sitem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

sitem

sitem
 
Latest imagesAnasayfaGiriş yapKayıt Ol

 

 Can cekismenin siddeti ve ölüm ani

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Can cekismenin siddeti ve ölüm ani Empty
MesajKonu: Can cekismenin siddeti ve ölüm ani   Can cekismenin siddeti ve ölüm ani I_icon_minitime25.08.08 5:24

Can Çekişmenin Şiddeti ve Ölüm Anı

Miskin kulun önünde sadece ölüm dehşetinden başka ne azap ne korku
ne üzüntü bulunmasa dahi bu hayatını zehir etmeye kafidir. Sevincini
bulandırmaya unutkanlık ve gafletini kendisinden uzaklaştırmaya bu
yeter. Bunun hakkında uzun düşünmesi ve büyük bir hazırlık görmesi
gerekir. Nitekim hukemadan birisi şöyle demiştir: "Başkasının elinde
bulunan bir üzüntüdür ki ne zaman seni kapsayacağını bilmezsin."
Lokman Hekim oğluna şöyle demiştir:
"Ey oğul! Ne zaman karşılaşacağını bilmediğin ölüm ansızın sana gelmeden önce onun için hazırlan!"
Ölüm sekeratındaki elemin şiddetini hakiki olarak ancak tadan bilir.
Tatmayan bir kimse ise onu idrak ettiği elemlere kıyas etmekle veya
insanların sekerat anında içinde bulundukları şiddetli hallerinden
istidlal etmekle ancak bilir.
Ölmek üzere olan bir kimsenin sesi nefesi üzüntü onun kalbine
yüklendiği her parçasına ulaştığı bütün kuvvetini yıktığı azaları zayıf
düşürdüğü için kesilmiştir. Bu bakımdan bağırma mecali kalmamıştır.
Aklı örtüp şaşırtmış, dili konuşamaz duruma getirilmiş, azaları zayıf
düşürmüştür. Kişi inlemek bağırmak ve imdat istemekle biraz kendisini
rahata kavuşturmak ister. Fakat buna gücü yetmez: Eğer kendisinde bir
kuvvet alırsa ruhun çekildiği anda bir horlama gırtlağından, ve
göğsünden bir homurtu işitilir. Bu esnada rengi bozulur, ağzına köpük
yığılır. Sanki yaratılışının esası olan toprak onda belirmiştir. Onun
her damarı çekilir. Bu bakımdan, onun içine ye dışına eleme yayılır.
Öyle ki gözleri yuvalarından fırlar, dudakları büzülür, dili çekilir,
parmak uçları sararır. Bu bakımdan damarları çekilmiş bir bedenin
halini sorma! Eğer çekilen tek damar olsaydı yine de elemi büyük
olurdu. Oysa çekilen elem duyan ruhun bizzat kendisidir. O da bu
damardan değil, bütün damardan çekilir. Öyleyse nasıl elem duymasın?
Sonra tedrici olarak azalar ölür. Önce ayaklar soğur sonra baldırlar,
sonra uyluklar!... Her aza için üzüntüden üzüntü, sonra sekerattan
sonra sekerat vardır. Can gelip boğaza dayanıncaya kadar, işte o anda
kişinin dünyadan ve aile efradından nazarı kesilir. Önündeki tevbe
kapısı kapanır. Onu hasret ve pişmanlık kaplar.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Can gelip boğaza dayanmadıkça kulun tevbesi kabul olur! Yoksa
kötülükler yapıp yapıp da nihayet ölüm gelip çatınca ben şimdi tevbe
ettim, diyenlere ve kafir olarak ölenlere tevbe yoktur." (Nisa, 18)
Hz. İsa (a.s.) şöyle demiştir: "Ey havariler cemaati! Allah'tan benim
için ölüm şiddetini kolaylaştırmasını dileyin. Ölümden o derece korktum
ki, korkum ölüm üzerinde ölmekten beni durdurdu!"
Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir:
- Hz. Peygamberin ölümünün şiddetini gördükten sonra ölümü kolay geçmiş hiçbir kimsenin haline gıpta etmem.
Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Ey Allah'ım! Ruhu damar, kemik ve parmaklar arasından çekip alıyorsun.
Ey Allah'ım! Ölüme karşı bana yardım et ve ölümü bana kolaylaştır."
Hz. Peygamberden ölüm ve şiddeti sorulduğunda cevap olarak şöyle demiştir:
"Ölümün en kolayı yün içerisinde bulunan üç köşeli demir diken gibidir.
Acaba diken koparıp çıkaracağı yün olmaksızın yünden çıkar mı?"
Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret ettikten sonra şöyle dedi:
"Onun ne ile karşılaştığını biliyorum. Ölümün şiddetinden dolayı onun acımayan hiçbir damarı yoktur!"
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Kul ölümün üzüntü ve dehşetleriyle pençeleşir. Onun mafsallarının biri
diğerine selam vererek şöyle der: Selam senin üzerine olsun! Kıyamet
gününe kadar sen benden, ben de senden ayrılıyorum."
İşte bunlar Allah'ın dostları üzerinde görülen ölüm acılarıdır. Acaba
bizim gibi günahlara dalmış kimselerin hali ne olacaktır? Ölümün
dehşetleriyle beraber diğer felaketler de bize hücum ederler, ölümün
felaketleri üç tanedir.
1. felaketi: Şiddetli koma halidir.
2. felaketi: Ölüm meleğinin suretini görüp onun korkusundan kalbe hakim
olmasıdır. Ölüm meleğinin günahkâr kulun ruhunu aldığı zamanki şekline
en cesaretli insanın bile bakmaya gücü yetmez.
3. felaketi: Asilerin ateşteki yerlerini görmeleri ve görmeden önceki
korkularıdır. Çünkü asilerin ölüm esnasında güçleri tükenir. Ruhları
teslim olur. İki şeyden birini ayıran ölüm meleğinin narasını
dinlemedikçe ruhları çıkmaz. Ya "ey Allah'ın düşmanı! Ateşle müjdelen"
veya "ey Allah'ın dostu! Cennetle müjdelen!" der! Akıl sahiplerinin
korkusu bundadır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Sizden bir kimse varacağı yeri bilmedikçe, cennet veya cehennemdeki yerini görmedikçe ölmez."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Can cekismenin siddeti ve ölüm ani Empty
MesajKonu: Geri: Can cekismenin siddeti ve ölüm ani   Can cekismenin siddeti ve ölüm ani I_icon_minitime26.08.08 14:25

Can cekismenin siddeti ve ölüm ani 63336210
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Can cekismenin siddeti ve ölüm ani Empty
MesajKonu: Geri: Can cekismenin siddeti ve ölüm ani   Can cekismenin siddeti ve ölüm ani I_icon_minitime03.09.08 17:01

:çok sağol:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Can cekismenin siddeti ve ölüm ani Empty
MesajKonu: Geri: Can cekismenin siddeti ve ölüm ani   Can cekismenin siddeti ve ölüm ani I_icon_minitime04.09.08 5:47

ecmain insaAllah..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Can cekismenin siddeti ve ölüm ani
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
sitem :: İslamiyet :: İslami Bilgiler :: Genel Bilgiler-
Buraya geçin: