkârdırlar,
b) Allah’ ın hiçbir emrine itiraz etmezler,
c) Kocasının namusunu ve malını korurlar.
Dikkat edilirse iyi kadınların haklı veya haksız kocasına itaat eden değil de Allah’ a itaat edenler olduğu belirtilmektedir.
Bazen kadın cehaletinden veya psikolojik bir rahatsızlığından dolayı ev
içinde olur-olmaz şeylere isyan ettiğinde veya ailenin şeref ve
namusunu tehlikeye sokacak problem çıkarıyorsa;
a) Önce ona öğüt vermeli, çünkü bazı insan sözden, bazısı bakıştan ders alır.
b) Dinlemezse ayrı yatakta yatıp uyumalı,
c) Bu da yetmezse artık söz kar etmiyorsa yaralamayacak şekilde hafifçe dövmelidir,
d) Çünkü akıllı ve bilgili insan özellikle açıklamadan fakat aşırı
arsız, cahil ve şehvet hastalığına tutulanlar ise kadın veya erkek
olsun sözden çok tehdit ve dayaktan ders alırlar. Bu noktayı çok iyi
bilmelidir. Yoksa önü alınamaz bir şekilde toplum düzeni bozulur.
e) Bunlara rağmen kadınları incitmek için de bir bahane aramamalıdır.
Not: İslam’ da;
a) Erkek veya kadına aşırı inkârcıdan ve cahilden yüz çevrilmesi emredilmekte,
b) Ayrıca dalkavuk, münafık, müşrik, korkak, cimri, meczup (cahil ve
yarı deli) ve kibirli, gururlu bir erkeğe neslin bozulmaması için
bırakın idareciliği kız verilmesi dahi hoş görülmemektedir. Ayrıca
hafif dövülmesi gereken ya erkekse buna nasıl yaklaşılacak? Bu da
gösteriyor ki dayaktan önce daha çok etki yapacak olan adalet, eğitim,
öğretim ve psikolojik bir yaklaşımla iknaya çalışmanın gereğini zorunlu
kılmaktadır.
c) Ailenin sağlam temellere dayanması için inanç, ekonomik ve kültürel benzerliğe yani denkliğe önem verildiği,
d) Bu nedenlerle ailede idareciliğin ve sorumluluğun şirke çağıran
cahil bir erkeğe değil de imanlı ve kişilikli erkeğe verildiği
unutulmamalıdır.
e) Allah’ ın emirlerini, ceza veya mükâfatını mü’minler saygıyla
kabullenir, vahiy olduğu için eleştirmezler, vahyi ileri geri
eleştirenlerin ise İslam’ la ilgileri kesilmiş olur. Unutulmamalı ki
Allah’ ın emrettiği hükümler uygulanmadıkça da toplum düzeni kontrolden
çıkmakta ve belirsizliğe doğru gitmektedir.
8) Nisa 35 / 83 - Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız
erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderin,
bunlar uzlaştırma isterlerse Allah onların arasını bulur, Allah her
şeyi hakkı ile bilir ve her şeyden haberdardır.
Kadın ve erkek birbirlerinin kıymetini bilecek olgunluğa
ulaşamamalarından veya ailenin dağılacağından korkulursa ailenin devamı
için;
a) Erkeğin ailesinden bir hakem,
b) Kadın ailesinden de bir hakemle eşler uzlaştırılmaya çalışılmalıdır.
c) Sonuçta olumlu veya olumsuz kararlar ortak verilmelidir.
d) Boşanmak bir kurtuluş ve son değildir ama genellikle hüzünlü ve mahrumiyetli bir hayatın başlangıcıdır.
9) Bakara 233 / 36 - Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler
çocuklarını iki yıl tam emzirirler, onların örfe uygun olarak
beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir...
