Ümmü Varaka radıyallahu anha Allah yolunda cihad etme arzusuyla yaşayan ve şehîdlik özlemiyle gönlü kavrulan bir hanım sahâbi!.. Bedir Harbine katılmak için ısrarla müsaade istemesi üzerine Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem efendimizin �Allah sana şehîdlik nasîb edecektir.� diye müjde verdiği bir bahtiyar!.. Onu her gördüğü yerde �şehîde� hitabıyla karşılayan mutlu bir hanım!.. Hasretini çektiği makama kendi köleleri tarafından evinde şehîd edilerek kavuşan bir hanım sahâbi!..
Onunla ilgili fazla bir bilgiye sahip olunmamakla birlikte, hakkında nakledilen bir kaç hâdise bile bizlere ne ibretli dersler vermektedir.
O cesûr ve bilgili bir hanımdı. Dînî konularda geniş bilgisi vardı. İslâm�ı en güzel şekilde yaşamak için gayret ederdi. Ev halkına ve etrafındaki insanlara dînî meselelerde yardımcı olurdu. Bildiklerini yaşayarak çevresine örnek olurdu.
O, Allah yolunda cihad etmenin fazîletini bildiği için şehîd olmayı çok istiyordu. Bir Ramazan günüydü. Bedir harbi hazırlıkları başlamıştı. Ümmü Varaka (r.anhâ) büyük bir heyecanla Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimize müracaat etti ve şöyle ricada bulundu:
�Ey Allah�ın Resûlü! Bana müsaade etseniz de sizinle birlikte harbe katılsam! Yaralılarınızı tedâvî edip, hastalara baksam! Kim bilir belki de Allah yolunda şehîdlik de nasip olur.� dedi.
Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz hiçbir hanımın Bedir savaşına katılmasına izin vermedi. Bu sebepten Ümmü Varaka�ya da müsaade edemedi. Fakat onun yanık hasretini, ısrarlı arzusunu, şehîdlik özlemini teskîn edecek onu sevindirecek, onu huzura kavuşturacak bir müjde verdi. �Ey Ümmü Varaka! Allah sana şehîdlik nasip edecektir.� buyurdu.
İki Cihan Güneşi Efendimiz onun bu kahramanca davranışından pek memnun kalmıştı. Bu sebebten bundan sonra ne zaman Ümmü Varaka (r.anhâ)�yı görse; kendisine �şehîde� diye hitab ederdi.
Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz zaman zaman Ümmü Varaka (r.anhâ)�yı evinde ziyaret ederdi. Hal hatırını sorardı. Ashab-ı kiram böylesi fırsatları ganîmet bilirdi. Böyle zamanları en iyi şekilde değerlendirmeye gayret ederlerdi. Efendimize ikramda bulunabilmek onu memnun edebilmek için adeta yarışırcasına ellerinden gelen hizmeti yapmak isterlerdi. Bu arada zihinlerini meşgul eden konularda sorular sorarlardı.
Birgün, ensarlı bir hanım vefat etmişti. Ümmü Varaka (r.anhâ) dînî konulara çok meraklı idi. Kendi kendine: �Acaba öldükten sonra birbirimizi görür müyüz? diye zihninden geçirdi. Bu soruya cevap aradı. İki Cihan Güneşi Efendimizin evine geldiği bir sırada bu konuyu açtı ve: �Ya Rasûlallah! Öldüğümüz zaman birbirimizi görür müyüz?� diye sordu. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz şöyle cevap verdi: �Can, ağaca konmuş bir kuş gibidir. Öyle ki, kıyâmet günü geldiğinde her can cesedine girer.� buyurdu.
Ümmü Varaka (r.anhâ)�nın biri erkek biri de kadın iki kölesi vardı. Vefatından sonra onların hürriyetlerine kavuşturulmalarını vasiyet etti. Köle ile câriye hırsa kapıldılar. Şeytana uydular. Bir an evvel hürriyetlerine kavuşma düşüncesiyle, aralarında anlaşıp Ümmü Varaka (r.anhâ)�ya sûikast hazırladılar. Odasına zorla girip öldürüp kaçtılar.
Bu hâdise Hz. Ömer (r.a) devrinde oldu. Bütün müslümanları derinden üzdü. Halife bu haberi duyar duymaz: �Rasûlullah (s.a) doğru söyledi.� dedi. Ona müjdelenen şehitliğin gerçekleştiğini anladı. Suçluların yakalanması için emir verdi. Suçlular kısa zamanda yakalanıp gerekli sorgulamaları yapıldıktan ve cürümlerini itiraf ettikten sonra suçlarının cezâsını idam edilerek ödediler. Medine�de asılarak idam edilen ilk suçlu bu iki köle oldu.
Hz. Ömer (r.a) zaman zaman arkadaşlarına: �Kalkın gidip şu şehîdenin kabrini ziyaret edelim� derdi.Ümmü Varaka (r.anhâ) ashâb arasında sayılan ve sevilen bir İslâm hanımefendisiydi. Allah ondan râzı olsun. Rabbımız şefaatlerine nâil eylesin. Amin.