Nefsini terk etmeden,
Rabbini arzularsın.
Hayvanı öğrenmeden,
İnsanı arzularsın.
Camı temizlemeden,
Aynayı arzularsın.
Zünnarını kesmeden,
İmanı arzularsın.
Kim bilirse nefsini,
Bilir elbet rabbini,
Sen bilmeden, kendini
Sübhanı arzularsın.
Bak evin kapısına,
Açamazsın kolayca,
Kavuşacak maşuka,
Zamanı arzularsın
Üfürmekle sokağa
Tesir etmez ocağa,
Gönül vermeden Hakka,
İhsanı arzularsın.
Kuşatmış, dağlar gibi,
Tembellik, kardeş seni,
Bilmeden günahını,
Gufranı arzularsın.
Misafire evin yok,
Hayvanına yemin yok,
Dağ başında kimsen yok
Mihmanı arzularsın.
Geçtin bağdan bostandan,
Meyveler toplanmadan,
Sen söğüt ağacından,
Rummanı arzularsın
Çocuktan hiç farkın yok,
Ağaç ata binersin,
Tecrüben yok, topun yok,
Meydanı arzularsın.
Şu karıncalar gibi,
Gezersin çok az yeri,
Meleklerden ileri,
Seyranı arzularsın.
Topuğuna çıkmadan,
Çayı deniz sanırsın.
Sen dereyi geçmeden,
Ummanı arzularsın.
Görünmez bunun dibi,
Gece sayıklar gibi,
Ey Niyazi, sen de mi,
İrfanı arzularsın?
Niyazi yürü haydi,!
Atma okun ileri!
Olmadan salih biri,
Sultanı arzularsın.
Kelimeler:
Zünnar: Papaz kuşağı
Sübhan: Her türlü kusur ve noksanlıktan
münezzeh olan, Allahü teâlâ
Maşuk: Âşık olunan kimse
İhsan: İyilik
Gufran: Af, mağfiret
Mihman: Misafir
Rumman: Nar
Seyran: Gezme, gezinme
Umman: Okyanus
İrfan: Allahü teâlâyı tanımak
Sultan: Allahü teâlâ