Çocuğun maddi ve manevi doyuma ulaşması için;
a) Anneler çocuklarını iki yıl emzirmelidir,
b) Anne ve çocukların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi de baba tarafına aittir.
c) Günümüzde birçok annenin kızına “ Oku da evlenince erkeğine bağımlı
ve muhtaç olma. “ sözü hem bu ayete ters düşmekte hem de annelerin
empoze ettiği bu çarpık anlayış kızları gençliğinde yorulmaya,
evlendiğinde de komplekse ve mutsuzluğa itmektedir.
d) Hâlbuki erkeğin evini geçindirmesi bir lütuf değil ilahi bir sorumluluktur.
10) İsra 23 / 283 - Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi,
ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti, onlardan
biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa kendilerine öf bile
deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle.
Allah;
a) Kendisine kulluğu,
b) Ana-babaya da;
a) İyiliği,
b) Güzel söz söylemeyi,
c) Gelin kaynana kavgasını değil onlara öf bile dememeyi emretmektedir.
11) Teğabün 14 / 556 - Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan
size düşman olanlar da vardır, onlardan sakının ama affeder,
kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki Allah
çok bağışlayan, çok esirgeyendir. 15) Doğrusu mallarınız ve
çocuklarınız sizin için bir imtihandır, büyük mükâfat ise Allah’ ın
yanındadır.
Aile bireyleri;
a) Cihada, infaka, ilmi çalışmalara ve hicrete yardımda bulundukları müddetçe hizmet,
b) Karşı geldikçe de bilerek veya bilmeyerek bir fitne görevi yaparlar.
12) Hud 45 / 225 - Nuh Rabbine dua edip şöyle dedi: Ya Rabbi elbette
oğlum benim ailemdendir, senin vaadin haktır, onu yerine getirirsin.
(Hâlbuki tufanda ailemi kurtaracağına dair bir vaadin vardı, oğlum ise
tufanda boğuldu, şimdi oğlumun durumu nedir?), sen hâkimler hâkimisin.
46) Allah şöyle buyurdu: Ey Nuh! O, senin ailenden değildir, çünkü o
salih olmayan bir amel sahibidir (kâfirdir), o halde bilmediğin bir
şeyi benden isteme, seni cahillerden olmaktan men ederim.
Aile bireyleri;
a) Kan bağı bakımından bir aile kurumu olsalar da
b) İçlerinden biri inatla küfrediyor ve Allah’ a karşı savaşıyorsa onun ailesiyle bağı manen kopmuştur.
13) Şura 45 / 487 - Ateşe arz olunurken onların zilletten başlarını öne
eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da:
İşte asıl ziyana uğrayanlar kıyamet günü kendilerini ve ailelerini
ziyana sokanlardır diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler sürekli
bir azap içindedirler…
İslam’ ı yaşamadığı gibi ailesine de öğretmeyenler ateşe arz olunurken;
a) Onların mahcubiyetinden ve üzüntülerinden ötürü başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıkları görülecek,
b) İnananlar da; işte asıl ziyana uğrayanlar kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır diyeceklerdir.
Not: Müslüman aileleri ve dini eğitim-öğretim yapan kurumları bekleyen tehlike;
Çocuk ailesini, hocasını kusursuz ve büyük görmek ister ama ebeveynler
ve hocalar namazda, infakta, oruçta, haramlar konusunda titizlik
göstermez hatta kaytarma yaptıkça çocuğun gözünden bir düşme başlar.
Sonra çocuk “ Demek ki böyle de olabiliyormuş. “ demeye ve söz
dinlememeye başlar.
İleri geri konuşmalar, gösteriş için yapılan işler çocuğun iç dünyasını
yıkar ve çocuğu duyarsızlaştırır. Bu olay tuzsuz derinin kurtlanmasına
benzer. Böyle aileler kendi kendini yıkmaya başlamış olur.
Örneğin aile;
a) Namazın önemini anlatır ama camiye gitmez,
b) Gıybeti kötüler ama kendi yapar,
c) Sigara içmeyin der kendi içer,
d) Küfretmeyin der öfkelenince kendisi eder vs.
Bu ve bunlara benzer olumsuzluklar hasta bir nesli oluşturur. Bu
nedenle müslümanlar doğru olmalı ki doğru bir nesil beklesinler.
