Şahitler huzurunda dini nikah yapmak caizdir. Ancak resmi nikah olmadan dini nikah yapılmasını uygun görmüyoruz. Özellikle kadının dini ve dünyevi hukukunun korunması açısından dini nikahın yanında resmi nikahın da yapılmasını gerekli buluyoruz.
Nitekim Osmanlı Aile Hukuku kararnamesinde de mahalle kadısına kayıt yaptırılmayan nikahların geçersiz sayılacağı ifade edilmiş ve resmi nikah üzerinde ısrarla durulmuştur.
Yalnız kalınca günah işlemiş olmamak için dini nikahı tercih ediyorlar. Halbuki daha sonra telafisi çok zor durumlarda kalabiliyorlar.
Bir kadın ve erkek aileden haberli veya habersiz şahitler huzurunda nikahlansalar karı koca sayılacaklarından erkek boşamadan kadın başkasıyla evlenemez. Bu açıdan çok tehlikelidir. Nitekim bize bu konuda onlarca soru geliyor. "Ben bir erkekle dini nikah kıydırmıştım. O beni boşamıyor ne yapayım" " Ben dini nikahtan boşanmadan başkasıyla evlendim. Zina sayılır mı" gibi tüyler ürperten pek çok problemle karşılaşıyoruz. Bu açıdan her ne kadar gizli olarak şahitler huzurunda nikahlanmak caiz ise de sonunda telafisi imkansız olaylar olabiliyor. Bu nedenle resmi nikah olmadan dini nikah yapılmasını asla doğru bulmuyoruz.
Velinin izni olmadan nikah yapmak caiz mi?
İslâm hukukuna göre nikâhın sahih olması için bazı şartlar vardır. Bu şartlardan birisi de evlenecek olan kadının velisi durumunda olan kişinin izninin ve rızasının alınmasıdır. Bu mesele Hanefî mezhebi dışında kalan üç mezhebe göredir. Velinin izni Mâlikî ve Şafiî mezhebine göre nikâhın bir rüknü Hanbelî mezhebine göre ise şartıdır. Her üç mezhebe göre kadının velisinin izni alınmadıkça yapılan nikâh sahih olmaz bâtıldır.
Hanefî mezhebine göre ise henüz bulûğ çağına ermemiş kız çocuklarının kendini idare edemeyecek durumda aklen noksan olanların ve bunakların velilerinin izni olmadan nikâhları caiz olmaz. Bunların dışında kalan kadınlar velilerinin izni olmadan da evlenip nikâh akdedebilirler. Çünkü nikâhta kadının ifadesi muteberdir.
Bu fıkhî bir hüküm olmakla beraber gerek İslâmî bir âdet gerekse ailevi bir âdâb olarak velinin izin ve rızasının alınması en doğru olanı ve isabetlisidir. Zaten bazı istisnalar dışında kızın evliliğinde velisinin iznine müracaat edilmekte önce o muhatap alınmaktadır. Daha sonra kızın rızası da alınırsa nikâh akdine başlanmaktadır.
Hanefî mezhebi dışındaki üç mezhebe göre nikâhın rüknü olan veli "mücbir veli" durumundadır. Sırasıyla baba dede; ana-baba bir erkek kardeş mücbir veli olurlar. Bakire olan kızın nzası olmasa da esas itibariyle bunlar kızı evlendirebilirier. Fakat her ne kadar bu hüküm mutlak gibi görünüyorsa da birtakım istisna ve şartlan vardır. Meselâ şu beş şart mevcutsa kızın velisinin izni alınmadan sâdece kendisinin muvafakati ile nikâh akdedilir. Bu şartlar şunlardır:
1. Veli ile kız arasında herhangi bir şekilde düşmanlık varsa
2. Kız ile damat adayı atasında bir düşmanlık varsa
3. Damat adayı kıza mehir veremeyecek durumda fakir ise
4. Mehr-i misil veremeyecek kadar maddî durumu müsait değilse
5. Adam âmâ veya yaşlı ise.
Bu gibi durumlarda veli selâhiyetini kullansa da yapılan nikâh sahih olmaz. Çünkü kadının zor durumda olacağı büyük bir huzursuzluk ve geçimsizlik içine gireceği baştan bellidir. Halbuki nikâhtaki esas maksat eşlerin birbirinden memnun olarak yaşamaları aile yuvasının dünyada iken bir saadet merkezi mahiyetinde bulunmasıdır.
Şafiî mezhebine göre bir kıza denk ve uygun bir erkek talip olur kız da arzu eder fakat velisi evlendirmeye yanaşmaz mâni olursa sorumlu sayılacağı gibi veli olmaktan da düşer. Yine kıza denk ve uygun bir erkek talip olur kız da razı olursa fakat yine velisi (babası) bazı bölgelerimizde (bilhassa Şark vilâyetlerimizde) olduğu gibi fazla başlık talebinde bulunduğu takdirde mücbir veli olamaz velayetine itibar edilmez. Artık velinin izninin şartı aranmaz. Mümkün olursa kız o talipli
ile evlendirilir. Veli mâni olursa büyük bir vebal altına girmiş olur. işte başlık belâsının yaygınlaştığı vilâyetlerimizde bu mahzurlu durumlar sık sık görülmekte kızın velisi de "velayet" selâhiyetini kullanarak bazı günahların ve huzursuzlukların doğmasına sebep olmaktadır.
Nikâhta velinin izninin şart koşulması mezhepler arasında farklı olmakla beraber bölgenin ve ailenin kendi şartlan ve âdetleri açısından önemlidir. Öyle zamanlar olur ki kız tecrübesizliğinden ilk anda bazı hususları tam düşünemediğinden velilerinin memnuniyetsizlikle rine rağmen diretir isteyen bir erkekle nikahlanırlar.
Fakat ileride pişman olacaklarını kocasının kendisine denk olmadığını görür ve bir huzursuzluktur gider.
Böyle durumlarda velinin müsaadesini rızasını almak hem bir İslâmî vecibedir hem de büyüklere edep ve terbiyeye uygundur. Fakat bazı anlar da olur ki yukarıda bîr miktar sözünü ettiğimiz gibi pekçok bakımdan kızla erkek birbirlerine denk olduğu fikren ve mizaç itibariyle birbirleriyle uyuşabilecekleri mümkünken babanın bazı peşin fikirleri öne sürerek mâni olması halinde onun rızasının bağlayıcı olmaması daha isabetli olacaktır. Bu durumda zaten Hanefî mezhebine göre nikâh caiz olduğundan ona tâbi olarak hareket edilir. .