Celveti târîkatinin feyiz, ilim ve ask ehli büyük pîri olup Sivrihisar’lidir. Bir müddet seyahat ettikten sonra Bursa’ya gelisinde Seyh Üftade Hazretlerinin velâyet tuzagina yakalanarak, kisa zamanda hakikate erismis, irsada memur edilerek Üsküdar’a gönderilmis ve burada vefatina kadar irsâd ve hilafet vazifesi görmüstür. 48 zevattan ibaret olan halifelerinin isimleri bir risalede kayitlidir. Kabr-i Serîfleri Üsküdar’daki meshur tekkelerindedir. Tekkesi, ziyaretçisi eksik olmayan bir mübârek yerdir. Gül gibi kokar. (Rahmetullahi aleyh)
Dergâh kapisi üzerine su beyit yazilmistir:
"Eger vasil olam dersen dilâ sen sirri maksûda
Gel âdâb ile yüz sür âsitân-i Seyh Mahmud’a"
Divaninda mürsidâne ve âsikâne ilâhî, gazel ve siirleri mevcuttur. Bir kismi Arapça olan 29 adet eseri bilinmekte olup bunlardan Târîkatname, Divan-i Ilâhiyyat, Necatül Gârik isimli eserleri eskiden basilmistir. Divan-i Ilâhiyyati yeni harflerle de nesredilmistir. Cem ve fark makamlarini beyân eden, Türkçe manzum bir risale olan Necatül Gârik’in matla’i (ilk beyti) söyledir:
Hüdâ’ya hamd-ü minnet evvel ve âhir
Ki oldur zâhir ve bâtinda zâhir
Zuhûru perde olmustur zuhûra
Gözü olan delil ister mi nûra
Günes zâhir degil midir karindas
Ne var görmezse ani çesm-i huffas*
Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerinin ilâhî olarak bestelenmis meshur bir siiri ise, asagidaki "Bana Allah'im Gerek" isimli siiridir:
Bana Allah'im Gerek
Neyleyim ben dünyayi, bana Allah'im gerek
Gerekmez mâsivâsi, bana Allah'im gerek
Ehli dünya dünyada, ehli ukbâ ukbâda
Her biri bir sevdada, bana Allah'im gerek
Dertli dermanin ister, kullar sultanin ister
Âsik cananin ister, bana Allah'im gerek
Fâni devlet gerekmez, türlü ziynet gerekmez
Haksiz Cennet gerekmez, bana Allah'im gerek
Mecnûn ister Leylâ’yi, Vâmik özler Azrâ’yi
Nidem gayri sevdayi, bana Allah’im gerek
Bülbül güle eder zâr, pervâneyi yakmis nâr
Her kulun bir derdi var, bana Allah'im gerek
Beyhude hevâyi ko, Hak’ki bulagör yâhu
Hüdâî’nin sözü bu, bana Allah'im gerek