Göz, kalbin elçisidir.
Onu vazifelendirir, araştırmaya gönderir.
Güzel ve manzaralı bir şey bulmuşsa, memnuniyet duyar.
Fakat göz, çoğu defa kalbin başını belaya sokar.
Zira öyle güzellikleri, haber verir ki;
......ne hepsini elde etmeye, ne de ayrılıklarına tahammüle kalbin gücü yeter.
Bakışlarını Allah’ın rızası haricinde salıverenlerin hasretleri, devamlı olur.
Çünkü bakmak, sevgiyi netice verir.
Ve kalb, bir alakaya sahip olur.
Sonra bu alaka kuvvetlenir;vurgunluk derecesine varir ve kalbi kaplar.
Göz bakmaya devam ettikçe vurgunluk hali kalbden ayrılmayacak bir sevgi halini alır.
Sonra bu aşırı sevgi aşka döner ve çılgınlık halini alır.
Artık kalb, köle olmuştur ve layık olmayana kulluk yapmaya başlar.
Bütün bunlar, bakmanın cinayetleridir.
Bir emir iken, şimdi bir esirdir o.Kalb, düştüğü haller için, gözden dert yanar.
Göz ise “Ben senin memurundum”, der.
” Bana vazife veren sen degil miydin?”
Bütün bunlar, Allah’ın sevgi ve bağlılığından boş kalan kalblerin belasıdır
Kalb Allah’ı sevmek için yaratılmıştır.
Bu yüzden sevgilisi “O” değilse, kulluğu başkasınadır.
- İbn-i Cevzi hz.-