14) R. Salihin C 1 - S 390 - No 319 ( Müslim ) Ebu Hureyre (r.a)’ dan
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Kim anne-babasından birine yahut ikisine
beraber yaşlılıklarında ulaşır da (haklarını ödeyemediği için) cennete
giremezse burnu yere sürünsün (zillete ve fakirliğe düşsün), sonra
burnu yere sürünsün, sonra burnu yere sürünsün.
H. Ş. göre her mü’min şirk hariç;
a) Anne-babanın sevgisini ve duasını almaya çalışmalı,
b) Öfkelerinden ve beddualarından ise özenle kaçınmalıdır.
İSLAMİ BİR AİLE NASIL OLMALIDIR? SORUSUNA
BU AYETLER VE HADİS IŞIĞINDA CEVAPLAR
1) Aklını kullanan insanlar ailede kaynaşmaya ve aralarındaki sevgi ve
merhametin ve huzurun artmasına katkıda bulunmalı, kaynaşmayı, sevgiyi
ve merhameti yok edecek hareketlerden de kaçınmalıdır,
2) Eşler birbirlerine sıcakkanlılıkla günahlara, haramlara, fuhşa,
gıybete daha doğrusu cehenneme karşı koruyucu bir kalkan gibi
olmalıdır, yoksa eşler birbirlerine karşı küstükçe, somurttukça bu
ayeti çiğneyerek koruyucu bir elbise olma özelliklerini
kaybedeceklerini unutmamalıdırlar,
3) Kadınların hem sağlıklı bir neslin devamını sağlayacağı hem de iyi
bir aile eğiticisi olabileceği için bayanları mutlaka iyi eğitmeli ve
anneliğe iyi hazırlamalıdır,
4) Hangi cins olursa olsun imrenilse bile kâfir veya müşrik bir eş
tercih edilmemeli bunun yerine gariban da olsa takva olan bir eş tercih
edilmelidir. Çünkü inanmayanlar imanın dışında cazip yönleri ile
cehenneme, Allah ise cennetine ve affına çağırmaktadır,
5) Çok fakir olup evlenemeyen fakat takva olanları mü’minler el birliği ile evlendirmelidir,
6) Allah aile düzeninin devamı için erkeğe daha çok sorumluluk yüklemiştir,
7) Kadınların iyisi ise Allah’ a itaatkâr olanlardır,
8) Aile içinde ve her ortamda incitmeye bahaneler aranmamalıdır,
9) Özellikle müslüman kadın, evde namusun ve malın koruyucusudur,
10) Eşler arasındaki evliliği tehlikeye sokacak anlaşmazlıklar olursa
iki taraftan olgun ve adaletli hakemler tarafından bu sorun hayırlı bir
sonuca bağlanmalıdır,
11) Ailenin geçiminden baba sorumludur,
12) Aile yalnız Allah’ a kulluk etmeli ve anne babaya iyi davranmalı,
onlar karşısında bezginleşip öf bile dememeli, herhangi bir sebeple
onları azarlamamalı, kararlılıkla onlara güzel söz söylemelidir,
13) Aile reisi öyle bir diyalog kurmalı ki eş ve çocuklar babanın
İslam’ i hizmetine, infakına, ilmi çalışmalarına, gerektiğinde
hicretine karşı gelerek fitnenin ve düşmanın yapacağını yapmamalıdır,
14) Çocuklar dünyada kan bağı olarak aile bireyi olsa da Allah’ ın
davasına karşı geldiği takdirde dünyada iken dostlukları ahirette de
her türlü bağları kesilir,
15) Kendi yolunu bulamayıp çocuklarına da İslam’ ı öğretmeyen
ebeveynler hem kendilerini, hem eşini hem de çocuklarını ebedi bir
uçuruma ittiğini unutmamalıdırlar,
16) Her kim anne babasının yaşlanmasına rağmen maddeten ve manen onları
desteklemedikçe, dualarını almadıkça çok da kazansa zilletten,
sıkıntıdan, yokluktan veya vicdanen bunalmaktan kurtulamayacağını
bilmelidir.
kaynak: | VAHYİN IŞIĞINDA REHBERLİK - Abdullah ÇİÇEK